Azerbaycan’ın kuzeyinde yer alan bu yerleşim merkezi, Kafkasya Yahudilerinin, Azerbaycan’da yaşayan toplulukları için simgesel bir öneme sahiptir. Geçen senelerde yine bu sütunlarda yazdığım “Hayastan’ın Yahudileri” adında peş peşe iki yazım çok büyük ilgi görmüştü. O yazılardan sonra özellikle Kafkasya Bölgesinde yaşayan Yahudi Toplumu ile daha yakından ilgilenmeye başladım. Aslında Kafkasya’yı oluşturan bütün siyasi coğrafyalardaki Yahudi toplumu için birer köşe yazısı yazma aklımda vardı, ancak bir türlü sıra gelemedi. Şimdi bu yazıyla en azından bu seriyi devam ettirme şansım var sanırım...
Konuya geçmeden önce, kısaca Kafkas Yahudilerini tanıyalım. Bu topluluk, ‘Dağ Yahudileri’ olarak da adlandırılırlar. Kökenleri konusunda birçok iddia vardır. Elle tutulabilecek ve tarihsel kayıtlara da bakıldığında ispatlanabilecek iddia Eski Babil’de yaşayan antik Yahudilerin bir kısmının bu topraklara dağıldığı yönündedir. Tarihsel dönem içerisinde bu eşyanın tabiatı gereği bazıları içerisinde bulundukları toplumla entegre olarak kendi benliklerini kaybettiler, kimileri ise Azerbaycan coğrafyasında Kırmızı Kasaba gibi yerlerde bugüne kadar varlıklarını sürdürdüler. Azerbaycan Yahudileri, Cuhur olarak adlandırılırlar. Konuştukları dil, Farsçaya çok benzeyen ve birçok kelime barındıran Tat dilidir. Bu dilin, yaşanılan alt coğrafyaya göre Deveci, Balakhani, Quba gibi alt lehçeleri vardır. İran Yahudilerinde de kendi aralarında konuştukları dil aslında budur, ancak tahmin edileceği gibi günümüzde genç kuşak Yahudiler Azerice veya İran’da yaşıyorlarsa Farsçayı tercih etmektedirler. Belki de bu açıdan bizim Sefaradlarımızın kullandıkları Ladino’nun unutulması gibi bir süreci burada da görmekteyiz. Burada çok kısa bir parantez açarak şunu da belirtelim: Azerbaycan’da 1800’lü yılların başında Bakü ve çevresine yerleşmiş ve daha sonra da ticaret hayatında söz sahibi olan Aşkenazlar da vardır. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi bizim konumuz olan Cuhurlardan farklı kültürel özellikler taşımaktadırlar.
Kırmızı Kasaba, Azebaycan’ın Kuba Bölgesinde yer alır. 3598 kişilik nüfusun büyük çoğunluğu Yahudi’dir. Konuşulan dil ise üç çeşittir. Tat Dilinin bu bölgeye ait Lehçesi, Azerice ve Rusça. Bölgeye ilk yerleşimler 1730’lu yılların başında Quba Hanlığı esnasında olmuş. Kültürel iklim ve din kurallarının sıkı sıkıya uygulanması nedeniyle bir dönem Rus Yahudileri tarafından burası ‘Küçük Yeruşalayim’ olarak adlandırılmış. Yerleşim yerinde diğer Türk Boyları ile de herhangi bir sorun olmadan yaşayan Yahudiler kısa bir süre bölge ticaretinin kalkınmasında söz sahibi olmuş. 1948’de İsrail’in kurulmasından sonra da 18 bin kişinin göç ettiği bilgisi bulunmakta.
‘Qırmızı Qasaba’ ya ise ismini veren ‘kırmızı’nın aslında bütün yapıların kırmızı renkten ileri gelmesinden kaynaklanıyor. Bunun nedeni ile bina yapımında kullanılan taşların kil mineralleri ve kırmızı rengi veren diğer alt bileşenler açısından zengin olmasıdır. Halen kentte iki sinagog aktif olarak çalışmaktadır; Altı Günbez ve Gileki Sinagogları.
“Bu gala taşlı gala”nın Yahudilerinin bölge kültürüne önemli katkılar sunduğunu yaptığım araştırmalardan öğrendim ve gördüm. Umarım antisemitizm hastalığı buralara hiç uğramaz ve huzur içerisinde yaşamlarına devam ederler.