Kadın kadının yurdudur

“Varoluştan beri bir çığlık atarak hayata doğduk Gülerek, ağlayarak, düşerek, kalkarak, geliştik kadın olduk. Aklın peşinde bilginin derinliğinde aydınlığa koştuk. Kendimizi yenilemek için defalarca ölüp, yeniden doğduk.” Tuna Alkan

Dalia MAYA Köşe Yazısı
11 Mart 2020 Çarşamba

“Kadının sihriyle toprağın sihri aynıdır. Tıpkı toprağın bitkileri doğurduğu gibi kadın da çocuk doğurur. Toprağın, bağrındaki bitkileri doyurduğu gibi kadın da çocuğunu besler. Bedenlere hayat veren ve onları besleyen enerjinin kişileşmiş hali dişidir. Kadın, bir tanrıça olarak, toplumu doğurur, besler, yoğurur, şekle sokar.”

Doğurganlığın efendisi, kendisinde oluşan cenini dünyaya sunan, yeni nesil üreten insan… Kadın.

Bir yanda mülteciler... Yerlerinden yurtlarından edilmeler... Kim ister, hangi kadın ister bağından, bağrından koparılmayı? Hangi kadın ister, yollarda, yokluklarda geçsin çocukların ömrü...  Savaş hallerinde? Hangi kadın ister, bilmemeyi sabaha nerede uyanacağını? Ya da uyanıp uyanamayacağını? Bir botta bırakmayı çocuklarını, sevdiklerini, hayallerini... Hangi kadın ister?

Aynı dünyanın üzerinde, aynı duygularla donanmış tüm kadınlar... Bambaşka yaşamlar yaşıyorlar... Bir yanda mültecilerin bilinmezlikler ve hatta kabul görmezliklerle dolu yaşamları hem gözlerimizin önünde ama yine de biz “modern” dünya insanının sanki çok uzağında...

***

25 yıl kadar önce 193 ülke Birleşmiş Milletler çatısı altında Kadın Konusunda 4. Dünya Konferansı ile bir araya gelmiş ve cinsiyet eşitliğini sağlamak üzere bir anlaşma imzalamıştı. O zamandan beri birçok ülkede ciddi gelişmeler olduysa da, daha yürünecek çok yol var.

BM Kadın ekibinin 4 Mart 2020 günü yayınladığı bir yazıya göre bugün hâlâ:

Kızlar, henüz 6 yaşından itibaren, yaşıtları erkeklerin çok daha zeki olduğunu düşünmeye başlıyor.

Dünya çapında araştırmacıların sadece yüzde 30’u kadın.

Global ortalamaya göre kadınların yüzde 8’i evde şiddet görüyor. Datalarına ulaşılabilen ülkelerin çoğunda şiddete maruz kalan kadınların ancak yüzde 40’ı bu konuda yardım alabiliyor. 2017 yılında kasti ev şiddetinden ölen kadınların yarısından fazlası (558) bir aile bireyi tarafından katledilmiş: Global olarak günde 137 kadın. 
Bu yazının yazıldığı sırada -canları asla birer sayıya indirgemek istemesek de bilmekte fayda var- Anıt Sayaç Türkiye’de 1 Ocak 2020’den beri şiddetten ölen kadın sayısını 54 olarak gösteriyordu. 2019 yılı toplamı 411’miş.

Global olarak eşit işe kadınlar erkeklerden yüzde 16 ile 22 daha az ücret alıyor.

Kadınlar, ortalamada, erkeklerden üç kat daha fazla ücretsiz iş ve ev işi yapıyorlar. Bu durum uzun vadede kadınlar açısından ekonomik güven sorunları oluşturmakta.

2007 ile 2017 arasında 42 ülkede yapılan demografik ve sağlık araştırmaları kadınların yüzde 8’inin ve erkeklerin yüzde 13,2’sinin bir tartışma anında erkeklerin eşlerini dövmeye hakkı olduğuna inandıklarını ortaya koymuş.

Bu arada bir de psikolojik şiddet meselesi var. NG araştırma şirketinin Türkiye genelinde yaptığı bir araştırmaya göre her üç kişiden biri hayatında en az bir defa psikolojik şiddete maruz kaldığını belirtmiş. Psikolojik şiddet gördüğünü belirten kadınların oranı, erkeklerin iki katı.

Doğaya verilen zararlar da özellikle düşük gelirli ülkeleri ve buralardaki doğaya en az zarar veren kadınları en çok etkiliyor. Kadınların ağırlıklı olarak doğaya ve tarıma bağlı yaşam gelirlerinin azalması, gıda garantisinin azalması ve artan ücretsiz işler demek. Global ortalamaya göre çalışan kadınların yüzde 7’si tarım, ormancılık ve balıkçılıkla meşgul. Ancak toprak sahiplerinin sadece yüzde 13,8’i kadın.

Erkekler hâlâ parlamentolarda dörtte üç koltuğa sahip.

Haziran 2019 itibariyle Fortune 500 firmalarının sadece 33’ü kadın CEO’lar tarafından yönetilmekteydi.

Her ne kadar her zamankinden daha fazla kız çocuk okul eğitimi alabiliyorsa da, 15 milyon kız ve 10 milyon erkek çocuğun ilkokul eğitiminden yoksun olduğu tahmin ediliyor.

Her beş kızdan biri 18 yaşından evvel evlendiriliyor.

2019 yılında üreme çağındaki 190 milyon kadının doğum kontrol yöntemlerine ulaşma imkânı olmadı.

Her ne kadar net olmasa da, doğum sırasında gerçekleşen anne ölümlerinin yüzde 8 ile yüzde 11 arasındaki oranının güvensiz kürtaj kaynaklı olduğu tahmin ediliyor.

Unutuyoruz. Geleceğin toplumunu biz kadınların erkeklerle el ele yaratacağını unutuyoruz. Kadın kadının kurdudur diye bir deyiş vardır. Oysa sevgili dostum Prof. Dr. Solmaz Zelyüt ne güzel oynar kelimelerle... Demişti ki bir buluşmamızda “kadın kadının yurdudur”. Fark ettiğimizde, temiz, adil ve ulaşılabilir geleceği birlikte kurmak üzere dev bir adım atmış olacağız birbirimize doğru. Fark ettiğimizde yeni yuvamızı kuracağız mültecisi, yerlisi, moderni, kadını, erkeği ve tüm renklerimiz ile hep birlikte...