Malum gündem korona virüs. Tüm dünya bu virüsten kurtulma yollarını ararken sağlığa en kısa kavuşmayı bekliyor. Peki, bugünler bize ne gibi mesajlar veriyor? Ekonomik ibrelerin bizlere ne gösterebileceği hakkında değerli yazarlarımız sayfamızda yer veriyor.
Ekonomik veriler an be an değişirken alınacak önlemler ve yapılacak tahminler bizi hayli hızlı davranmaya zorluyor. Yaşanan ani değişiklikler son birkaç gündür dengeleri değiştirdi.
Kanımca, uzun bir süredir deneyimlemediğimiz bir küresel durgunluk literatüre en çok iptal ya da erteleme sözcükleriyle girecek.
Evrensel boyutta yaşanılan bu tüketim karantinası derin bir kültürel ve ekonomik etkiye sahip olacak. Yıllardır alışılageldiğimiz düzene yeniden farklı bir şekilde bakmamıza yardım edecek. Bu virüsün etkileri küresel tedarik zincirlerini ve ulaşım ağlarını bozduğu için insanoğlunun daha az ürünle yaşamaya ve daha az seyahat etmeye alışmaları gerekeceğini de öğretecek. Peki, nedir bu tüketim karantinası dönemi? Takip ettiğim dış kaynaklardan birinde şöyle diyordu: Tüketim karantinası görünüşe göre basit bir elbise ile mutlu olmayı, sahip olduğumuz eski favorileri yeniden keşfetmeyi, unutulmuş bir kitabı yeniden sayfalarını açabilmeyi ve hayatı güzelleştirebilmek için tabiri yerinde ise bir fırtına pişirmeyi öğreneceğimiz bir dönem olacak.
Çin’in üzerindeki gri havanın son resimleri, üretim yapılmadan iki aylık süreçte çevrenin ne şekilde temizlenebildiğini insanların hangi yollarla nefes alabilmeyi başarabildiklerini gösterdi.
Yavaşlamanın ve kapatılma sürecinin sonucunda nasıl daha iyi bir ortam hazırlanabilir sorularını yeniden gündeme getirdi.
Umut var mı? Tabi ki var, her an bir çaba gösteriliyor. Aşının ve ilacın bulunması ve kullanılabilmesi, tedavi sürecindeki aşamalar, insanların sürekli bir çözüm arayışı içinde olması bile umut verici.
Ancak buradan başka başka derslerde çıkarılabilir. Hayatlarında ilk kez böyle bir durumla karşılasan yeni nesil kuşaklar, global olarak zor ve endişe verici bu süreci yorumlamakta ve yaşama entegre etmekte zorlanıyorlar. Her ne kadar eğitim açısından gelişirsek gelişelim doğanın karşısında bazen biçare kalabiliyoruz. İşler, projeler, takvimler tepetaklak oluyor. Belirsizlik ve kısıtlanmışlık hissi stres yaratıyor ve buna bağlı olarak bu süreci nasıl en verimli şekilde yönetebilirim sorunlarının cevapları yeterince hızlı karşımıza çıkmayabiliyor. Bu dönem, belki alıştığımız hızdan az biraz daha yavaş, her yere yetişme derdi olmadan çok fazla da mükemmeli aramadan bilinçli üretip tutumlu tüketerek bir nevi süreli resesyona girmeyi öğretiyor bize.
2020 zor süreçleri karşımıza çıkarırken bir kez daha düşünerek tedbiri elden bırakmadan davranmayı hatırlatıyor bizlere. Kısa bir süre içinde insanlığı bambaşka bir boyuta ve önlem almaya zorlayan bu virüs yakın gelecekte bize daha ne gibi sürpriz kutuları açacak?