Bu hafta gerçekten başka bir konu hakkında yazmak isterdim. Buna yeltendim, düşündüm ama zihnim o kadar korona virüsüne kodlandı ki, artık başka bir konu düşünemez hale geldim. Okullar korona yüzünden kapalı, on-line eğitim koronayla bağlantılı. Yurt dışında okuyan öğrencilerden bir kısmı geri döndü ve kendilerini evlerinde 14 gün karantinaya aldılar. Geri dönme imkânı olmayan veya dönemeyenler başka ülkelerde, ailelerinden ve arkadaşlarından uzak tek başına kaldı. Yıllarca çalışıp mezun olmayı hak edenler, hakkıyla bir mezuniyet töreni bile yaşayamadı. Tam 23 sene önce mayıs ayında yaşadığım üniversite mezuniyet törenimin aslında ne kadar kıymetli olduğunu, günlük hayatta yaşamamız planlanan ve sırayla yaşanan rutin işler ve olayların, aslında birer nimet olduğunu korona virüsü sayesinde anladım. Üniversitemden gelen son haber bülteninde, 2020 mezunlarının geleneksel anlamda bir mezuniyeti yani töreni olmayacağını okuduğumda gözlerim doldu. Dört sene varını yoğunu verip okuyan, bazıları hem okuyup hem çalışan, kıymetli bir nesil arkadaşlarıyla bile vedalaşamadan mezuniyet törensiz seneyi noktaladı.
***
COVID-19 korkusu hayatımızı çok kısa sürede 180 derece değiştirmeyi başardı. Okulların kapanması, ticaretin aksaması, sinema, tiyatro, sergilerin kapanması, renklerine gönül verdiğimiz çeşitli takımların sporcularının, yöneticilerinin, onların ailelerinin, tandık ve tanımadıklarımızın korona virüsü kapmaları, yüreğimizi burktu. Sevdiklerimizden ayrı düştük, aynı evde yaşamıyorsak eğer kendi ailemizi bile bir süre göremeyecek duruma düştük. Hem dünyanın öbür ucunda oturan arkadaşlarımızla, hem de bizden birkaç kilometre ötede oturan ailemizle görüntülü konuşma ile iletişim kurmaya başladık. Evde kaldık, içimize döndük. Daha çok yemek yapmaya, daha çok okumaya ve daha çok temizlik yapmaya başladık. En önemlisi günlük hayatın nimetlerini, rutin ve sıradan gelen her şeyin kıymetini anladık. Bir sonraki sahilde yürüyüşümüzün, bir sonraki denize girişimizin, bir sonraki aile yemeğimizin, bir sonraki arkadaş toplantımızın, bir sonraki bayramımızın, bir sonraki sinemaya gidişimizin, hatta okulun ve işin bile keyfini daha çok çıkaracağımızdan eminim.
***
Korona virüsü global bir pandemi. Ülke, din, dil, ırk ayırmıyor. Herkesi etkilediği gibi, çevremizden de bazı kişileri etkilemeye başladı. Cemaatimizden bazı kişilerin korona testlerinin pozitif çıktığını öğrendik. Bununla birlikte varsayımlar da başladı. Nerede kaptıklarına, hangi doğum gününde kime bulaştırdıklarına, hangi ülkelerden geldiklerine dair asılsız haberler dolandı. Bu haberler zaten haklı olarak endişeli hasta yakınlarını daha da çok üzdü. Doğruluğunu bilmediğimiz olaylar konusunda konuşmak, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak şu aralar gösterebileceğimiz en yanlış davranış. Doğrusunu öğrenmek, en azından yanlış bilgiler yayıp hasta yakınlarını üzmemek, kendimizi hasta hissedersek ne yapmamız, hangi numarayı aramamız gerektiğini öğrenmek kendimize ve çevremize olan en büyük sorumluluğumuz. Bir de acil işler dışında evden çıkmamak. Hava güneşli de olsa, lütfen evde kal Türkiye….