Yeni normalde bizi neler bekliyor?...

Emre ALKİN Köşe Yazısı
22 Nisan 2020 Çarşamba

Herkes korona virüsünden sonraki sürece "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" şeklinde yorum yapıyor ama acele etmeyelim. Akıllı insanlar değişimi görecek, diğerleri direnecek. 

Sebebini açıklamadan önce, şu anki duruma bir bakalım: 

Önümüzdeki günlerde üretim rakamları, kapasite kullanım oranları, beklenti anketleri ve diğer ekonomiyi ölçmeye çalıştığımız hassas parametrelerde olumsuz rakamlar ortaya çıkacak. Bu rakamlara bakarak ekonomi ile ilgili uzun vadeli öngörülerde bulunmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü şu an yaşadığımız şartlar yüz yılda bir ortaya çıkan ve belki bir yüzyıl daha ortaya çıkmayacak şartlar. 

Buna rağmen para ve sermaye piyasalarının verdiği tepki 2008 krizine göre oldukça sağlıklı gözüküyor. Bu sebeple 2008'de 18-19 ay sürmüş olan toparlanma sürecinin, bu sefer daha kısa sürebileceğini söyleyen uzman sayısı artıyor. Sanıyorum hepimiz yaşanan bu şartların kısa vadedeki etkilerinden çok, uzun vadede uluslarası ilişkiler, devlet yönetimi, iş modelleri, sosyal yaşam ve kişisel gelişim üzerindeki değişimlere odaklanmalıyız. 

Her şeyden önce birçok iş insanı daha az kişi ile virüsten önceki randımanı sağlayabileceklerini keşfettiklerini bana ifade ediyorlar. Benzer şekilde birçok kişi, işlerini evden de idare edebileceklerini gördüler. Bunun haricinde sosyal yaşamın etiketlemesi sebebiyle, "sabah kalk-kahvaltı et- giyin-trafiğe karış-işe git" zorunluluğunun hem zaman kaybı hem de ciddi bir maddi kayıp yarattığını anlaşılmış durumda. Elbette erkeklerin iş için evden çıkıp gitmesi, kadınlar için bir nefes alma fırsatı yaratıyor, tahmin edebiliyorum. Çalışan kadınlar ise iş ortamında kendilerini daha güçlü hissediyor, onu da kabul ediyorum. Ancak şirketlerin birçok fonksiyonunun evlerden de yapılabildiği oldukça net bir şekilde ortaya çıktı. 

 

"Nelerin değişeceğini anlamak için istişareye başlamalıyız..."

Elbette bazı sektörlerde hassas bilgilerin firma bilgisayarlarında ve serverlarında kalması gerektiği için, istisnalar olacaktır. Ancak bir süre sonra Wi-Fi sistemlerinin de, kabul edilmiş güvenlik politikaları çerçevesinde, bu endişeleri giderecek şekilde evden çalışmaya destek vereceğini tahmin ediyorum.
Aslına bakılırsa, bu durum istihdam sorunu yaratmıyor aksine istihdama yeni bir çare üretiyor diyebilirim. Belki de çalışma mekanlarının çok büyük metre karelere ihtiyaç duymadan aynı randımanı sağlayacak şekilde tasarlanması mümkün olacak. Dev binalara ve tesislere ihtiyaç duyulmayacak, belki de spor müsabakaları bile bu şekilde evrilecek. 

Wembley Stadyumu gibi 100 bin kişinin yan yana oturacağı yapılar en baştan tasarlanacak. Şampiyonlar Ligi gibi organizasyonların maç günü gelirleri hakkında yeni çalışmalar ve çeşitlendirmelere gitmesi gerekecek. Dijital çağın sayesinde stadyum ortamı evlere getirilecek ve elbette bunun bir bedeli olacak. Aynı durum sinema salonları, tiyatrolar ve kitle eğlence modelleri üzerinde de yaşanacak. 

Özetle bundan sonraki süreç daha fazla istihdam ve daha fazla fiziki ortam üzerinde değil, daha az istihdam ve daha fazla sanal ortam odağında yaşacak. Bordroya dahil olmaktansa esnek çalışma şartları hakim olmaya başlayacak ve serbest çalışanların sayısı giderek kurumlarda çalışanların sayısını geçecek. Hatırlarsınız bu durumu daha önceki yazılarımla pek çok kez paylaşmıştım. 

 

Böylece bankalar ve finans kuruluşlarının da, yeni kurulan milyonlarca şirket sebebiyle yeni müşterileri olacak. Elbette bu bahsettiklerim geceden sabaha olmayacak, mutlaka bir süre geçecek. Ancak geri dönülmez bir süreç olarak karşımıza çıkacak. 

Buradan hareketle kurumlarımızın içinde gelecekte işlerimizi nasıl yürüteceğimiz konusunda eğlenceli ama bir o kadar da ciddi fikirlerin ileri sürüldüğü toplantılar yapmaya başlamalıyız diye düşünüyorum.