Ortaçağ döneminde birçok Yahudi, felsefi yaklaşımın inanç için tehlikeli olduğuna inanıyordu. İnsana düşünmesi, akıl yürütmesi bir kere öğretildikten sonra, inancın akılla desteklenmediği bölgelerde sorgulayan bireyler, sorgulama olmadan insanın dinsel inanca kolayca teslim olabileceğini savundular. Bu bağlamda bakıldığında inancın fonksiyonu sorgulanabilir. İşte tüm bu sorgulamalar, Maimonides'in ölümünden sonra başladı. Peki, Yahudi entelektüel dünyası içinde bile Maimonistler ve anti-Maimonistler arasında bölünmeye yol açan bu figür kimdir?
Maimonedes’in tam adı, İbn Meymun veya Musa bin Meymun’dur. Günümüzün İspanyası Kordoba’da, 1135’te doğup, Mısır’da 1204’te ölmüştü. Yahudi düşün tarihi arasında önemli bir yeri vardır. Lakabı veya Mahlası, RaMBam’dır. Bu kısaltma Rabbi Moşe ben Maymon’dan türetilmiştir. Kendinden sonra yaşayan felsefe düşünürlerini yakından etkileyen Maimonedes, Delāletü 'l-Ḥāʾirīn vey Mōrè Nəḇūḵīm adıyla felsefi metinler yayımlamıştır. Tam Türkçesi ‘Şaşkınlar Rehberi’ olarak tercüme edilebilir. Maimonedes’in bu eseri verdikten sonra Yahudi dünyası içerisinde büyük bir etki sahibi olduğu bilinmektedir. İslam düşün dünyasında Maimonedes için “Müslümanlar için Gazâlî ne ise Yahudiler için İbn Meymûn odur” benzetmesi yapılır. Halen ‘Şaşkınlar Rehberi’ basılmaktadır. İçerik olarak bu kitap aslında Talmud’u biraz da doğru anlama veya anlamlandırmaya yarıyor denilebilir. Örnek vermek gerekirse, Talmud içerisinde Tanrı’yı tanımlayan İslam’da da karşımıza çıkan el, göz gibi sembollerin bize ne anlatması gerektiği tarif edilmiştir. Bütün İbrahimi dinlerin üzerinde durduğu tek olan, âlemin var oluşu, sonsuza kadar sürmesi gibi noktalar açıklanmıştır. Belki de yine her İbrahimi dinde yer alan kötülük ve iyilik kavramları da irdelenmiştir. Bu kitabı incelemiş olan Hüseyin Atay’ın şöyle bir aktarımı bulunur: Yahudi düşüncesinde tam olarak açılmamış Ahiret kavramı biraz daha açıklanmış ve derinleştirilmiştir. Dogmatizmle çevrelenen 12.yüzyıl gibi bir dönemde bir taraftan Haçlı Seferleri olağan hızıyla Ortadoğu'da devam ederken, diğer taraftan karanlık sayılan, ama aslında farklı yönleriyle irdelenmesi gereken Ortaçağ’da bir düşünürün bu kavramları akılcı yönle açıklamaya çalışması önemli bir dönemeci teşkil eder.
İbn Meymun’un, genel olarak Aristotelesçi bir yaklaşımda olduğunu görmek çok kolaydır. Sadece felsefe yolu ile Tanrı’nın varlığının görülebileceğini on üç madde ile açıklamıştır; Tanrı tektir, tanrı ruhtur ve asla temsil edilemez, Tanrı ölümsüzdür, dua sadece Tanrı'ya edilir,İsrail peygamberlerinin bütün sözleri doğrudur, Tanrı, dünyanın yaratıcısı ve koruyucusudur, Musa peygamberlerin en büyüğüdür, yasa ve töre Tanrıca Musa'ya verilendir bunun dışında hiçbir yasa ve töre yoktur, bu yasa ve töre asla değiştirilemez, Tanrı insanların bütün düşüncelerini ve eylemlerini bilir, buyruklarını yerine getirenlere armağan verir ve getirmeyenleri cezalandırır, peygamberlerin bildirdiği Mesih'i gönderecektir ve ölüleri diriltecektir. Maimonides’in kendi çağının sonrasında gelen Baruch Spinoza’yı, Thomas Aquinas’ı derinden etkilemiş olduğu da bilinmektedir.
Yakın zamanda Pesah’ı kutladık, sonra Paskalya’ya selam verdik ve şimdi de kutsal bir ay olan Ramazan’da her akşam oruçlar açılıyor. Belki de içinde bulunduğumuz olağanüstü virüs salgını zamanında bu düşünürle ilgili olarak aklımdakileri bu üç özel gün ve aya istinaden sizinle