BAMİDBAR - Hayat piyangosu

Bamidbar peraşası genellikle Şavuot civarında okunur. Bizler de bu hafta bir parça Şavuot Bayramından söz etmeye çalışalım.

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
20 Mayıs 2020 Çarşamba

Bamidbar peraşası genellikle Şavuot civarında okunur. Bizler de bu hafta bir parça Şavuot Bayramından söz etmeye çalışalım. 

Valentin adında genç bir adam Polonyalı seçkin bir Katolik ailesine mensuptur. Genç adam siyasal bilimler okumak amacıyla Paris’e gider ve hiç ummadığı bir şekilde kendisini öğrenimine adamış bir Yahudi’nin peşinden Yahudiliğe geçmek için çalışma yaparken bulur. Ailesi buna sert tepki verir. Derhal Polonya’ya ve Katolikliğe dönmesi çağrısı yapılır ama genç adam bunu reddeder. Hatta aile onun bu dönüşü yapmaması durumunda maddi açıdan hiç bir şey almayacağını söyleyerek onu tehdit eder. Ancak Valentin yolunu değiştirmez ve Yahudi olarak kalmaya devam eder. Valentin sonunda ölümle tehdit edilir. Yahudi takvimine göre 5509 yılının Şavuot Bayramının ikinci günü 1749 yılında Avraam adını alan genç adam işkenceyle ve yakılarak öldürülür. 

Ondan yaklaşık bir yüzyıl sonra yaşayan Hafets Hayim, “ölümü sırasında orada bulunan on Yahudi Kadiş söyleseydi Maşiah hemen gelirdi” ifadesini kullanır. 

Avraam’ın ölümünün Şavuot Bayramında gerçekleşmesi aslında çok tesadüfî değildir. Şavuot Bayramında her şeyini Yahudilik için feda eden bir kadının ibret verici öyküsü okunur. Moavlı bir prenses iken her şeyini arkasında bırakan, kocasının ve kayınpederinin ölümünden sonra kayınvalidesinin peşinden hiç tanımadığı, bilmediği bir kültürün içine girmeye kalkışan Rut, burada geçirdiği ilk zamanlarda ekmek bulmak için bile tanıdıkların tarlalarına giderek oradaki fakirler için ayrılmış başakları toplamak zorunda kalmıştır. Hâlbuki Moav’daki sarayında lüks ve ihtişam içinde yaşamaktadır. Rut, Tora yolunda ilerlemek için her türlü sıkıntıya göğüs germiştir. 

Şavuot’un ik günü okunan On Emir ile ilgili peraşa bir başka Yahudiliğe geçmiş kişinin, Yitro’nun adını taşır. O da Rut ve Valentin gibi Tora uğruna, Tanrı’nın yolunda yürümek için her şeyini feda edebilmiştir.  

Şavuot Bayramında Matan Tora dediğimiz olayı kutlarken artık elimizdeki muhteşem mücevheri sorgulamayı bırakıp o yolda ilerlemek için adım atmamız gerekir. Yukarıda yansıttığımız öyküler bizlere Tora’nın ne kadar değerli olduğunu başka hiç bir şeyin bu değeri yansıtamayacağını anlatmaktadır.

Genellikle şikâyetlerimiz bu konuda oldukça fazladır. Kaşer yemek kurallarından tutun da Şabat ve Yom Tov’da çalışmadığımızdan, maddi kayıplara kadar, günde üç kez ibadet etmenin zorluğundan Tora öğrenme mecburiyetine kadar birçok konuda şikâyet ederiz. Evet, Tora yolunda ilerleyen kişi birçok sınavla karşı karşıya kalır. Ancak bunları geçtiği zaman kazandığı maneviyatın değeri çok yüksektir. 

Gemara Masehet Şabat 88/B’de meleklerin Tora’yı vermeme konusundaki itirazlarına yer verilir. Melekler bu konuda haklı değildirler. Tora ancak uygulama alanı olan yerde yani Bene Yisrael’in elinde hak ettiği değere ulaşacaktır. Tarihte canını bu uğurda feda edenlerin sayısı hiç de az değildir. 

Bir Rabi öğrencilerine ‘hayat piyangosu’nu kazandıklarını söyler. İşte Şavuot Bayramında elde ettiğimiz Tora hiç bir şeyle kıyaslanmayacak kadar değerlidir. O yaşam yolunun hayat ağacının ta kendisidir.