Kararı vermek kolay olmadı. İsveç’te çalıştığım klinikte tatile çıkmak zorunlu ve aylar boyunca “İzlanda’ya yolculuk yapabilir miyim, yapmaz mıyım” diye düşündüm. Bu, on yıllık hayalim. Bir dönem özel olarak para biriktirdiğim ve daha sonra birikimimi İsveççe derslerime harcadığım İzlanda hayalim. Bahar ayları boyunca gelişmeleri izledim. COVID-19’la ilgili seyahat kısıtlamaları, İsveç Dışişleri Bakanlığının önerileri, havayollarının durumu, güvenli yolculuk gerçekleştirebilme kaygıları... Bir de bir volkanın yeniden faaliyete geçebileceği haberleri...
Haziran ortasında İzlanda, Avrupa Birliği içinde sınırlarını açtığını duyurdu. Havalimanında tüm yolculara korona virüsü testi yapılacaktı ve bu testin maliyetini 1 Temmuz’a kadar İzlanda devleti, 1 Temmuz’dan sonra yolcunun kendi karşılayacaktı. Bu, turistlerin sıcak karşılanacağına dair olumlu bir çağrı gibiydi. Bu şartlar yeterli miydi? Hâlâ karar veremiyordum. Haziran sonu aldığım bir haftalık iznin üzerine, sürpriz bir biçimde bir gün daha eklenince noktayı koydum. Bu süreçte uçak biletlerinin fiyatı da hızla katlanmıştı.
Yakınlarıma “İzlanda’ya gidiyorum” derken hem mutlu hem de biraz huzursuzdum. Her an her şeyin değişebileceği olasılığı bir yana, içimdeki sorgulamalar sürüyor. Hastalık nedeniyle milyonlarca insanın olumsuz etkilendiği dünyamızda böylesi bir tatile çıkmanın vicdan muhasebesini yapıyordum. Bu, bir doğa/kültür gezisiydi. Altı aylık çalışma döneminin ardından verilen bir ara. Turizm, birçok ülke ve aile için önemli bir gelir/geçim kaynağı aynı zamanda. Er veya geç sınırların açılması, uçuşların başlaması ve insanların yeniden yolculuk yapmaları test edilecekti. Sınırlarında iki-üç aktif COVID-19 vakası barındıran 350 bin nüfuslu İzlanda ayrıca hastalık açışından dünyanın en güvenli ülkesi gibiydi.
Kış aylarında İzlanda’nın gezilebilecek yerleri üzerine bir turizm rehberini okumuştum. Notlarım az çok hazırdı. Kalemi, kağıdı aldım; araştırmalarımı tamamladım ve rotamı çizdim. Niyetim ülkenin etrafında bir daire çizmekti. İzlanda’nın orta bölgesi yol şartları, volkanik arazi ve engebeler nedeniyle maceracı gezginlere öneriliyordu.
Gotland’dan ayrılıp, uçuşuma saatler kala İzlanda Havayolları bir e-posta gönderdi. Dönüş seyahatimi bir gün öncesine almışlardı. Son dakikada planımı yeniden şekillendirmek zorunda kaldım. Ülkenin kuzeyinden geri dönecektim. “Esnek olmak ve düşünmek” bu seyahatin anahtar kelimeleriydi.
26 Haziran Cuma günü Stockholm Arlanda Havalimanına geçtim. Sayılı uçuşun gerçekleştiği terminal oldukça sakin ve tenhaydı, hatta biraz kasvetliydi. Dükkanların birçoğu kapalıydı. Sivil havacılığın kriz içinde bulunduğu her yönüyle hissediliyordu.
Uçakta maske taşımak herkes için zorunluydu. Bu, aynı zamanda güven vericiydi; çünkü hastalık potansiyeli taşıyan birinin maske takması bulaştırıcılığı önlemek adına büyük öneme sahipti. Uçuş içi servis kaldırılmıştı, sadece su şişeleri dağıtılmıştı. Kabin memurları gülümsemiyordu; onların yüzlerinde ara ara gergin bir ifade seçilebiliyordu. Maskenin ardında yüzüm terlerken Neil Gaiman’ın ‘İskandinav Mitolojisi’ adlı kitabını okuyor; Odin, Loki ve Thor aracılığıyla bu coğrafyanın mitlerini öğreniyordum.
Uçuşa 72 saat kala İzlanda’nın sağlık bakanlığının internet sitesi kanalıyla bir sağlık beyanında bulunmuştum. Ayrıca seyahatim boyunca kalacağım tüm adresleri bildirmiştim. Havalimanında yapılacak korona testi için bana bir barkod gönderilmişti. Önlemler bunlarla da sınırlı değildi. Telefonuma indirdiğim bakanlığın uygulaması aracılığıyla İzlanda’da kaldığım süre boyunca konumum izlenecekti.
Keflavik Havalimanına indiğimde şeritlerle ayrılmış bir bölgede polisler ve sağlık görevlileri karşıladı biz yolcuları. Oldukça naziktiler ve hepsi “Barkodun olup olmadığını” soruyordu. Barkod vardı. Pasaport ve gümrük kontrolüne alışmış biz yolcular için terminalde sağlık kabinlerine girmek ilginç bir deneyimdi. Koruyucu ekipmanlarıyla sağlık görevlileri boğaz ve burnumdan örneklerimi aldı. Ardından sonucum gelene dek konaklayacağım noktada sonucu beklemem istendi.
Dört buçuk saat sonra negatif test sonucum geldi. O gün İzlanda’ya giriş yapan 1022 yolcudan ikisinde korona virüsü saptanmıştı. Ertesi sabah ülke içinde yolculuğum başlıyordu.
Devamı haftaya...