PİNHAS - ‘Tet’ harfi

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
8 Temmuz 2020 Çarşamba

Pinhas peraşası hemen hemen her sene ‘ben ametsarim’ dediğimiz Şiva Asar BeTamuz ile Tişa BeAv arasındaki üç haftanın ilk peraşası olarak okunur. Tesadüflerin pek yerinin olmadığı Yahudilikte bunun neden olduğunu anlamak için bazı kaynaklara bakmak gerekir. Yahudi halkının trajedilerine odaklandığımız bu günlerde yeniden kurtuluşun geleceği günlere olan inancımızı da asla kaybetmemek gerekir. Talmud’un verdiği bilgi ışığında bu kurtuluş iki aşamada gerçekleşecektir. Önce Eliyau Anavi gelecek arkasından da Maşiah ben David dönemi başlayacaktır. Üç haftanın hemen başında okunan Pinhas peraşası ile Eliyau Anavi’nin geleceği hatırlatılmaktadır. 

Yeni bir sinagog inşa edilmeden eskisinin yıkılması Talmud öğretilerine göre mümkün değildir. Buna paralel olarak eğer Tanrı Bet Amikdaş’ı yıktıysa yeni bir Bet Amikdaş’ın inşa edileceğine ait inancımız varlığını korumalıdır. Bayram dualarında yer alan “onun yeniden inşa edileceğini göster ve onun düzelmesiyle biz sevinelim” ifadesi buna gönderme yapar. Üç haftanın başlangıcında bile Pinhas peraşasıyla ‘geula’ ve final kurtuluşun geleceğine dair inancımız tazelenir.

Biraz daha konunun derinine inmeye çalışalım. Pinhas peraşası bütün bayramları içermektedir. Sırasıyla Şabat, Roş Hodeş, Pesah, Şavuot, Roş Aşana, Kipur, Sukot ve Şmini Atseret bu peraşada izah edilir. Bu günler yirmi bir güne denk gelmektedir. Rav Ohev Yisrael, ‘üç musibet haftasındaki yirmi bir güne tekabül eden yirmi bir bayram günü bu peraşada listelenmiştir’ demektedir. Anlaşılan odur ki yas tuttuğumuz bu günler gelecekte bayram günleri olarak karşımıza çıkacaktır.  

Pri Tsadik kitabının yazarı olan Rabi Tsadok AKohen Matot peraşasına yönelik açıklamalarında bu üç haftanın Tanrı’nın Bizzat sürgünde olduğu haftalar olduğunu ve bizlere her zamankinden daha yakın olduğunu anlatmaktadır. Bu süre hepimizin ruhani gelişimi için çok elverişli bir zamandır. Tişa BeAv gününü de eklediğimizde üç haftanın yirmi iki günü aslında Tora’nın yazıldığı yirmi iki harfe de tekabül etmektedir. Bu yirmi iki günün sonunda Bet Amikdaş yirmi iki harfle yazılan Tora’ya ve emirlerine itaat etmediğimiz ve uygulamadığımız için yıkılmıştır. Bu süre içindeki ağıt yakılan her gün bu harflerden birine tekabül etmektedir. Aslında ağıtların düzenlenişi de bu düzendedir. 

Moşe Rabenu On Emir levhalarını almak için Sina Dağına çıktığında toplum yoldan çıkar ve altın buzağı günahını işler. Moşe dağdan elinde taş tabletlerle indiğinde durumu görür. Tabletlerdeki harfler birer birer uçar ve tabletler taştan iki levha şeklinde kalırlar. Moşe artık bunları taşıyamaz fırlatır ve dağın eteklerinde kırar. Talmud, alfabenin bütün harflerinin, ikinci tablet setinde görünen ‘tet’ harfi hariç, ilk tabletlerde bulunduğunu öğretir. Moşe Rabenu tabletleri kırdığında Rama mi Pano’ya göre harfler dünyanın her tarafına dağılırlar. Bu yirmi bir harf bir gün yeniden toplanıp aktif olacakları günü beklemeye başlarlar. 

Geriye kalan ‘tet’ harfi ‘tov – iyi’ sözcüğünün ilk harfidir. Mişle’de yazılı olan “Ki lekah tov natati lahem torati al taazovu – Size iyi bir doktrin verdim Tora’mı bırakmayınız” cümlesinde yer alan ‘tet’ harfi Tora’nın tamamı gibi davranmaya başlar ve Bene Yisrael’in teşuva yapacakları günü sabırla bekler. 

Kaybolan yirmi bir harf için ağıt yaktığımız bu üç haftada kaybolmayan ‘tet’ harfinin simgeledikleriyle de teselli bulmaya çalışıyoruz. Eha ağıtındaki açıklamalar Tişa BeAv gününü ‘moed’ bir bayram günü olarak betimlemektedir. Öğle vaktine kadar yerde oturan ve daha ağır bir matem havasını soluyan Yahudiler ‘hatsot’ dediğimiz günün yarısı ile birlikte sandalyelerde otururlar ve matem havasını yavaş yavaş teselliye döndürürler. ‘Tet’ harfinin verdiği teselli ile bu günün bir bayram günü olacağına dair inancımız varlığını hep devam ettirecektir.