30 Temmuz 2020 Perşembe günü Tişa BeAv günüdür. II. Bet Amikdaş’ın yıkılışından 1952 sene geçti. Oruç 29 Temmuz akşamı başlar ve 30 Temmuz Perşembe akşamı saat 20.48’de biter. Yeruşalayim için yas tutanlar onun yükselişiyle sevineceklerdir.
Tişa BeAv öncesinde her sene Devarim peraşası okunur. Tişa BeAv gününde okunan Eha ağıtının ilk sözcüğü olan ‘eha’nın bu peraşada geçmesi, bu günün nedenlerinden ilki olan casusların hatasının bu peraşada işlenmesi rabilerin bu peraşayı bu zamana denk getirmelerinin sebeplerinden biridir. Bu yüzden biz de bu günle ilgili bazı yazılara yer vermek istedik.
Bilindiği gibi Tişa BeAv Yahudi tarihinde olumsuz birçok olayın meydana geldiği bir gündür. I. ve II. Bet Amikdaş’ın yıkılması, Erets Yisrael’e girişin kırk sene gecikmesi, Betar kalesinin bu günde düşmesinin yanı sıra İspanya’dan son çıkış tarihi olan 2 Ağustos 1492’de aynı güne denk gelmektedir. 1942 yılının temmuz ayına denk gelen Tişa BeAv gününde Treblinka Ölüm Kampına ilk sevkiyat başlar. 133 yılında Turnus Rufus, Yeruşalayim’in adını Aelia Capetolina olarak değiştirir ve şehir putlarla dolar. 1095 yılında Papa II. Urban tarafından organize edilen ve on bin Yahudi’nin öldürüldüğü I. Haçlı seferi başlar. 1290 yılında İngiltere’den Yahudiler kovulur. Bu günde başımıza gelen olumsuzlukları çoğaltmak mümkündür. Ancak öncelikle ilk Tişa BeAv’ın nedenine yakından bakmak gerekir.
Öncülerin kötü haberle döndüklerini ve Bene Yisrael’in o gece ‘behiyat hinam’ dediğimiz boş yere ağladıklarını biliyoruz. Midraş bizlere Tanrı’nın gelecekte bu gecede nesiller boyu ağlanacak nedenler olacağını söylediğini öğretir. Aslında bu karar Tanrı’nın ‘merhametli baba’ özelliği ile hiç örtüşmemektedir.
Tanrı’nın burada kızdığı olay sadece Tanrı’ya karşı yapılan güvensizlik değildir. Aynı zamanda Tanrı Bene Yisrael’in kendilerine olan güvensizliklerine de kızgındır. Elbette Kenaan topraklarında yaşayanlar vardır, devler vardır. O şehirleri ele geçirmek hiç kolay değildir. Tanrı yardımcı olacağını da söylemektedir. Bir adım atmak bir şeyler yapmak gereklidir. İşte Bene Yisrael yapabileceği halde adım atmaktan, ileriye gitmekten imtina etmektedir. Yaşam kolaydır. Her sabah man yağmaktadır. Miryam’ın kuyusu hep hazırdır. Koruma desek en alasından hep yanımızdadır. Şimdi tutup da devlerle savaşmanın ne yeri ne de zamanıdır.
Her Tişa BeAv günü aslında özgür olmadığımızın bir kez daha yüzümüze vurulduğu zamandır. Özgür değiliz çünkü ne kadar özgür gibi görünsek de ‘galut’ şartları kendini hep hatırlatır. Özgür değiliz çünkü asıl ibadetimizi nasıl yapacağımızı bilmemekteyiz. Yapabileceklerimizi yapmadığımız, yeterince çabalamadığımız, hep hazıra konma alışkanlığımız yüzünden özgür olmadığımızı hatırlatan bu günü her sene yaşıyoruz.