REE - Süpermarket

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
12 Ağustos 2020 Çarşamba

Ree peraşasında birkaç kez ‘tsedaka’ vermek konusunda emirler vardır. Burada ilginç olan nokta bu emrin defaatle yinelenmesi sırasında kullanılan ifadelerdir. Sözgelimi ‘aser teaser’ emrinde yüzde onluk maaser verilmesi konusunda dikkat çeken Tora ‘patoah tiftah et yadeha’ derken mutlaka elini açmalısın ifadesine yer verir. Devamında da ‘naton titen’ emrini veren peraşamız bu emirde mutlaka vermek konusundaki gerekliliği vurgular. 

Bu tekrarlayan formun basit açıklaması, insanın doğasının bir gereğini ortaya koymaktadır. Doğal olarak zor kazanılmış maddi varlıklarımızdan ayrılmak bizlerde genellikle tereddütlerin uyanmasına neden olur. Bu da isteksizliklerimizi ortaya çıkarır. İnsanın maddi anlamda hayatını kazanması kolay değildir. Çoğu insan mali konularda bir endişe hali içinde yaşamaktadır. Her ne kadar ihtiyaç sahiplerine yardım etmek konusunda istekli olsak bile içimizdeki bu endişeler bizim yardım konusunda çok da istekli olmamamıza neden olur. Bu yüzden Tora, hayırseverlik komutlarını, insanların hayırsever bağışlar yapma konusunda ilave bir ‘zorlama’ ihtiyacı olduğunu kabul ederek özel bir vurgu ile formüle etmektedir. Basit açıklamanın üzerine farklı açıdan bir başka açıklamaya yer verelim: 

Çoğu zaman ihtiyacı olanlara duyduğumuz şefkat duygularımız nedeniyle ilham almaya başlarız. Yırtık pırtık giysisinde zayıflamış, darmadağınık bir insan gördüğümüzde, doğal olarak içimiz alır ve yardım etme ihtiyacını duyarız. Bir bağış toplayanlar topluluğu içinde olduğumuzda yardıma ihtiyacı olan insanların durumunu duyduğumuzda, duygularımıza hitap edilir karıştırılır ve yardım etmek için yönlendiriliriz. Şüphesiz, bu çabalar takdire şayandır ve şefkat ve merhametten ödün vermeyenlere saygımız vardır. 

Ancak Tora bize burada çok önemli bir şey hatırlatır. Tora tsedaka vermeyi Tanrı’nın bir emri olduğunu ifade etmektedir. Sadece bu özellik bile bu konuda hassas olmamızı gerektirecek önemdedir. Tsedaka’nın sadece merhamet ve şefkat duygularıyla verilmesini yeterli bulmayan Tora, Tsedaka mitsvasının Tanrı’nın bir emri olduğunu defalarca vurgular. Elbette şefkat ve merhamet çok önemlidir ancak buradaki esas bütün Tora emirlerinde söylediğimiz gibi Tanrı’nın isteğini yerine getirmektir. 

Gemara Masehet Yoma’da yedi oğlu da Bet Amikdaş’ta Kohen Gadol olarak görev yapmış Kimhit adındaki bir kadının öyküsüne yer verilir. Rabiler bu kadının böyle bir ödülü nasıl hak ettiği konusunda sorular sorar. Kimhit, tevazu diyebileceğimiz konuda çok dikkatlidir. Bu tevazu özelliği sadece davranış değil giyim, konuşma, kısacası yaşamın her alanında etkili olan bir özelliktir. Nitekim Gemara o çağda yaşayan diğer kadınların da tevazu konusunda dikkatli olduklarını ancak hiç birisinin Kimhit kadar önemli bir ödüle sahip olmadıklarının altını çizer. 

Bununla ilgili olarak Ben İş Hay olarak bilinen Rabi Yosef Hayim miBagdad ‘Ben Yeoyada’ adını verdiği eserinde önemli bir ayrıntıya dikkat çeker. O zaman yaşayan diğer kadınlar elbette tevazu konusunda çok hassastırlar ancak hepsinin ortak noktası bu hassasiyeti bir ödül kazanmak amacıyla yapmalarıdır. Hâlbuki Kimhit adlı kadının bu konuda hiçbir beklentisi veya düşüncesi yoktur. Bunu sadece Tanrı emri olduğu için yerine getirmektedir. Zamanı geldiğinde Tanrı ona ödülünü vermiştir.    

Pirke Avot emirleri yerine getirirken herhangi bir ödül beklentisi içinde olmamamızı hatırlatır. Kazanç bekleyen köleler gibi efendisine hizmet etmekten kaçınmak ifadesini kullanan Pirke Avot emirleri sadece Tanrı’nın emrini yerine getirmek amacıyla gözetmemizi ve uygulamamızı salık verir. 

Bazı insanlar Yahudiliği bir süpermarket gibi görürler. Bir insan ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl markete gidip de orada bir bedel öderse aynı şekilde emirleri de bir kazanç sağlamak amacıyla yerine getirenlerin sayısı az değildir. Güzel bir yaşam, refah, zenginlik, başarılı çocuklar aslında hepimizin dilediği şeylerdir ancak bunlar bir markette yer alan şeyler değildir. Tanrı’nın emirleri sadece bunları elde etmek için uygulanmamalıdır. 

Bu şekilde düşünmek yanlış ve çocukça bir şekilde Yahudiliği algılamaktır. Tanrı bizlere hiçbir şey borçlu değildir. Yaptıklarımız için bize ödül vermek zorunda da değildir. O’nun emirlerini yerine getirmek bizleri daha özel, seçkin ve sorumlu hissettirecektir. Çünkü bizler istekle Sina Dağında emirleri yerine getirmek konusunda ‘naase ve nişma’ şeklinde sözümüzü vererek ne istediğimizi açıkça beyan etmiştik. 

Benzer şekilde tsedaka mitsvası da herhangi bir şey beklenmeden Tanrı emri olduğu için uygulanmalıdır. Pirke Avot, Tanrı’nın gerektiği yerde hepimize ihtiyacımızı mutlaka vereceğini hatırlatır. Her anımızın bir mucize olduğunun bilincine vardığımızda Tanrı’nın emirlerini yerine getirmek için gerekli motivasyonu sağlamış olacağız.