Visby kentinin sokaklarında sıklıkla bez afişler gözüme çarpar. Bu tür afiş ve ilanlara İsveç’in hemen her yerinde rastlanılabilir. ‘Loppis’ yazan bu ilanların altında bir ok işareti ve bazen de “150-200 metre” gibi bir mesafe bilgisi olur. Bu, gündelik hayata kazandırılmış, İsveççe dilinde bitpazarının (loppmarknad) kısaltılmış ifadesi. İkinci el alışveriş yapmak İsveç’te oldukça revaçta.
İkinci el pazarları açık alanda ortaklaşa kurulabildiği gibi, imkanlar dahilinde bireysel pazarlar da kurulabilmekte. İki hafta önce arkadaşımın düzenlediği böylesi bir mini aile etkinliğindeydim. Uzun süren bir depo ve ev temizliğinden sonra villanın bahçesinde kurulan masalarda eşyalar satışa çıkarılmıştı. Arkadaşım hazırlık sürecinden fotoğrafları benimle paylaşmıştı ve gönderdiği karelerde siyah zemin üzerine rengarenk çiçek desenli bir Rus semaveri dikkatimi çekmişti. Elbiseler, kitaplar, mutfak malzemeleri, süsler, CD’ler, peluş oyuncaklar arasında gözüme ilişmişti bu semaver. Rus edebiyatının vazgeçilmez öğelerinden biri olan semaver bana çok şey anlatıyordu. Yirmi yıl kadar depoda saklı kalmış semaveri almaktan kendimi alıkoyamadım. Şimdi onun bakımını yaptırmayı ve onu soğuk, karlı, uzun ve karanlık İsveç akşamlarına hazır hale getirmeyi planlıyorum.
İsveç’te ikinci el eşya satışlarına ilgi gösteren gençlerin sayısı giderek artmakta. Küresel ısınma ve iklim değişikliklerini dikkate alan gençler, yeni kıyafetlere para harcamak yerine kullanılmış elbiseler edinmenin doğa açısından değerli olduğunu düşünüyor. Tüketiciler eşyaların iyi durumda ve makul fiyatla satılmasına önem veriyor. İskandinavya’da yeni basım kitap fiyatları yüksek olduğundan, bu pazarlarda kitaplara da ilgi var.
İkinci el alışverişi kolay kolay düşünmezdim. Yeni yılın ilk günlerinde evime ‘yeni’ bir çalışma masası almaya niyetlendiğimi paylaştığımda hemşire hanımlardan biri tepki göstermişti. “Neden yeni?” diye sormuştu ve eklemişti “İkinci el iyi kalite bir masayı hem ucuza, hem de kolaylıkla bulabilirsin.” Türkiye’de bu kültürle yetişmemiştim ve yeni masa almanın daha cazip geldiğini söylediğimde hemşire hanım neredeyse beni azarlamıştı. “Anlıyorum. Sen mobilya mağazasından yeni masayı alınca, mağaza fabrikadan yeni masa sipariş edecek. Yeni masa için, ağaçlar kesilecek, doğa zarar görecek. Demek ki sen ağaç kesilmesini istiyorsun!” Şah ve mat. Bu yazıyı, ikinci el edindiğim küçük çalışma masamın üzerinde hazırlıyorum.
İsveç’te bitpazarlarının nerede kurulduğunu internetten takip etmek mümkün. İlanların yer aldığı sitenin 2019 itibariyle aldığı tıklanma sayısı 24 milyonu geçmiş durumda. Yardım kuruluşlarının mağazaları kâr amacı gütmüyor ve vergiden muaf tutuluyor. Bir başka çeşit pazar da arabaların bagajından satışa sunulan eşyalar. Solvalla’da 2018 yılında kurulan pazar, bu açıdan dünya rekoru kırmış. Araba bagajından satışının gerçekleştiği ilk hafta sonuna 1.024 araç ve 20 bin ziyaretçi katılmış.
İsveçliler kullanılmış eşya edinmeyi neden bu kadar benimsiyorlar? Konu iklimi ve doğayı koruma hassasiyetinden daha derin olmalı. 1840 ila 1930 yılları arasında bir milyon İsveçli, büyük yoksulluk ve sefalet nedeniyle Amerika’ya göç etmiş. İlerleyen yıllarda 200 bin kadarı anavatanlarına geri dönmüş. Yaklaşık bir asır süren bu zorlu dönemin izlerini takip etmek mümkün.