Her akşam, sigara, içki ve kumar…

Sami AJİ Köşe Yazısı
19 Ağustos 2020 Çarşamba

Başlığı görür görmez hemen ünlü şarkıyı hatırladığınızdan eminim. Özellikle Tanju Okan’ın sesinden bunu dinlemek başlı başına bir keyifti.

Kulunuz sözlerini biraz değiştirdi ve bakın ortaya ne çıktı:

             “Her akşam, sigara içki ve kumar

              İçip, oynadıkça delirir insan olur harap

              Kurtar beni bunlardan ne olursun ya-rab!

              Bitsin artık bu korkunç serap serap!” 

Medyalarda izlediğimiz kamu spotları ve yazılar ile çok uyum içinde olan bir dörtlük değil mi? 

Ne isteniyor bizden?          

Sigara, kumar ve içkiyi bırakmamız isteniyor.  

Bunlar hayatımıza nasıl girdiler ve bırakmamız ne kadar mümkün?

Her ne kadar kulunuzun alkol tüketimi Kiduş sofralarında bir yudum kırmızı şarap, balık sofralarında suda katılmış birkaç damla rakıyla sınırlı ise de ben içki ile başlayacağım. Daha doğrusu eskiden tanrıların armağanı sayılan şaraptan başlayacağım.

Tesadüfen Google’da bulduğum Ethem Gönenç’in bir yazısından birkaç alıntı sunacağım:

“Şarap kelimesi Sanskritçede sevgili anlamına gelen ‘Vena’dan türemiş olup, Latincesi ‘vinum’, Rusçası ‘vino’, İngilizcesi ‘wine’dır… İlk olarak Kafkaslarda başlayan serüveni Sümerlere, Hititlere, Mezopotamya’ya, Mısır’a, sonra Yunanistan, Roma, Galya, İspanya ve sonunda Amerika’ya uzanmaktadır.” 

Antik Grek ve Roma çağlarında Anadolu önemli bir şarapçılık merkezi olmuştur. Unutmayalım şarap tanrısı Diyonisos veya daha sonra Bacchus bu topraklarda yaşayan insanlar tarafından yaratılmıştır. 

Osmanlı döneminde gelenekler bozulmamıştı. Bazı padişahlarımızın içkiye merakları dillere destandır… Divan edebiyatı şairlerimizin ‘mey ve meyhane’ veya ‘sakilere’ yönelik mısralarını okul sıralarında bile öğrenmiştik1. Nihayet Bekri Mustafa şahsiyeti ve ona dayalı fıkraları halkımızın ürünüdür2.

Ezcümle, şarap bu toprakların genlerinde mevcuttur. İnsanlarımızın bu içkiye kayıtsız kalmalarının düşünülmesi çok zordur. 

Kumara gelince fazla söze lüzum yok. Hele Milli Piyango özelleştirilip, çekiliş adetleri çoğaltılıp (mesela 19 Ağustos Çarşamba günü 3 ayrı çekiliş birden var!), ikramiye tutarları arttırılınca, büyük küçük, kumarbaz olmaya başladık. Tüm görsel ve yazılı medya kanallarında öyle reklamlar yapılıyor k i oynamamak mümkün değil. Herkes şansını deniyor… (Şimdilik tek sıkıntı makinelerin çok yavaş çalışması ve sık sık arızalanması.  Sistem henüz oturmamış.)

Kumarın da insanlık tarihi kadar eski olduğuna dair emareler çok. Ama lafı uzatmadan şunu söyleyeyim, en az günümüzden 5000 yıl evveline kadar giden zarlar bulunmuş. Diğer bir deyimle insanlık kadar eski. Anadolu halklarının da, eski veya yeni, bundan nasibini almamaları düşünülemez.

Sigaraya gelince, kulunuz kadar, sigara ile ta küçüklüğünden beri, haşir neşir olan kişi az bulunur. Daha ilkokul yıllarımda karton sigara kutularını biriktirmeye başladım:  Yeni Harman, Bafra, Gelincik, Sipahi Ocağı ve hatırlayamadığım isimler. Lise yıllarında arkadaşların öğretmenlerden gizlenerek sigara içme taktiklerine bayılırdım. 

Sonraları ‘Kent! Marlboro!’ modası çıktı. Kaçak sigaraları çoraplarının içine gizleyip satan, polislerle kovalamaca oynayan çocukların öyküleri yıllarca gündemi işgal etti. Gariptir sinemalarda bu markaların reklamları perdelerden düşmezdi. Özellikle mavi ve lacivert renklerin hâkim olduğu ‘Parliament’in kurgusu bir sanat şöleni idi.

Yurt dışı seyahatlere başlayınca,  görevim, günde bir paket sigara deviren babama karton karton Philip Morris getirmekti.

Ammaa!! İster inanın ister inanmayın, bugüne kadar ağzıma bir tek sigara koymuş değilim…      

Şimdi tam tersini düşünelim ve ikazların etkili olduklarını varsayalım. 

Her şeyden evvel devletin durumu nice olur? 

Ortaya çıkacak, mali, sosyal hatta siyasi sorunları düşünmek bile insanı ürkütüyor.

Her şeyden önce bütçe çok önemli vergi gelirlerinden (ÖTV, KDV, gümrük vs.) mahrum kalır. Tarladan başlayarak son tüketim noktasına varıncaya kadarki safhalarda çalışanların sayısını düşünürsek meselenin vahametini daha çabuk kavrayabiliriz. (Geçtiğimiz aylardaki “Akşamcılar bütçeyi kurtardı” veya “İçkiciler olmasaydı ne yapardınız?” başlıklı haber ve yorumları hatırlayınız.)

Resmî kumardan gelecek vergilerin de kısa zamanda bir patlama yapacağından eminim. 

Hiç bir devletin bu gelirlerden vazgeçmesi mümkün değildir. 

Özetle, sigara, binlerce yıldır içilen içki ve neredeyse insanlığın ortaya çıkışıyla başlayan kumar tutkularından kurtulamayız. Esasen pek de istenmiyor. Ancak zararlı etkilerini azaltmanın yolları,  gerçeklere ve “azı karar, çoğu zarar” atasözüne dayanarak mutlaka bulunabilir. 

                                                      

***

1 Şair Nedim’in ünlü, “Meyhane mukassi görünür dışarıdan amma, bir başka ferah, bir başka letafet var içerde” mısralarını hâlâ hatırlıyorum.

2 1593 ila 1638 yılları arasında İstanbul’da yaşamış içkiye tutkunluğu yüzünden ‘Bekri Mustafa’ diye anılan ve nüktedanlığı ile ünlü bir kişidir.