Bir gün geri dönecektir

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
26 Ağustos 2020 Çarşamba

Hayatımın hiçbir döneminde -tahtaya vurayım- bu yazki kadar sağlıklı olmamıştım. Yıllar öncesi başlattığım özel sağlık sigortasına ‘ayakta’, ‘yatarak’, ‘yurt içi’, ‘yurt dışı’, akla gelen ne varsa dâhil etmiştik. Zaman içinde çoğunu iptal edip ‘yatarak’ şıkkı ile baş başa kaldık.

Bela geliyorum demez ama pandemi sayesinde iptal etmiş olduğum ‘ayakta’ tedavisi, prim ödemeksizin doğal bir şekilde karşıma çıktı. Her gün, ama her gün, her gittiğim yerde, hiç aksatmadan ateşim ölçülüyor. Sonuç hep 36-36,5 derece arası. Bu ayaküstü kontrolün tek eksiği nabzın ölçülmemesi... Zira duyduğum her yeni haber, nabzımın 90’la 180 arası atmasına neden oluyor. COVID ölçütlerine göre, belki Ada yerine Kartal yolu gözükebilirdi.

***

Doğma büyüme Adalıyım. Böylesine çevreci bir hizmetle karşılaşmadım. Artık her gün yeni ulaşım aracı otobüslerimizle ‘Küçük Tur’u yapıyorum. Nasıl mı? Sabahları Maden’de duraktan binip Çankaya’nın başında iniyorum. Dönüşte, Çankaya’dan Maden’e ulaşmak için Nizam, Değirmen, Lunapark, Rum Mezarlığı üzerinden istenilen istikamete ulaşıyorum. Özetle Maden’den İskele’ye gidiş 5-6 dakika, dönüş ise 15-20 dakika. Tabii bu zaman zarfında çam havası soluyup, Con Paşa gibi tarihi köşkleri de seyredalıyorum.

Yolculuğa bir nebze ‘romantizm’ de eklenmiş. İnişte, binişte, basamak yüksek olduğundan, her seferinde eşim iki elini uzatıp, kazasız belasız inmeme yardım ediyor. Günlük yaşamda eşinizle kaç kere el ele tutuşursunuz ki…

Nostalji yaşamak istiyorsanız, İskele’de Saat Kulesinin arkasına gidin. Arabacıların orada güneşin altında bekleyen upuzun bir kuyruk göreceksiniz İnsanlar bu kez fayton yerine otobüs bekliyor. Dayanamadım, baştaki görevliye “Adalılar için ayrı bir sıra yok mu?” diye sordum. “Ayırım yapmıyoruz” yanıtını aldım. O anda megafonla faytonculara seslenen kâhya gözümün önünde belirdi.

***

‘Yavaş yavaş oturacak’ zihniyeti, bu işin en tehlikeli kısmı. Şoför koltuğunda oturanlar son derece yardımcı ve iyi niyetli. Ancak her gün değişen mavi çizgiler, oturmayan trafik çizelgesi, aralarda zig zag yapan akülü arabalar ve yolun neresinden yürüyeceğini şaşıran yayalar… Bunlar yavaş yavaş değil, bir an önce düzene girmeli. Adalı olmayan okurlardan sürekli aynı konuyu irdelediğim için özür dilerim. Ama anlatmasam olmazdı.

***

Çocukken, Kipur yaklaştığında, konunun özünü bilmeyenler, “Bütün yıl günah işle, sonra bir gün oruç tut, yaptıkların af olsun” diye takılırlardı. Cevaplayamazdım. Belki çekingenlikten, belki de yeterince bilmediğimden…

Büyüyüp bilinçlendiğimde, Kipur’da oruç tutmanın yanı sıra kişinin iç hesaplaşması yapıp pişmanlığını dile getirmesi, kendini ve başkalarını af edebilmesinin kırk günlük bir süre içerdiğini öğrendim. İbrani tarihinde ‘Elul’, ilişkilerin düzeltildiği, Tanrı ile daha yakınlaştığımız özel bir dönemdir. Bu yıl Elul ayı, 20 Ağustos’ta başladı; 28 Eylül’de Kipur’la bitecek.

Bu vesile ile yazgınızın belirleneceği günler yaklaşırken, söylediğiniz her sözün bir gün size de geri dönebileceğini unutmayın.