Pozitif ayrımcılığa gerek yok… Gölge etme, başka ihsan istemem!

Moris FRANSEZ Köşe Yazısı
26 Ağustos 2020 Çarşamba

Herkesin bildiği şey’ -eğer doğruysa- söylenmeye değmez… Ama yanlışsa, acilen çürütülmesi gerekir ki, bir önyargı olarak zihinlere yerleşemesin.

George Floyd’un bir beyaz polis tarafından öldürülmesi, ABD’yi eleştirmeyi sevenlere bir bahane daha verdi… Beyaz Amerikalıların ırkçı olduğunu söylemek, düşünce modasının yeni ‘olmazsa olmazı’…

‘Beyaz Amerikalı’ olup da, bu yargının haksız ve abartılı olduğunu düşünüyorsanız, kendinizi duyurmanız zor… Çünkü ABD’de ‘liberal’ medyanın sadece adı liberal… Yoksa kendinizi özgürce ifade etmenize izin verdiğinden değil. Yeni düşünce trendlerini sorgulamaya kalkarsanız, üzerinize muhafazakâr yaftası yapıştırılır… ve bu da, ‘aydın çevrelerden’ dışlanmanıza neden olabilir.

ABD’nin ‘demokrat’ eğilimli medyası, ‘muhafazakârları’ değişime ayak uyduramayan, bilim düşmanı fanatikler sürüsü olarak görmeyi seviyor; muhafazakârlığın, eski düşüncenin iyi taraflarını ‘muhafaza’ edip, kötü taraflarını düzelterek ilerlemek olduğunu anlamak istemiyor…

Evrim, liberal medyayı ‘kesmiyor’… Çünkü devrimin daha ‘romantik’ olduğunun ve medya müşterisi okur-yazar kitlenin romantik düşünceyle ‘duygudaş’ olduğunun farkında.

Romantik kentli, beyaz Amerikalıların ırkçı olduğunu düşünmeye karar vermiş bir kere… Bu kararını gözden geçirmesini sağlamak, kolay değil… Oysa beyazlarsiyahlar kadar, onlar da Asyalılar ve aklınıza gelebilecek tüm etnik guruplar kadar ırkçı ve yabancı korkağı… Ne fazla, ne de eksik…

ABD’li beyazlar, ırkçı olarak algılandıklarının farkındalar ki, ‘African American’, ‘Asian American’ gibi yeni-yeni deyimler sürüyorlar düşünce piyasasına… ABD’li dostlarıma bazen takılıyorum: “Diyelim ki, vatandaşın biri Afrikalı… Ama beyaz… O da African-American sayılır mı?”… Veya şöyle soruyorum: “ABD’de beyazlara ‘European-American’ demeniz gerekiyor mu?”

Başkan adayı Biden’ın, babası Jamaikalı siyah, annesi Hintli olan Kamala Harris’i yardımcılığa seçmiş olması, ABD’li dostlarımın başına yeni bir dert açmıştır sanıyorum: Kamala Harris’ten söz ederken, ‘African American’ mı demeleri doğru olur?.. Yoksa ‘Asian American’ mı?.. 

Biraz bizdeki gibi… “Yahudi’ye, Yahudi mi demeli, Musevi mi?”… Sanki Yahudi’ye ‘Musevi’, siyaha ‘African American’ demekle, bu guruplara yönelik önyargılar yok oluveriyormuş gibi…

İnsanların ırksal, ulusal ya da dinsel önyargıları olması, içlerindeki doğal yaşama çabasınınbir tezahürü… Yalnız insanların da değil… Tüm canlılar, kendi guruplarına mensup olmayanlardan korktukları için, onları yok etmeye eğilimli.

O nedenle -başkasına zarar vermediği müddetçe- bireysel ırkçılığı anlayışla karşılayıp, kurumsal ırkçılıkla mücadele etmeye öncelik vermeyi daha rasyonel buluyorum. 

330 milyon kişinin yaşadığı ABD’de, siyahlardan hoşlanmayan beyazların, Yahudilerden nefret eden siyahların, eşcinselliği dinsizlikle bir tutan dindarların, özetle, bireysel ırkçılarınbulunması doğal… Ama bu insanların birbirlerine zarar vermeleri, suç

Kurumsal ırkçılık ise şu: İnsanın, rengi, dini, cinsiyeti veya ‘cinsel tercihi’ nedeniyle: devlet dairelerinde işini gördürememesi, yargıda hakkını arayamaması, işe alınmaması, devlet yönetimine talip olamaması gibi olgular…  

Kendi ülkelerinde ırkçılık mağduru olan insanların “Amerika’ya kapak atmayı” düşlemeleri ABD kurumlarının ırkçı olmadığının en güvenilir kanıtıdır sanıyorum.

ABD’de 1950’lerde yaygın olan kurumsal ırkçılığın devam ettiğini söylemek, hem bu uğurda canını vermiş insanlara, hem de başarılı siyahlara hakaret etmek anlamına geliyor… Black Lives Matter (Siyah yaşamlar önemlidir) hareketi, iki yüzlü bir sahtekarlık… Çünkü hiçbir yaşam türü, diğerlerinden daha değerli değil…

ABD’li siyahi hukukçu -ve sunucu- Larry Elder’a göre, ülkesinde siyahların beyazlardan daha çok suça bulaştığı bir gerçek… Dolayısıyla, polisin beyazdan çok siyah tutuklaması da doğal…

Siyahların daha çok suç işlemesinin nedeni, derilerinin rengi değil… BLM hareketi, ırkçılıktan rant çıkarma peşinde olmayıp, sorunu gerçekten yok etmeyi hedefleseydi, beyazların üstünlük duygusundan şikayet edip duracağına, siyahları suç işlemeye iten nedenleri ortadan kaldırmaya odaklanırdı.

Eğitimli ve aydın siyahların daha az suç işlemeleri, eğitimle suç işleme arasında bir ters korelasyon olduğunu düşündürüyor… ABD’li Yahudilerin, genelde, ‘başarılı’ bir topluluk sayılması da, azınlık olmanın bir başarısızlık nedeni olmadığını telkin ediyor.

BLM aktivistiyle ABD Yahudi’sinin bireysel ırkçılıkla mücadele yöntemi farklı… Biri, toplumda etkin olabilmeleri için, azınlıkların pozitif ayrımcılıkla desteklenmesi gerektiğini… diğeri ise, toplumu etkilemenin yolunun çok çalışmaktan geçtiğini, her türlü ayrımcılığın, bireysel ilerlemeyi engellediğini düşünüyor.

Aklıma, Büyük İskender’in bağış teklifine Diyojen’in yanıtı geliyor: “Güneşimi engelleme… Başka ihsan istemem!”