Teknoloji ile 40. Yılım

Metin BONFİL Köşe Yazısı
2 Eylül 2020 Çarşamba

Bilgisayarla ilk ciddi tanışmam üniversitede olmuştu: Kişisel bilgisayarların yaygınlaşmasından önceki nesil Digital Computer’in VAX modellerindeki ‘aptal’ terminalleri kullanıyorduk. Bizden öncekiler ise terminale komutları punch card’lar ile verirlerdi… Hani o iple bağlanmış paketleri taşımak için kenarları kıvrık bir telin etrafına sarılan delikli kağıtlardan... Bugün Taş Devri gibi uzak bir tarihe gömüldü o günler.

Meraklı ve sabırlı biri olarak o günden bugüne hızla gelişen teknolojiye adapte olmak konusunda başarılı olduğumu düşünüyorum. Cep telefonu uygulamalarını etkin bir şekilde kullanmaktan, excel, cloud, drone, network kablolama, bilgisayar yedeklemeye vb. birçok konuda yeterlilik alırım herhalde.

COVID-19 teknoloji kullanımının yayılmasını hızlandırdı. Zoom ile yapılan toplantıların virüs aşısı çıktıktan sonra da aynen devam edeceğini sanıyorum. Online satışlar patladı; insanlar mecburiyetten denediler ama şimdi bu kolaylıktan vazgeçmeleri zor olacak. Online eğitim -her ne kadar sürdürülmesi zor olsa da- yaygınlaşmaya devam edecek. Kira, ücret vb. hizmet maliyetlerinin göreceli olarak düşmesi ile daha geniş kitlelerin tüketim zincirine dahil olması mümkün oluyor. Aracılık maliyetleri zamanla yok olmakta. Artık gayrimenkul satın almak ya da kiralamak için emlakçıya, hisse senedi alıp satmak için aracı kurum elemanına, bankadan işlem yapmak için şubeye, ikinci el araba almak için galeriye, uçak bileti almak için seyahat acentesine, habere ulaşmak için (basılı) gazeteye gerek yok. Tüketici gözüyle, cep telefonu merkezli ve aracısız bir dünya şekilleniyor. 

Hal böyle olunca, sayısız start-up şirketleri büyük kitlelerin tüketim davranışlarını değiştirme hedefi ile yola çıkıyor. Ne kadar para o kadar büyüme. Bunlardan birçoğu, Nasreddin Hoca’nın “ya tutarsa” hikâyesindekinden daha yüksek şansa sahip olmasalar dahi, tuttu mu, Airbnb, Uber, Sahibinden, Yemeksepeti gibi başarı hikâyelerine milyar dolarlar az geliyor.

Kurulu düzeni değiştirme hedefi ile yola çıkılan alanlardan biri de kripto paralar.

COVID-19’la kripto para uygulamasının da yaygınlaşması mantıklı görünüyor. Aniden çakılan Amerikan ekonomisini fişeklemek için basılan dolarlar güvenli liman arayan yatırımcıları tedirgin ediyor. Amerika’nın borcu diğerlerinin tasarrufu demek aynı zamanda. Yıllarca petrol parasını istiflemiş Arap şeyhleri, Norveç hükümeti ve dolar rezervi tutan ülkeler ile elbette dolara tasarruf eden yatırımcılar ellerindeki dolarların eridiğineşahit olmaktalar. Dış piyasalarda Amerikan dolarının yılsonuna kadar daha da düşmesi bekleniyor. Kripto paralar işte bu sorunu çözüyor. Sınırlı miktarda üretilebildiğinden, tasarruflarınızın değeri kendi ihtiyacı için emisyon yapan ülke paralarına bağlı olmuyor. Ne var ki, bugün 1000’i aşkın değişik kripto para uygulaması var. En büyükleri Bitcoin, ikincisi Etherium. Hepsi birer kapalı kutuYerleşik düzenin savunucuları olarak bizim nesil, kripto paraların şansı olmadığını düşünüyor. Kriz kâhini Roubini mesela: Kripto paraların hepsinin palavra olduğunu ve değerlerinin sıfıra düşeceğini öngörüyor. Bizler hayatı kolaylaştırıcı teknolojik gelişmelere daha kolay kabul verirken, kurulu düzeni değiştirecek başlangıçlara olumlu bakmıyoruz. Zaten anlamak da gerçekten güç. Bu yazımı yazarken artık tanışayım istedim ve kripto para alıp satabilmek için demo hesaplar açtım. Bu sistemin riskleri nedir, kripto paraların değeri nasıl belirlenmektedir, yaygınlaşmasının önündeki engeller nedir diye biraz araştırdım. Henüz bu konularda kafamdaki blokların ilerisine geçebilmiş değilim. Gençler ise yakın zamanda kripto paranın hayatın tüm alanlarına yayılmasını ve altın gibi tasarruf araçlarını dahi tahtından etmesini bekliyorlar. 

Benzer bir şekilde, bizim yaş grubu şoförsüz araç kullanımının yaygınlaşmasına fazla ihtimal vermez iken gençler bunu gayet olası görüyor.

Cep telefonlarını yoğun kullanan bireyler teknoloji sayesinde yeni bir demokrasi deneyimi yaşadıklarını düşünmekteler. Sosyal medya katılımcılığı nasıl zenginleştirdi ise, sermaye piyasalarında da benzer gelişmelere tanık olabiliyoruz. Örneğin, şu an ABD’de piyasanın en çok müşteriye sahip olan e-aracı kurumu Robinhood. Sadece altı senede yılların kurumları e-Trade ve Charles Schwab’ın önüne geçti. Müşterilerinin ortalama yaşı 31. Sadece ilk çeyrekte 3 milyon kişi Robinhood’da yeni hesap açtı. Bu platformdan komisyonsuz hisse senedi alıp satabiliyorsunuz ve kaldıraçlı finansal işlem (=spekülasyon) yapabiliyorsunuz. Şu an Apple ve Tesla’nın değerini çılgınca yükseltenlerin Robinhood yatırımcılarıolduğundan söz ediliyor. Önceleri hisse senedine yatırım yapmak için belli miktarda nakit varlığa ihtiyaç duyulurken, şimdi 1000 dolarlık hesap açıp borsaya girebiliyor gençler. Sermayenin demokratikleşmesini sağlıyoruz diyor Robinhood yönetimi. İsmini de zenginden alıp fakire veren temasını çağrıştırması için Robinhood koymuşlar. 

Demem o ki, kişisel bilgisayarlar ve cep telefonları öncesini bilenlerin kurulu düzene ve eski alışkanlıklara olan bağlılığı teknolojiye doğmuş olanlarda bulunmuyor. Bundan sonra gelecek değişimin hızını varın siz tahmin edin.