Bir zamanlar

Avram VENTURA Köşe Yazısı
7 Ekim 2020 Çarşamba

Pablo Neruda, bir şiirinde şöyle diyor:

“Bu anlattıklarım hiçbir şey değil / Ama başıma geldi bütün bunlar / Birini beklerken, bilmediğim / Bir zamanlar.”

Söze ya da yazıya, bir zamanlar diye başladığımda, sanırım yaşımı da ortaya koyarak, başımdan geçmiş ya da okuduğum bir olayı anlatmayı seçmiş oluyorum. Yaşanmış, bellekte canlılığını koruyan, olumlu ya da olumsuz anlar! Bir zamanlar olmuş, -genelde uzak bir geçmişte- ancak unutulmamış, anlatılmayı bekliyor. Öyküler, söylenceler, masallar gibi… Onlar da çoğunlukla dilin zengin anlatımıyla beslenerek, belirsiz zamanlarda geçiyor. Belki de bu anlatıların güzelliği, zamansız oluşlarındandır.

Bir zamanlar bazen duyulan özlemdir, bazen çöken bir hüzün, bazen de yiten kimi değerlere ya da hayatlara karşı hayıflanma…

Attilâ İlhan‘Kimi Sevsem Sensin’ şiirinde söylediği gibi:

“İstanbul ve sen / ikinizden kalanlar

tekrar tekrar ısrarla yaşayıp durduğum

Çengelköy’de yaz unutulmaz erguvanlar

rüya mıdır gerçek mi kendi kendime sorduğum

İstanbul ve sen / neydi o bir zamanlar”

Kendimizle ilgili anlattıklarımız, içinde hüznü, acıyı ya da mutsuzluğu bile barındırsa, aradan geçen zaman onlara hoşgörüyle yaklaşmamızı sağlıyor, böylece hayata yeniden bir anlam kazandırmaya çalışıyoruz. Karanlık gördüğümüz bir tablo yavaşça aydınlanıyor, gölgeler siliniyor, resim daha açık olarak karşımıza çıkıyor. Halil Cibran’ın ‘Ermiş’ kitabında geçen şu sözlerde olduğu gibi:

“Sevinçliyken yüreğinizin derinliklerine bakın göreceksiniz; sizi şimdi sevindiren, bir zamanlar üzenden başkası değildir. Kederli olduğunuz zaman yine yüreğinize bakın göreceksiniz, aslında, bir zamanlar neşe kaynağınız olan için ağlamaktasınız.”

Hiç unutmuyorum, diye başlayıp süren anlatılarımızda da, bir zamanlardan kalanları dile getirmeye çalışıyoruzdur. Aradan uzun bir süre de geçse belleğimizde iz bırakan olay ve insanlar, yeri geldiğinde kendilerini anımsatıyorlar. Öyle ki her ne geldiyse başımıza, mutlaka bir zamanlarda olmuştur; çocukluğumuzda, gençliğimizde… Bir başka deyişle, anılara dönüşmüştür bir zamanlarda olanlar! Oysaki benzer sözlerle anlattığımız söylencelerde, olayların nerede ve ne zaman geçtiğinden çok, iletilerinden kendimize pay çıkarmaya çalışıyoruz.

Orhan Pamuk‘Sessiz Ev’ romanında şöyle diyor: 

“Bir zamanlar dünyanın güzel bir yer olduğunu düşünürdüm, çocuktum, aptaldım. Panjurları kapadım, sürgüyü çektim: Dünya orda kalsın.”

Geçmişin hangi penceresinden istersek bakalım, bir zamanlar her zaman vardır ve olacaktır. Önemli olan onu her zaman olumla yanlarıyla anabilelim!