Gerçek bir hikâye*

Marsel RUSSO Köşe Yazısı
14 Ekim 2020 Çarşamba

St. Jones Üniversitesinden emekli kimya profesörü Hesse Levinsons Taft’ın çocukluk hikâyesi kulağa ne denli hoş gelse de, yaşadığı zamanlarda zor ve yıpratıcı olmuştu.

Henüz altı aylıkken, fotoğrafları, Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels tarafından, ‘ideal Ari’ çocuğu temsil etmesi için, yüzlercesi arasından seçilmişti. Tombul yanakları, gülen gözleri ile masum bebek yüzü, ‘Sonne ins Haus – Evdeki Güneş’ adlı Nazi aile dergisinin kapağını süslemiş, ülke geneline dağılan posterlere ve kartlara konu olmuştu…

Ancak, Goebbels’in bilmediği bir ayrıntı vardı: Hesse Levinsons Yahudi bir ailenin çocuğuydu. 1934’te Berlin’de, Letonya asıllı Pauline ve Jacob Levinsons’un kızları olarak dünyaya gelmişti. Almanya’ya göçlerinden önce Levinsonslar, ülkelerinde klasik müzik eğitimi almışlar ve burada, altı yıl boyunca operada çalışmışlardı. Daha sonra, Hesse’nin doğumundan kısa bir süre önce Berlin’e taşınmışlardı. Yeni hayatlarına anlam vermeye çalışırken, Hitler döneminin ilk yıllarına denk gelmişlerdi.

O fotoğraf onlar için o kadar anlamlıydı ki, onu çerçeveletmişler ve evlerinin salonundaki piyanonun üzerine asmışlardı, büyük bir özenle… Fotoğrafın çekilmesinden birkaç ay sonra, baba Levinsons, kızını, popüler magazin dergisinin kapağında görünce, neye uğradığını şaşırır. Dergi, dönemin etkin Nazi liderlerinden Hermann Goering’in bir arkadaşına aittir ve ülke genelinde satışına onay verilen pek az yayından biridir. Hemen tüm sayılarında, Nasyonal Sosyalist görüşün faziletini, Ari ırkının üstünlüğünü, Alman ailesinin ırk ülküsünü gerçekleştirmedeki önemini işler, gamalı haç kıyafetleri ile görüntülenmiş insanların fotoğraflarına yer verir.

Şaşkın ve endişe içinde Levinsonslar, durumu anlamak için, fotoğrafı çeken Berlin’in ünlü stüdyolarından Hans Palin’in yerine giderler. Meğer Naziler ideolojilerini yaymak adına ‘en güzel Ari çocuk’ temalı bir fotoğraf yarışması düzenlemişler, paparazziler de, değişik stüdyolarda çekilmişleri toparlayıp, Kamu Farkındalığı ve Propaganda Bakanlığına teslim etmişlerdi. Minik Hesse’nin fotoğrafı da bunların arasında idi. İşin ilginci, Hans Palin, kızın Yahudi olduğundan haberdardı ve Nazilerle dalga geçmek istemişti!

Gelin görün ki, şaka amacını aşmış, Yahudi kızı Hesse, onlarca aday arasından, ideal Ari çocuğun temsilcisi olarak seçilmişti. Palin’in şakası aileyi tehlikenin kucağına atmıştı. Sokaklarda, dergilerde, gazetelerin ilk sayfalarında boy boy yer bulan Hesse’nin bundan böyle saklanması, kesinlikle evden dışarı çıkmaması gerekmekteydi. “Parka gidemez, arkadaşlarımla oyun oynayamaz olmuştum” diye paylaşır Bild dergisine verdiği söyleşide… “Geriye bakınca çok gülünç bir durum gibi duruyor! Oysa Naziler olayın farkına varmış olsalardı, büyük bir olasılıkla şu anda hayatta olamayacaktım…”

Sonrasında, 1938’de baba Levinsons vergi kaçakçılığı suçu ile tutuklanacak, suçsuzluğunu ispat edip serbest kaldıktan sonra, ailece Letonya’ya dönecekler, oradan Paris’e yerleşeceklerdir. Almanların Batı Avrupa’yı yutmasından hemen önce, Hesse ve ailesi, Küba üzerinden, yaşamını şekillendireceği ABD’ye geçecektir…

(*) “Life Before the Holocaust” sayfasından alınmıştır.