İnternette kimliği gizleyerek, takma isimlerle nefret saçmak günümüzün bilinen önemli sorunlarından. Sosyal medyada ötekini aşağılamak, ırkçılığı yeni boyutlara taşıdı. Ne var ki bunun İsveç’te bedeli ağır. Ülkenin en büyük gazetelerinden Dagens Nyheter bu doğrultuda kimliği ifşa olan bir ‘eğitimciyi’ 16 Ekim’de manşete taşıdı.
Hamid Zafar, İsveç’in Mullsjö Belediyesinde çocuk ve gelişim şefi, İsveç’in önemli siyasi partilerinden Moderatlar’da entegrasyon komitesinin bağımsız uzmanıydı. Kendisi ayrıca İsveç Devlet Televizyon Kanalı SVT’de 2,7 milyon izleyicisi olan bir programda yer alıyor, Göteborg’da bir gazetede ve öğretmenler sendikasının dergisinde köşe yazıyordu. Zafar, İsveç’teki Afganların derneğinde yönetim kurulu üyeleri arasındaydı da. Hatta Fokus adlı İsveç gazetesi Hamid Zafar’ı 2018’de ‘Yılın İsveçlisi’ seçmişti.
16 Ekim’de yayınlanan habere göre Zafar, ‘Mikael Hakim’ takma adıyla 2011-2015 yılları arasında antisemit görüşlerini yaymak için kullanmış. Bu hesabın yanı sıra radikal sağcı internet sitesinde yorumlar yazmış, ‘Yahudi sorununu’ tartışmış. Yahudi soyadı Leugner’i, ‘lögnare’ ile eşleştirmişti ki, İsveççede bu kelimenin anlamı yalancıdır. Zafar, paylaşımlarında Rus ırkçıların neden Rusya’daki sanayide rol alan Yahudilere yönelmediklerini sorgulamış. Soykırımı anlatmak için öğrencilere dağıtılan kitap, Zafar’a göre ‘kolektif bir psikoz’ yaratmak amacını taşıyormuş.
Yayınlan makalede ayrıca Zafar’ın eşcinsellere yönelik aşağılayıcı ifadelerine de yer veriliyor.
Paylaşımların yer aldığı Twitter hesabı gazetenin kendisine ulaşmasının ardından kapanıyor. Zafar kendisini ‘ABD’nin 2001’de Afganistan’a, 2003’te Irak’a ve 2011’de Arap Dünyası’na yönelik kuşatmalara karşı verdiği tepki’ olarak savunuyor. Bu dönemi politik görüş arayışlarına dayandırıyor ve yıkıcı bir süreçten geçtiğini kabul ediyor; bu görüşleri artık taşımadığını belirtiyor. Öte yandan gazete Zafar’ın bu paylaşımları yayınladığı yılların kendisinin 28-33 yaşları arasında olduğu döneme denk geldiğine değiniyor. Zafar istatistiklere dayanarak Nazi sempatizanı öğretmen ve müdürlerin İsveç’te bulunması gerektiğini söylüyor.
***
Günümüzde ‘göçmenlerin durumu’ İsveç’te en yoğun tartışılan konuların başında geliyor. Antisemitizmin daha çok İsveç’te yaşayan fakat kökenleri İsveç dışından gelen bireylerden kaynaklandığı yönünde yayınlar mevcut. Haber de bunu destekler nitelikte. Sıradan İsveçliler ırkçılıkla ilişkilendirilmekten çok korkuyor ve sosyal yaşamda politik doğruluğu korumak için bazen göze batar bir çaba harcıyor. Öte yandan kökenleri antisemitizm ve ırkçılıkla ilişkili sağcı İsveç Demokratları Partisi ülkenin en büyük üçüncü partisi konumunda. İsveç’te devletin antisemitizm dahil, ırkçılıkla mücadelede ne kadar etkin olduğu konusunda düşünceliyim. Göçmen politikaları ve göçmenlerin geleceği İsveç’te netlik kazanmış değil. Tartışmalar devam ettiği ve sağ partiler güç kazandığı sürece, ırkçılık hem yabancı nüfusu hem de yerli İsveçlileri tedirgin edecek gibi görünüyor.
Gazetede yayınlanan haberi ırkçılık ve antisemitizmle mücadelede olumlu bir örnek görmekle birlikte, bu haberden toplumun ne kazandığını merak ediyorum. Sosyal medyada nefret suçlarıyla mücadelede daha alınması gereken uzun bir yol var. Sahte kimlikleri susturmak, yangını söndürmüyor. Mantık sınırları çerçevesinde tartışmalar üretebileceğimiz bir dünyanın giderek gerisine düşüyoruz son dönemde.
Haberin yayınlanmasının ardından belediye, gazete, dergi, devlet kanalı, Afgan derneğinin yönetim kurulu Zafar’la yollarını ayırdı. Parti komitesinde görevi son buldu. Irkçılıkla damgalandığı üzere, Zafar toplumun dışına itilerek cezalandırılıyor. ‘Yılın İsveçlisi’ seçilen eğitimcinin antisemit ve homofobik görüşleri parlak kariyerinin sonu oldu. Bu görüşler eğitimci sıfatı taşıyan bireylerin zihin dünyasında nasıl filizleniyor? Neden-sonuç ilişkisini daha çok burada arayıp bulmalı.