“Hayatla bağ kurmak için ormana gidebilirsiniz, ya da ormanı şehre getirebilirsiniz” Alıntı
Körler nasıl okur güneş saatinin yere düşen gölgesinden saati? Üzerinde Braille Alfabesi ile yazılı kehanetler olsa da, prensibi gereği güneşin yere düşen gölgesinin zamana işaret ettiği bir güneş saati sabit yazılı bilgilerle nasıl okunur? Devrimciler nasıl ısınıp nasıl sıcak çay içebildiler Beyrut’ta? Şeyler hangi mesafede nettir? Ne oldu da avokado birden tüm dünyada lokantaların mönüsüne girdi? Zaten kuraklaşmakta olan dünyamıza nasıl bir kuraklık taşıyarak üstelik? Melezleşmiş beslenme ritüelleri, tohumlar, baharatlar, bir direniş mekânı olarak mutfak, ya da bir direniş olarak ormanın – yerel ağaçlarla- şehre taşınması ile geçmişi şifalandırmak mümkün mü?
Bienal demek, iletişim demek benim için, temas demek, yerli yabancı sanatçılarla sohbet demek, ziyaretçilerle paylaşım demek... Belli bir tema dahilinde düşünmek demek.
Herkesin mağaralarına gömüldüğü bu pandemi döneminde İstanbul’da bir tasarım bienali açmak demek, kişiler arası fiziksel iletişimi şartlar ve çağ gereği minimize ederken, empatiyi online sisteme taşımak demek olmuş. Pera Müzesinde bir bienal mekanı açılmışsa da bunun evinizde bilgisayarınızdan izlediğiniz videolardan pek de bir farkı olmamış. Nitekim Pera müzesinde sergilenen video işler peyderpey online’a da taşınacak. Tasarım Bienalinin diğer mekânı Ark Kültür’ü ise, aynı anda en fazla beş kişi ziyaret edebiliyor. Maskeler, kulaklıklar ve eldivenlerin ardından... Düşündürme kısmı tamam ama insanlar arası ilişkiler, empati üzerinden insanı ve doğayı odağına alan bienalde şartlar gereği minimum düzeyde.
Açık alanlardaki işler sonbaharın bu son günlerinde mağaralarımıza tekrar kapanmadan evvel hem oksijen alabilmeyi hem de empati üzerine düşünmeyi yönlendirmesi açısından keyifli bir İstanbul gezisi sunuyor insana. Beşiktaş iskelesinde fiziksel ‘bir arada’ olma hallerimizi hatırlıyoruz. Yine de pandemiye tutulmuş fiziksel bir ‘bir aradalık’ bu: Sadece ellerimiz uzandığında belli bir mesafede birbirine ya da sadece gözlerimiz konuştuğunda, ağzımızdan çıkan sesler çakıştığında... Ya da bilgisayarlarımız konuştuğunda... Sınırlı ve uzak bir temas bu. Her birimiz, sanatçılar kadar izleyiciler de aslında kendi mağaralarına kapanmış.
Oysa koridorlar açmalı mağaralar arasında... Süslemeli, beslemeli o koridorları. Kısıtlı da olsa bireysel temas -giderek daraldığı söylenen COVID çemberine rağmen- insanı depresyondan çıkaracak önemli bir etken. Yıllardır bildiğimiz bir gerçek çünkü bu: mutluluğun insanlar arasındaki iyi ve sürekli ilişkilerle bir bağlantısı var.
Ve bana göre, bienal demek, temas demek... Sohbet demek, iletişim demek, sorgulamak, yorumlamak, cevapları dinlemek ve kendi cevaplarını vermek demek... Tasarım Bienalinin açık alanlardaki işlerini izlemek de sanki kısıtlı bir koridor açmak gibi mağaraların hapisliklerine... Sanki birazcık özgürleşmek gibi evlerimizin duvarlarından... Dokunmak demek düşüncelerimizde hiç tanımadığımız insanlara, bildiğimiz ya da bilmediğimiz yaşam şekillerine empati kurmak, belirgin olmayan bir ilişki kurmak onlarla ve yaşanmışlıkları anlama çabası da insanı sevmek demek bir anlamda...
Bienal mi iyice küçülerek ve evlere kapanarak pandemiye tutulmuş, yoksa ben mi yeni çağa uyum sağlayamayarak pandemiye tutulmuşum bilemiyorum ama temas, fiziksel iletişim vaz geçemediğim, vaz geçmeye direndiğim bir iletişim şekli benim için. Yüz yüze sohbet edeceğim, dinleyeceğim, konuşacağım, belki omuzuna dokunacağım hatta sarılacağım insanlarla... Her ne kadar çağ öcü ilan ettiyse de, sarılmanın da tartışılmaz bir değeri var şifa bulmaya.
Belki de o yüzden bienal ile bağlantısı olmamakla birlikte bu hafta Arnavutköy’de ziyaret ettiğim Kambur Galeri’de Cem Sağbil’in ‘Bakış Açısı’ solo sergisi hem heykellerin etkileyiciliği hem de galeri mekanının mecbur kıldığı sunum şekli ile görülmeye değer. İnsan halleri ile yeniden hasbihal edebilmek için, heykele durmuş bile olsalar insanlarla yakın temasın ne olduğunu hatırlamak için...
Meraklısına Not:
- İKSV’nin ‘Empatiye Dönüş’ teması ile düzenlediği Tasarım Bienali Online’ın yanı sıra Pera Müzesi, Ark Kültür (randevu ile) ve İstanbul’da çeşitli açık alanlarda devam ediyor. Eli Bensusan’a ait güneş saati yerleştirmesi ise Moda Sahilinde görülebilir.
- Cem Sağbil’in sergisi Galeri Kambur’da 16 Kasım’a kadar izlenebilir