İsteyerek veya istemeyerek gündeme uyum sağlayan ender toplumlardanız…
COVID-19’la birlikte tıbbi terminolojimiz kısa sürede gelişti. Bilimsel, bilişsel ve hâlâ bilinmeyenlerle bir çıkış noktası arayışında olan virüs güncel sohbet konusu.
Yaz aylarını sayfiye yerlerinde daha özgür geçirenler, şehre dönüp virüsün çok yakınlarına geldiklerini fark ettiklerinde ‘korku dağları deler’ misali kurallara uygun yaşamaya başladılar.
***
Radyo başı günlerinden dijital yaşama geçen altmış beş yaş ve üstü hem daha disiplinli bir altyapıdan geldiklerinden, hem de hastanelerin yoğunluğu dolayısıyla zorluk yaşayacaklarının bilincinde, evlerine kapandılar.
***
Misafirlik çok gerilerde kaldı. Cuma gecelerinin coşkusu, torunların koşuşturması, ‘Duraklama Devri’ne girdi. Kapı zilini sadece market personeli, ara sıra kargo teslimi ya da oğlumun trafik cezalarını teslim için imza bekleyen yetkili çalıyor.
Aksatmamaya çalıştığım yürüyüşün yanı sıra sosyal yaşantım, evimizin karşısındaki eczane ve gittiğim doktorların bekleme salonlarından oluşuyor.
Sinema/tiyatro, konser, düğün vs gibi olaylar hayatımızdan çıkınca kıyafet alışverişine de gerek kalmıyor. Zaten daha geçen senekiler yepyeni duruyor. Kullanacağınız en büyük aksesuar, şimdilerde yağmurluğunuz, az sonra da atkınızla uyumlu renkte takacağınız maskeler…
Zamanla bizlerle bütünleşmiş olan, üst üste taktığımız, sürekli kulaklarımıza sürtünen maskelerle, kulaklarımız uzun vadede ünlü Mr. Spock’u anımsatacak. Spock, ünlü televizyon dizisi ‘Uzay Yolu’nun (Star Trek) başkahramanlarındandı. Yıldız filosundaki ‘Atılgan’ın ikinci kaptanı, Dünyalı olmayan Spock karakteri ‘sivri kulakları’ ile simgeleşmişti.
İyi tarafından bakarsak, bu dönemde fondöten, allık ve ruj kullanımından tasarruf ediyoruz. Seyahat edemiyor/etmiyorsunuz ama aynı zamanda ‘mil’leriniz birikiyor. Gerçi benzer örneklerle kendimizi oyalıyorsak da bunların uzantısının ekonomiye verdiği hasarı göz ardı etmiyoruz.
***
Boğucu ortamda, aldığınız güzel bir haber insana derin bir nefes kadar iyi geliyor.
‘Tolya Filiz’in kaleme aldığı, Gila Erbeş’in editörlüğünü yaptığı, ‘İstanbul, Seni Hiç Terk Etmedim Ki’ başlıklı otobiyografi Gözlem Yayınlarından 2008’de çıkmıştı. Baskısı kısa sürede tükendi.
İstanbul’da başlayıp, Kongo’da, ardından da Belçika’da yaşamakta olan Tolya Filiz’in öz yaşam öyküsü genişletilmiş haliyle Fransızcaya çevriliyor. Kitabın ikinci bir dilde yayınlanması döneme tanıklık eden okur kitlesi için güzel bir hediye olacak.
***
COVID-19’a yakalanmış tüm hastalara şifa, Şalom okurlarına sağlık, okumayanlara da abone olmalarını diliyorum.