Geçenlerde, Altınbaş Üniversitesinin geleneksel ekonomi buluşmalarında, Prof. Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez ile ekonomi yönetimini bekleyen görevleri ve olası gelişmeleri ele aldık.
Öncelikle, 2018’de Türkiye’ye yönelik gerçekleşen kur atağı sonrasında uygulanan ekonomi politikasının piyasa gerçeklerinden ayrıştığı konusunda hemfikir olduğumuzu, bunun sonunda Merkez Bankasının uluslararası rezervlerinin eksiye düştüğünü, bütçe açığının hızla büyüdüğünü belirtmiştik.
Ayrıca girdi ithalatının toplam ithalattaki payının yüzde 85 civarında olmasının Türkiye ekonomisini zorladığını ifade ederken, devleti iyi tanıyan iki yöneticiden Devlet Planlama Teşkilatı kökenli Lütfi Elvan’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı, Maliye kökenli Naci Ağbal’ın ise Merkez Bankası başkanlığını üstlenmesinin önemine dikkat çektik. Aslına bakılırsa, ekonomi yönetimini zorlu bir görevle karşı karşıya olduğunu bütçe açığındaki ve cari açıktaki artışın önümüzdeki dönemde faiz ve kurun artmasına yol açacağı uyarısını birkaç defa tekrarlamak zorunda kaldık diyebilirim.
Mahfi Hoca, 2018’deki kur atağı sonrasında faiz düşürülürse birçok sorunun çözüleceği varsayımıyla hareket edildiğini, bunun sonucunda döviz artınca Merkez Bankasının kurdaki yükselişi engellemek için yaklaşık 120 milyar dolar harcadığını belirtti. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankasının spekülasyon değil regülasyon yapması gerektiğini ifade ederken “Rezerv yerine faizi kullanmalıydık” dedi. Ayrıca, Merkez Bankasının rezervlerinin eksi 42 milyar dolara kadar indiğini, dolarizasyonun da arttığını ve döviz mevduatlarının payının yüzde 56-57’ye ulaştığını vurguladı. Bu söyledikleri oldukça çarpıcı gerçeklerdi diyebilirim.
Cari Açık ve Bütçe Açığı Büyük Risk Oluşturuyor...
Esasında karşı karşıya kaldığımız durum şu: Döviz kıtlığı. Mahfi Hoca, “Yabancı sermayeye ihtiyacımız olduğuna göre AB ile ilişkilerimizi düzeltip yola devam etmemiz gerekir” diye ısrar etti. Bir de ciddi uyarısı vardı: "Türkiye’nin cari açığı ve bütçe açığı aynı anda Milli Gelirine göre yüzde 5’e dayandı. Aman dikkat."
İkimiz de yeni ekonomi yönetiminin piyasaya daha uyumlu politikalar uygulayarak göreve başladığını ve önümüzdeki dönemde makro ekonomik dengelerin düzeleceğine inandığımızı belirttik.
Ekonomi eski Bakanı Prof. Dr. Işın Çelebi ise 11 Aralık’ta düzenlenecek Avrupa Birliği Liderler Zirvesine dikkat çekti, burada Türkiye'ye karşı yaptırım uygulanıp uygulanmayacağının kararlaştırılacağını hatırlatarak "Türkiye bir dönüm noktasında” diye uyarıda bulundu. Bundan başka “Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni dönemin eşiğindeyiz” derken, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Hazine Bakanı Janet Yellen öncülüğünde, kadınların daha fazla etkili olduğu bir yönetim anlayışının oluşacağını, yeni Amerikan yönetiminin sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliği, düşünce özgürlüğü gibi konulara önem vereceğini söyledi.
Işın Çelebi Hoca’nın son cümlesi önemliydi: "Türkiye’nin en geç 2022’den itibaren erken seçim ortamına gireceğini düşünüyorum." Daha önce söyledikleri nokta atışı tuttuğu için bu sözünü bir kenara yazdım.
Özetle, her iki uzman da ekonomik sorunlara gerçekçilik, şeffaflık ve daha sakin bir iç politika ve diplomasi ile yaklaşılması gerektiğine inanıyorlar. Enflasyonun düşürülmesi bile bunlara bağlı gözüküyor. Tekrar buluşmak üzere dostlar.