COVID-19´un sonu geldi mi?

Alber NASİ Köşe Yazısı
16 Aralık 2020 Çarşamba

COVID-19 aşısı ve COVID-19 tedavisi ile ilgili olumlu haberler dünyada iyimser bir hava yaratırken, diğer yandan yeni seçilen ABD Başkanı Joe Biden ile uyum içinde olacak politikalar gündeme getiriyor.

Brexit süreci zor olmakla beraber, Biden etkisiyle olsa gerek, daha yumuşak geçmesi bekleniyor. Biden’ın Trump’ın çekildiği Paris İklim Anlaşmasına tekrar imza atacağı da biliniyor.

Biden’ın Trump’ın yolundan giderek Çin ile çıkan ticaret savaşını büyütmesi pek beklenmiyor. Ancak Çin’in tırmanışına Obama gibi kayıtsız kalması da beklenemez. Kaldı ki Trump’ın tarz olarak saldırgan olmakla beraber haklı olduğu noktalardan biri de Çin ile ABD arasındaki ticaret açığıydı. Biden’ın kota, gümrük vergisi ve benzeri kısıtlamalar yerine Çin’e çevreci üretimi dayatması çok daha olası.    

Son günlerde Türkiye’nin de Biden ile uyumlu söylemler ve politikalar üretmeye başladığını görmek hiç şüphesiz memnuniyet verici. Türkiye’nin İsrail’e büyükelçi ataması haberleri, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmeye çalışılması, hiç şüphesiz hem iki ülke adına hem de bölge adına oldukça sevindirici. Bu durumun süreklilik arz etmesi, muhakkak ki bölgede özlenen barış havasının oluşmasına yardımcı olacaktır.

Biden’ın Trump’ın çekildiği bir başka anlaşma olan İran nükleer enerji programıyla ilgili takınacağı tavır ise bölgede dengeleri değiştirebilir. Biden’ın bu anlaşmaya ABD’yi dahil etmesi ve İran’a ABD’nin uyguladığı yaptırımları gevşetmesi, İran’ın nükleer silaha erişimini kolaylaştıracaktır. Özellikle İsrail’e karşı son derece hasımane bir tavır içinde olan ve İsrail’e karşı terörist grupları açıkça destekleyen ve bu grupları organize etmek için gerektiğinde kendi komutanlarını bile görevlendiren İran’ın nükleer silaha kavuşması açıkçası tehlikeli olur.

Biden’ın seçilmesi ve COVID-19 aşısının bulunmasıyla oluşan iyimser hava dünyada özellikle şubat sonuna kadar sorunların en azından hasır altına itilmesine sebep olabilir. Dört firma aşı bulduğunu ve dağıtıma başlayacağını açıkladı. Ancak kimse yan etkileri bilmiyor. Dokuz ay gibi kısa bir sürede ortaya çıkan bir aşı ne kadar test edilmiş olabilir? Şu ana kadar ortaya atılan etki oranları son derece varsayımsal ve gerçekleri yansıtmaması son derece olası.

Öte yandan, herhangi bir virüse aşı bulmak o kadar kolaysa eğer, neden kronik olan misal Herpes’e bir aşı bulunmadı? Aynı şekilde COVID-19’dan çok daha ölümcül olan HIV virüsü için bir aşı neden halen icat edilemedi?

COVID-19 söylendiği kadar bulaşıcı olmasa da hiç şüphesiz son derece ölümcül olabilmektedir. Ne yazık ki özellikle Türkiye’de hemen herkesin bir yakını bu hastalığa yakalanmış ve bazen de hayatlarını kaybetmiştir. COVID-19 kabul etmek istemesek de yaşamak zorunda olduğumuz bir gerçek. Ancak son 20 senede çıkan dört grip salgının ne ilki ne de sonuncusu olacak. İyimser bir tahminle 2021 yılı içinde bu salgın sonlandırılsa dahi, önceki verilere bakarak en geç 2025 yılına kadar yeni bir salgınla insanlığın mücadele etmek zorunda kalacağı gözüküyor.