COVID-19'a karşı aşı ‘nasıl ve ne zaman geliştirilebilir’ tartışmaları son günlerde yerini, bulunan aşıların ‘etkisi ve güvenirliliğine’ bıraktı. Pfizer ve BioNTech’in geliştirdiği aşının çalışmasına dair bilimsel makale The New England Journal of Medicine dergisinde yayımlandı.
Ülkemizin de katıldığı çalışmanın sonuçlarını ve düşündürdüklerini aktarıyorum. Medyaya yansıdığı gibi Pfizer ve BioNTech’in aşısı üç hafta arayla verilen çift doz aşıdan oluşmakta ve koruyuculuğu yüzde 95 olarak bildirilmekte.
Aşı araştırmasına 16 yaş ve üzerinde 43.448 kişi katıldı. Aşı veya plasebo (etkisiz madde) alan 37.706 kişi iki ay boyunca izlendi. Makalede ikinci aşı dozundan 14 hafta sonrasına kadarki yan etkileri kapsamakta. Çalışmaya COVID-19 geçirmiş, bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi gören veya bağışıklık sistemini baskılayan tıbbi durumu olan bireyler dahil edilmemiş. Elli beş yaş üzerindeki nüfusun çalışmadaki oranı yüzde 42,2.
27 Temmuz ila 14 Kasım 2020 arasında yürütülen çalışmada yan etkiler genelde hafif ve kendini sınırlayıcı nitelikte. Aşı yerinde ağrı yüzde 1’in altında ve daha çok 16-55 yaş arası (genç) grupta görülmüş. Aşı yerinde kızarıklık veya şişkinlikse daha seyrek düzeyde ve 1-2 gün içinde geçmekte. Aşı sonrası yorgunluk (yüzde 3,8) ve baş ağrısı (yüzde 2), yine genç nüfusu daha fazla etkilemekte. İkinci dozun ardından 38 derece ve üzerinde ateş gençlerin yüzde 16’sında, 55 yaş üstü grupta yüzde 11 oranında görülmüş. Bu yan etkiler de bir - iki gün içinde geçmekte. Hem plasebo hem de aşılanan grupta ciddi yan etki görülen vaka sayısı sınırlı. Aşıya bağlı ölüm bildirilmemiş, aşı grubundan iki kişi ve plasebo grubundan 4 kişi başka nedenlerden ötürü hayatını kaybetmiş.
İkinci aşı/plasebo dozu sonrası ilk haftada COVID-19 görülen vaka sayısı aşı grubunda sekiz iken, plasebo grubunda 162. Aşı grubunda hastalık görülen beş kişi 55 yaş altında. Aşının tek dozla koruyuculuk oranı yüzde 52 oranında kalıyor.
Makalenin yazarları bazı noktaları vurguluyor. Öncelikle aşının koruyuculuğu hakkında firmanın çalışmaları devam ediyor. On bin kişide bir görülebilecek ciddi yan etkileri tanımlayabilme konusunda çalışmanın gücü yüzde 83’ün üzerinde. Çalışma semptom göstermeyen enfeksiyonları önlemede aşı hakkında veri içermiyor. Genç ergenler, çocuklar ve hamileler çalışma dışında.
***
Aşıya erişilebilirlikten aşı olma kararına dek birçok soru ve endişe güncelliğini koruyor. Aşının yüz binlerce kişiye uygulamasından sonra daha nadir yan etkilerin neler olabileceği merak edilen soruların başında geliyor. 65 yaş üstü nüfusun çalışmadaki temsili hakkında daha fazla veri okumak isterdim; zira aşının yaşlı ve kırılgan nüfusu koruması öncelikli hedeflerden. Bağışıklık sistemi hastalığı olan veya bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi alan hastaların nasıl korunacağı aydınlığına henüz kavuşmuyor. Makalede de vurgulandığı gibi, aşının katılımcıları ne kadar süre koruyacağı şimdilik belirsiz. Çalışmaya katılanlar iki yıl süreyle izlenecekler. Aşı olsak bile, virüsü taşımak ve bulaştırmak konusunda kaygılarım var.
Geride bıraktığımız 2020 yılı uzun yıllar boyunca pandemiyle birlikte anılacak. 2021 yılının farklı olacağını söylemek zor; ama aşının toplumlar için büyük bir umut olduğu inkâr edilemez. Yaşamın kısa ve kırılgan olduğu dünyamızda, umutların yerini aydınlık gerçeklere bırakacağı bir yıl diliyorum.