Bu haftanın dramatik olayları Netanyahunun istifası, İsrail vatandaşı dört sivil Arapın bir asker tarafından öldürülmesi ve Gazzeden çekilmenin stresi olarak yorumlanabilir.
Bu olaylar çekilmeyi engelleyemeyecekse de, İsrail Başbakanı Şaron hızla tepki vermeseydi büyük etki yaratacaktı.
Son gelişmeler zihinlerde bazı sorular yarattı. Şimdi o sorulara yanıt getirmeye çalışacağım.
-Son günlere dek Maliye Bakanı Netanyahu, görevini çok sevdiğini ve istifa etmeye niyeti olmadığını söylüyordu. Öyle ise bu istifayı nasıl değerlendirebiliriz?
Netanyahu, başbakana verdiği üç sayfalık istifa mektubunda ve yaptığı basın açıklamasında kararını uzun uzun açıkladı. Hükümetinin Gazzeden çekilme politikasını tehlikeli bulduğunu, böyle "kör" bir politika takip eden bir hükümet içinde kalamayacağını dile getirdi.
- İsrailliler, Netanyahunun bu açıklamasını ikna edici buldular mı?
Kamuoyu yoklamalarına göre halkın %27si açıklamayı inandırıcı bulurken, % 47si samimi bulmuyor. Çoğunluk, Netanyahunun istifasının asıl nedeninin; başbakanlığa oynamak istemesi şeklinde yorumladı. Ertesi gün Netanyahu yaptığı açıklamada; "kısa zaman sonra göreve hem başbakan, hem de maliye bakanı olarak döneceğim" demesi bu görüşü doğruladı.
- Netanyahu amacını gerçekleştirebilir mi?
İsrail, birkaç ay sonra erken seçimlere gidecek. Bu günkü koşullarda Netanyahunun şansı var. Seçmenlerin %38i Şarona, %30u ise Netanyahuya oy vermeye hazır. Şaron bu farkı kolayca yitirebilir. Aralarındaki mücadele öncelikle Likud başkanlığı için olacak. Bu konuda Netanyahunun % 50i şansı var. Likudun şahin kesimi ve merkez komitesi üyeleri, Şaronun Gazze politikasına karşılar. Netanyahu zaman kaybetmeden, Knesset Başkanı Rubi Rivlin ile ortak bir cephe kurarak, Şaronu düşürmeye çalışacak.
- Netanyahu birkaç ay önce istifa etseydi, karşı olduğu Gazzenin boşaltılmasını birkaç bakanın da desteğiyle engelleyebilirdi. Şimdi bu olanaksız görünüyor. Öyle ise Netanyahu neden bu zamana kadar bekledi?
Netanyahunun pek mantıklı görünmeyen bu davranışı Gazze yerleşimcilerini öfkelendirdi. Netanyahu görevi süresince yerleşimlerle pek ilgilenmedi, ekonomik reformlara önem verdi. Şimdi ise iki gelişme onu istifa etmeye zorladı; öncelikle ailesi, istifa etmesi konusunda baskı yapıyordu. Netanyahunun bir özelliği her şeyi çok sık eleyip dokuması bu nedenle de karar vermekte gecikmesi. Şarona karşı çıkan on üç Likud milletvekilinin lideri konumunda olan Uzi Landau, ABDden dönmüş sağcı zenginlerin desteğini kazanmış ve başbakana karşı Likud Başkanlığına adaylığını ilan etmeye hazırlanıyordu. Eğer Netanyahu, Şarona karşı adaylığını fiilen koymayıp, hükümette kalsaydı Uzi Landaudan sonra aday olması kolay olmayacaktı. Ayrıca, Landau, Şaron ve Netanyahunun üçlü mücadelesinde sağcıların oyları bölünebilir ve Şaron bundan kazançlı çıkabilirdi. Şimdi ise Landau geç kalmış görünüyor ve Netanyahu Rivlinin desteği ile sağın gerçek adayı olabilir.
Diğer yandan Maliye Bakanını istifaya zorlayan çok önemli bir neden daha var: Sosyal Sigorta kurumu tarafından geçtiğimiz pazartesi günü açıklanacak bir rapor, ülkedeki yoksulluk düzeyinin çok geniş boyutlara ulaştığını ortaya koyacaktı. Netanyahu, bu raporun içeriğini biliyor ve bundan endişe duyuyordu. Halka yanıt vermemek ve itibarını kaybetmemek için istifa etmeyi, adeta kaçarak ABDye gitmeyi tercih etti.
- Yoksulluk raporu gerçekten vahim mi?
Rakamlar durumun gerçekten çok vahim olduğunu ortaya koyuyor. 2003te yoksul sayısı 652.400ü çocuk olmak üzere 1.426.800 kişi idi. 2004 yılında bu rakam 713.600 çocuk, 1.534.330 kişiye ulaştı. Yani ülkedeki çocukların üçte biri yoksul ve aç.
Bu üzücü bir durum. Netanyahunun ekonomik reformları ilke olarak doğru olsa da, çok hızlı ve radikal bir şekilde uygulandı.
Maliye Bakanı Netanyahunun istifasının hemen ardından borsada büyük bir düşüş yaşandı. Ama Başbakan Şaronun beş saat içinde boşalan göreve Başbakan Yardımcısı ve Ticaret ve Sanayi Bakanı Ehud Olmerti ataması olumlu bir hava yarattı. Ancak ülkedeki sosyal sorunlara nasıl bir çare bulunacak?