İsrail Başbakanı Ariel Şaron geçtiğimiz hafta New-York BMde büyük beğeni toplayan bir konuşma yaptı, önemli temaslarda bulundu ve Pazartesi günü İsraile döndü. Ama onu ülkesinde bambaşka bir ortam hatta politik yaşamının en zor en dramatik mücadelesi bekliyor.
Önümüzdeki Pazar günü 3 bin kişilik Likud Partisinin Merkez Komitesi toplanacak ve tek bir soruya yanıt vermeye çalışacak: partinin yeni başkanı ne zaman seçilecek? Ancak asıl sorun Şaronun, partide kalıp kalmayacağı. Şayet komite üyelerinin çoğunluğu Netanyahuyu dinleyerek seçimin Kasım ayı içinde yapılması kararını verirse, Şaron bu seçimi beklemeden yeni genel seçimlere gidebilir. Üstelik bu seçime Likud başkanı olarak değil, yeni kurulacak bir merkez sağ partinin lideri olarak girecek ve seçimden sonra yeni bir koalisyon kurabilecek. Böyle bir koalisyon Filistinlilerle eğer Filistinliler ocak ayı seçimlerinden sağlam bir hükümet çıkarabilirlerse- bazı yeni anlaşmalara varabilecek. Şaronun yakın arkadaşı Dov Weisglass bir çok destekçisiyle birlikte böyle bir senaryoyu tercih ediyor.
Şaron, Likudu kolay kolay Netanyahuya bırakmayacak. Son kamuoyu yoklamaları Netanyahunun, Şarona 2ile 6 puan arasında bir fark attığını gösteriyor. On gün kadar önce Şaronun parti içindeki konumu daha iyiydi. BMdeki konuşmasını beğenmeyen partililer onu sola kaymakla suçladılar.
Parti üyelerini daha çok öfkelendiren Weisglassın New Yorkta gazetecilere : " Şaron, kararını verdi. Likudu terk ederek, yeni bir parti kuracak." açıklaması oldu. Bu söylem üzerine partililer Şarondan umudu kestiler, Netanyahuya yaklaştılar.
İsrail başbakanının önümüzdeki 4LJ gün içinde parti merkez üyeleriyle bir araya gelerek ve şu açıklamaları yapması bekleniyor: " BMdeki konuşmamda Gazzeden sonra, Filistinlilerin teröre son vermeleri, Haması kontrol altına almaları koşuluyla yeni ödünler verebileceğimizi söyledim. Ne ABDnin ne de Avrupanın şimdi İsrailden bir beklentisi yok. Şimdi top Filistinlilerde, uzun süreden beri hiç bu kadar avantajlı durumda değildik."
Şaron bu sözleri bazı partilileri ikna edebilir, ama onları ilgilendiren en önemli konu başbakanın partide kalıp kalmayacağı ve yeni bir parti kurma girişimleri.
Olay çıkaran davetiye
Geçtiğimiz pazartesi akşamı İsrail televizyonunun 10. Kanalı başbakanı zor durumda bırakan bir haber yayınladı. Habere göre Şaron, New York ziyaretinin son gecesinde akşam yemeğini Sears mağazalarının mirasçısı Nina Rosenwaldın evinde yemişti. Bu akşam yemeğinde ABDnin en varlıklı onbeş çifti de davetliydi.
Aslında bu haberin şaşılacak bir tarafı yoktu, zira başbakanın niyeti ABD Yahudilerinden maddi destek sağlamaktı. 10. Kanalın haberine göre Şaron, söz konusu akşam yemeğinde 150. bin Dolarlık bir maddi kaynak sağladı. Ancak İsrail yasalarına göre, parti seçim kampanyalarında her bağışın 7.800 Doları aşmaması gerekiyor, böylece Şaronun topladığı bağışlar yasa dışı sayılabilir.
Bu bağışların nasıl toplandığını daha iyi anlamak için Rosenwaldın davetiyesine göz atmak gerekir: "Davetin amacı, Şaronun Netanyahunun mücadelesine karşılık Likudun liderliğini elinde tutmaya çalışması. Şaron, Uluslar arası finans çevrelerinin Netanyahuyu desteklemelerinden hoşnut değil. Bu nedenle 10 bin dolarlık bağışlarınızın yerinde ve doğru organizasyonlarda halkın yararı doğrultusunda kullanılmasını istiyoruz.
Tüm bağışlar olaydan önce toplanmalıdır. Lütfen yardım edin. İsrail in geleceği buna bağlı."
10. Kanal akşam yemeğinden sonra davetlilerden biri olan Larry Silverstein ile görüştü. Kendisine, Şaronun bağış için teşekkür edip etmediği soruldu. Silverstein Hayır ama teşekkür etmesine de gerek yok, biz onu destekliyoruz, müthiş bir enerjisi var, özel bir kişilik ve yaptıklarından dolayı onu alkışlıyoruz cevabını verdi.
Bu haberin ortaya çıkmasıyla olumsuz tepkiler gelmesine karşın, davetiyenin içeriği incelendiğinde Şarona pek zarar vermeyeceği anlaşılıyor. Davetiyeden de anlaşıldığına göre, bu bağış yeni bir parti kurmak için değil, parti bünyesinde başkanlık seçimi kampanyasında kullanılmak üzere talep edildi. Bu da merkez komite üyelerini rahatlatmalı. Ayrıca her çiftin verdiği bu 10 bin dolarlık bağış kişi başı 7.800 Dolarlık sınırı aşmıyor.
Bu pahallı akşam yemeği Şaronun Merkez Komitesinde şansını azaltmıyor. Şaronun şansını azaltan, dostlarının basına yaptığı "Başbakan, yeni bir parti kurmaya karar vermiştir" açıklamalarıdır.
Bu yanlış bilgilendirmeyi ortadan kaldırmak için başbakan son günlerde her forumda partiyi terk etmeye niyeti olmadığını dile getiriyor. Ancak seçim sonuçları ne olursa olsun, Şaron partide kalacak mı? Netanyahunun istediği gibi: " Netanyahu kazansa bile Likudda kalacağım" demeyecek. Gerçekten Netanyahu kazanırsa Şaron, ya siyaseti bırakacak, ya da başka bir parti kuracak. Siyasi yorumcular, Şaronun ikinci seçeneği tercih edeceğini belirtiyorlar.
Yargıtayın önemli kararı
İsrailde Yargıtay güvenlik duvarı ile ilgili önemli bir karar verdi. Uluslararası Hague Mahkemesinin, güvenlik duvarının yasal olmadığı kararı üzerine, İsrail Yargıtayı duvarın takip etiği yolun yasal olduğunu açıkladı. Aynı zamanda İsrailin güvenlik kaygılarıyla Filistin halkının gereksinimleri arasında bir denge bulunması gerektiğine karar verdi. Bu karar uyarınca Yargıtay, Alfei Menase yerleşim biriminde inşa edilen duvarın 13kmlik bir bölümünün yıkılmasını doğru buldu. Böylece Yargıtay, beş Filistin köyünün halkının haklarını da korumuş oldu.