Eski savaşçı Şaron yine yapacağını yaptı. Son günlerde kamuoyu yoklamalarında Netanyahunun gerisinde görünmesine rağmen hayatının en zor politik savaşını kazandı.
Şaron kendisini geçmişte kalan adam diye niteleyen yorumculara, kabinesinin merkez komite toplantısında muhalif milletvekillerine rağmen savaşını kazandı.
Başbakan, kaderini belirleyecek bu önemli dönemde Sderota 40 roket saldırısında bulunan Hamas ile uğraşmak zorunda kaldı. Gazzenin boşaltılması düşünülenin aksine İsrailin güvenliğini sağlamadı. Bunlar yetmezmiş gibi mikrofonlar da sanki ona karşı cephe almışlardı. Tam delegelere özenle hazırlamış olduğu kapanış konuşmasını yapacakken bozuluverdiler.
Mikrofon skandalı
Başbakan konuşmasında delegelerden güçlü ve liberal bir Likud lehine oy vermelerini, zorlu, acı veren tavizlerden çekinmemeleri gerektiğini söylemeyi planlamıştı; "Her zaman doğruyu söyleyen hiçbir zorluktan kaçınmayan bir Likud hayal ediyoruz. Ama bir de inkar edemiyeceğimiz katı bir gerçek var. Hem demokratik bir İsrail devleti olmayı, hem de tüm İsrail topraklarında hüküm sürmeyi aynı anda yapmamız mümkün değil" diyecekti.
İşte Şaronun Likud Merkez Komite üyelerine, Filistinlilerin gerçekten terör ile savaşmaları, yol haritası ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeleri durumunda , partinin sadece Gazzede değil, başka ödünler de vermeyi kabul etmeleri gerektiğini söyleyeceği konuşma buydu. Tarihi İsrail toprakları olarak görülen Batı Şeria için de taviz verilmeliydi.
İsrail Başbakanının titizlikle hazırlanmış konuşması yaşanan kaos içinde çok da etkili olmayacaktı.
Ertesi gün, konuşma metni tüm İsrail gazetelerinde yer aldı. Merkez Komite üyeleri konuşmayı okuduklarında tutumlarından utanç duyarak, Tel- Avivde oylarını Şaronun lehine kullandılar.
Likud Partisi tarihinde ilk kez Merkez Komitesi üyelerinin %91.4ü oy kullanmış oldular ve böylelikle Şarona 104 oyluk bir çoğunluk sağladılar. Oylamaya yüksek katılımın olması, Şaronun şansını arttırdı. Ayrıca mikrofon meselesi de, işine geldi.
Doğal olarak Netanyahunun destekçileri bu mikrofon skandalının Şarona yaradığını ileri sürerek suçu başbakanın destekçilerine yüklemek istediler. Ama onlara pek inanan olmadı. Emniyet güçlerinin açtığı soruşturma bir sonuç vermedi.
Guş Katiften bir yerleşimci, sorumluluğu üstlenerek mikrofon sabotajını Şarondan intikam almak için düzenlediğini açıkladı. Geri çekilme öncesinde de yerleşimciler ve destekçileri benzer girişimlerde bulunmuşlardı. Merkez Komitesinde Şaronun konuşma sırası geldiğinde, yerleşimcilerin destekçileri salonu terk ettiler. Aralarından biri Şaronu susturmanın yolunu mikrofonların bağlı olduğu elektrik tesisatına su dökmekte buldu.
Bu kişi bu hareketinin sonucunu ve Şarona karşı sempatiyi arttırabileceği olasılığını düşünemedi. Amacı Şaronu şaşırtıp zor duruma düşürmekti bunu da başardı.
Başkan seçimleri Mayıs 2006da
Şaronun başarısında farklı etkenler de var, fakat bunun üzerinde durmayacağız. Ancak vurgulamak gerekir ki, her ne kadar Şaron, mücadeleyi kazanmış olsa da, Netanyahu ve Likudun şahinleriyle mücadelesi son bulmuş değil. Parti başkanlığı seçimleri Netanyahunun istediği gibi 2005 yılı Kasımında değil, parti tüzüğüne göre 6 Kasım 2006 tarihinde gerçekleşecek genel seçimlerden 6 ay önce yapılacak. Mayıs ayında gerçekleşecek parti başkanlığı seçimi kararı, Merkez Komitesinde değil, parti üyeleri tarafından alınacak. 135 bin parti üyesinin %50den fazlasının Şaronu desteklemesi gerekiyor. Bazı yorumculara göre Şaronun bu mücadelesi daha zor olacak. Önümüzdeki altı ay süresince Şaron, parti üyelerini Likudun yolunun Netanyanunun yolu olmadığına, doğru yolun Beginin Mısır ile barışa ulaşmak için seçtiği yol olduğuna ikna etmeye çalışacak.
O dönemde Begin, tüm Sinayı boşaltarak oradaki yerleşim merkezlerini yıkmıştı. Oysa Sina ile Batı Şeria arasında büyük fark var. Başbakan, Beginin Sinada yaptığı gibi Gazzeyi ve oradaki yerleşimleri boşalttı. Batı Şeriada ise bunu yapamaz. Şaronun ait olduğu Likud Partisi ideolojisine göre, Kudüs civarındaki büyük yerleşimler İsrailin elinde kalmalı. Bu nedenle bağımsız bir Filistin Devletinin kurulabilmesine olanak sağlamak için diğer küçük yerleşimleri boşaltmak zorunda.
Yol Haritası Planına göre, öncelikle Filistinliler teröre son vermeli, terör örgütlerini silahsızlandırmalı, büyük demokratik reformlar yapmalı. Filistinliler bu koşulları yerine getirirse, İsrail Yol Haritası Planı gereğince kendine düşen görevleri yerine getirecek.
İsrail halkının çoğunluğu Şaron ile hemfikir. Ancak Netanyahu ve yandaşları bu yolu Likud ideolojisine ihanet saymayacak mı? Filistinliler kendilerinden beklenen koşulları yerine getirirlerse, Likuddaki muhaliflerin fikirleri de değişebilir. Geçtiğimiz pazartesi günü gerçekleşen oylamada Şaronun kazanması bunun değişimin bir başlangıcı sayılabilir.