Nar tanelerinin bereketi

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bu yıl da Roş Aşana sofrasında biraraya geldik. Uzun zamandır ilk kez kalabalık olmanın verdiği coşkuyla, aile büyüklerinin sağlıklı, küçüklerinin ise giderek daha uyanık oluşlarına tanık olarak sevindim. Yengemin pırasa köfteleri anneminkilerle aynı lezzette, elma reçeli mükemmel, kasedeki nar taneleri bile daha kırmızı ve bereketli göründü. Anlayacağınız bu sene dayımın evinde keyifli bir bayram gecesi yaşadık.
***
Bu bayramda iki kişiye çok özel dileklerim var. 4 Eylül Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nde Galata Kulesi Meydanı’nda yardımımıza koşan ve günün telaşı içinde karşı karşıya gelemediğim, DYD ekibinden Tuna ve Cako Namet’e nar kadar bereketli, bal kadar tatlı ve de sağlıklı bir sene dilerim.
***
Geçtiğimiz pazar  Or-Ahayim Hastanesi’nde Alegra Torel Geriatri Pavyonu’nun açılış töreninde bulundum. Olağanüstü bir organizasyonla bahçede yapılan oturma düzeni, abartısız ama son derece kibar bir kokteyl ile tamamlanmıştı. Haliç kıyısındaki hastane bahçesine girdiğimde, konuşmacı kürsüsüne yerleştirilen çiçeklerde bile bir farklılık gördüm. Tanrı’nın işine karışılmaz ama Da-Vet Organizasyon, büyük çapta, yağmurun işine karıştı. Gerilen tentelerle oturduğumuz yerde bir damla ıslanmadık. Yeni bina karşımızda dimdik duruyordu. Sade ama kişilikli. Tanıyanların anlattıkları kadarıyla tıpkı adını taşıdığı Alegra Torel gibi.
Birçok konuşmanın ve birçok plaket sunumunun ardından Torel Ailesi kürsünün bulunduğu platforma davet edildi. Rafael Torel, kızı Deyzi Torel, oğlu Albert Torel ve torunları. Alkışlar onlar içindi.
O anda gördüğüm en büyük zenginlik, birbirlerine kenetlenmiş bir ‘aile’ idi. Umarım öyledirler.
O günkü konuşmalardan en çok aklımda kalanlar, Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya’nın söyledikleriydi: "Çocukluğumda filantroplardan söz edildiğinde Rafael Torel’in adı geçerdi. Aradan bunca zaman geçti. Bağışseverlerin arasında gene Rafael Torel var. İlerde bu bağışseverlerin çocukları aynı geleneği sürdürecek mi? Diliyorum, ama bilemiyorum."
Benzer düşünceleri/duyguları rahmetli Viktor Bronştayn’ın cenazesinde yaşadım. O koca çınar köklerini veya dallarını nereye kadar uzatabilmişti? Ailesinin ileride ne yapacağını tabii ki bilemezdim. Ancak, ‘vermesini bilmek’ farklı bir anlayış. Ve ne yazık ki, çoğu kez sahip olunanla orantılı değil.
Viktor Bronştayn’ı Roş Aşana günü anmak güzel bir duygu. Umarım, olduğu yerde, çok değer verdiği UÖML’de öğrenci sayısının giderek arttığını görerek seviniyordur. Umarım O, ve onun gibi birçok aile, genç nesile ‘verme’nin bir erdem olduğunu gerektiği gibi anlatabilmişlerdir. Tıpkı bayram gecesi, çocuklara nar tanelerinin bereketini açıkladığımız gibi.
Rav Haleva’nın dediği gibi, geriatri kliniğine giren hastaların tedavi olup hastaneden sağlıklı çıkmalarını istiyorum. Bu vesileyle halen Or-Ahayim’de kalan tüm hastalara Şana Tova.