Dini takvim yeni yılı kutlama zamanının geldiğini gösterdiğine göre, geride kalan bir yılın İsrail için muhasebesini yapma vakti de gelmiştir. Hiç şüphesiz uzun bir yıl oldu. Din bilgim az olsa da, bayramların geç gelişinden dini takvime göre artık yılı yaşamakta olduğumuzu anlamıştım. İnanıyorum ki geride kalan bir yılın muhasebesi yapıldığında, o son birkaç artık günün İsrailin son bir yılına kattığı anlamı büyük.
Hiç şüphesiz yıl Şaronun yılıydı. Ama dediğim gibi Likud merkez komitesi seçimleri bu yılın içinde yapılmış olmasaydı 5765 bu kadar anlamlı olmayacaktı.
Yılın son günlerinde Şaronun geride bıraktığı parti içi sınavı bu kadar kolay atlatacağını hiç beklemiyordum. Sancılı bir Gazzeden çekilme sürecinin ardından Şaronun, parti içindeki en sert muhalifini yenmeyi başarması bir anlam ifade ediyor olmalı.
5765 yılında Şaron, Gazzeden tek taraflı çekilme için adım attı, mücadele etti, kararlı tutumunu sürdürdü ve İsrail Gazzeden çıktı. Ama yılın büyük finali, Şaronun partisinden güvenoyu aldığı merkez komite seçimleri oldu. Şaron eğer geride kalan yılın muhasebesini yapıyorsa, büyük ölçüde bir iç huzura sahiptir. Büyük ihtimalle yeni yıla da bu motivasyonla başlıyordur.
5766 Ortadoğuya ne getirecek? Şarona yeni yıl arifesinde bu soru sorulduğunda gelecek yıl için önlerinde tek bir plan oluğunu, bunun da Yol Haritası olduğunu vurgulamaktan kaçınmadı. Şaron acaba 5766 yılı içinde Batı Şeriadan çekileceklerinin sinyallerini mi verdi? Gazzeden ve merkez komite seçimlerinden aldığı güçle bu yıl içinde bu konuyu da nihayete ulaştıracak mı?
Oysa bizim İsrailin bu yıl içinde Batı Şeriadan çekilmeyeceğine inanmamız için bir çok sebebimiz var. Herşeyin başında önümüzdeki bir yıl içinde, çok büyük ihtimalle gelecek Eylül ayında İsrailde parlamento seçimleri var. Dolayısıyla çarklar çalışacak ve gündemi seçim politikaları belirleyecek. İsrailli gazeteciler Şaronun koltuğu bırakmak gibi bir düşüncesi olmadığını, yani gelecek seçimlere de başbakanlık hedefiyle girdiğini söylüyor. Gazzeden çekilerek elini güçlendirmiş olsa da seçim psikolojisi altında Batı Şeriadan çekilmek o kadar kolay olmayacak.
Bunda en büyük etken, Gazzede durumun henüz kontrol altına alınamamış olması. Sonuçta Filistin yönetimi başta İsrail olmak üzere dünya kamuoyuna karşı bir sınav veriyor ve Batı Şeriadan çekilme İsrail kulislerinde alenen telafuz edilmezken bile atılacak her yeni adımın önşartının Filistin Yönetiminin bu sınavdan alnının akıyla çıkması olduğu çok net bir şekilde vurgulanıyor. Filistin Yönetimi, İsraili tatmin edecek ölçüde kontrolü sağlayabilse bile bu zaman alacak ve bu ortam seçime birkaç ay kala oluşursa, değil Şaron, kimse Batı Şeriadan çekilmeyi göze alamaz.
Durumu umutsuz yapan bir diğer konu da ABD ve Avrupanın bölgeye olan ilgisizliği. Kişisel hissiyatım son kasırga felaketlerinin ardından Amerikanın fazlaca kendi içine kapandığı. Avrupanın da çok iyi bildiğimiz nedenlerle kendi politik meseleleriyle fena halde boğuştuğu düşünüldüğünde, Yol Haritasındaki muhtemel tıkanıklıkları açacak bir dış güçten bahsetmek zorlaşıyor.
Özetlemek gerekirse Gazzede güvenlik ve düzen sağlanana kadar Batı Şeriadan çekilme gündeme gelmeyecek, kontrol sağlandığında İsrail çoktan seçim havasına girmiş olacak ve Batı Şeria gibi hassas bir konuda karar vermekten çok uzak olacak. Daha da kötüsü sürece müdahale edip, sonuca ulaşılmasını hızlandırabilecek ABD ve Avrupanın aklı bu dönemde pek Ortadoğuda olmayacak.
Ama umutsuz olmamak gerekiyor, Ortadoğuda işler ne zaman içinden çıkılır oldu ki?
Hepinize iyi seneler.