Harold Pinter

Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yakup ALMELEK


2005 yılı  Nobel Edebiyat Ödülü İngiliz  oyun yazarı Harold Pinter’a layık görüldü.
Harold Pinter Tanrı daha uzun ömürler versin, 75 yaşında. Edebiyat denilen bir güzel sanat kolunda, bir milyon doların üstünde bir servetçiği İsveçlilerden almak için en ideal yaş değil mi?  Güle güle harcasın. Bu günlere gelmek onun için hiç de kolay olmamıştır. Kim bilir ne sanatsal badirelerden geçti, düşünsel açıdan hırpaladı kendini, eleştirmenlerce de  hırpalanıp durdu.  
Harol Pinter kimdir? Önce bu kişiyi tanımamız gerekir. Kendi ağzından, kendi üslubuyla Harold Pinter, Harold Pinter’ı anlatsın. Böylece Sezar’ın hakkı Sezar’a verilsin.
Bir meçhul, bir muamma, az konuşan, suskun, kısa ve öz sözlü olmanın yanı sıra, çabuk öfkelenen, huysuz ve aksi, dikenli kelimeler seven, sert ve haşin.
Pinter kendi portresini usta bir ressam yeteneğiyle çizmiş oldu.
"Ben bu saydıklarımın hepsiyim" diyor "ancak sanatsal bir yönüm de var. Siz o yönümü görün. Kusurlarım üstünde lütfen durmayın. Verdiklerimi sevin, veremediklerimi unutun gitsin. İster bir şiirim, ister  bir oyunum, ister bir senaryom olsun hepsinden aldığınız tat  güzel olmalı. Hepsi sizi gerçekler ile yüz yüze getirmeli. Sizi söylediklerimle heyecanlandırmalıyım." 
Bunlar Pinter’ın doğruları. Büyük bir içtenlikle kabul ediyor eksikliklerini  ancak "yeteneklerimi de göz önünde tutmalısınız" diye uyarmakta izleyicilerini.
45 yıldır yazıyor. Arzu ile heyecan ile en basit günlük sözcüklerle en acı doğruları resmederek.
Nereden nereye geldiğine bir bakın.
Şöyle bir anısı var. 1957 yılında yazmağa başlamış. İlk oyunu "The Birthday Party " ( Doğum Günü Partisi ) eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuş. Çok üzülmüş tabii. Yapıtın sahneye konmasından sekiz gün sonra tiyatroya gider. Bütün salonda altı kişi var ve belli ki onlar da gördüklerinden pek hoşnut değiller. O günkü hasılat ise iki Pound ve sekiz Şilin. (Otuz YTL)
Bir tiyatro yazarı  için ne büyük bir trajedi değil mi !? İzlenmemek!
Pinter soyadı nereden gelmekte. "Pinta" dan. Bir yakınının tahminine göre ailenin kökü İspanya ve Portekiz’den  göç eden Yahudiler. Pinta, Lizbon’da tanınmış bir aile imiş. Ancak bu savı güçlendirecek kanıt yok. Pinter’ın teyzelerine göre, Rusya’dan veya Polonya’dan Londra’ya göç etmiş  olmaları akla daha yakın.
Pinter’ın en tanınmış oyunlarından biri ‘Betrayal’dır ( İhanet). Bu oyunu Londra’da gördüm. Üç kişi oynuyordu, biri kadın, ikisi erkek. Dördüncü kişi konuşmalarda vardı, ancak sahnede gözükmedi.
İki ilginç nokta gözüme çarptı. Birincisi oyun 1968 ile 1977 tarihleri arasında Londra’da oturan iki karı-koca arasında sekse dayanan arkadaşlığı yorumluyor. Oyun, bitiş tarihi 1977’den başlangıç tarihi 1968’e doğru kademe kademe geriye gidiyor. Önce sonuç sunuluyor. Sonra bu sonuca nasıl varıldığı gösteriliyor izleyiciye. Değişik bir anlatım tarzı. İki karı koca arasındaki gizli ilişkiler etik karşılanmaz ancak kim gerçekleri yadsıyabilir.! Başlarımızı deve kuşu misali kumlara gömmeyelim. Tiyatro yaşamın ta kendisi olduğuna göre.  
 İkinci nokta, Harold  Pinter’ın en karmaşık sorunları bile en sade bir üslupla ele alışı. Ağdalı ve uzun cümlelerden medet ummuyor Pinter. Ne demek istiyorsa günlük dili kullanarak diyor.
Böyle olduğu için de yazmış olduğu yirmi dokuz  oyun izleyicilerce alkışlanıp durmakta.

Kaynakça: Harold Pinter’ın İngiliz  Edebiyatı David Cohen Ödülü’nü alırken yaptığı konuşma Betrayal (İhanet) adlı oyunu