Bosman Kabusu, Yabanci Sorunu ve Türk Futbolu...

Vedat LEVENT Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Vedat LEVENT

Cristoph Daum, geçtiğimiz haftasonu spor gündemini tam kalbinden vuran açıklamalar yaptı. Başkanı Aziz Yıldırım da onu destekleyen bir basın konferansı yaptı. Yıllardır gündemi meşgul eden bu konuyu daha önce hiçbir başkan bu derece açık bir şekilde tartışmamıştı. Bakalım şimdi neler olacak.
Tartışmada bizim de bir tuzumuz bulunsun.
Dünyada şu an süregelen sistemi ya da "sistemsizliği" irdelemek için ilk etapta şu meşhur Bosman kararlarına bir gözatmamız lazım. Lüksemburg’ta bulunan Avrupa Adalet Divanı, 1995 yılında Marc Bosman’ı haklı bulduğunda, futbol dünyasını uzun yıllar sürecek olan bir kaos dönemine sürüklediğini büyük ihtimal bilmiyordu.
Detayına inmeden Bosman kurallarının getirdiği iki önemli değişikliği inceleyelim.
1) Avrupa Birliği sınırları dahilinde sözleşmesi biten hiçbir futbolcu için klüpleri bonservis bedeli talep edemeyecektir. (Buna 1997’de yapılan bir değişiklikle AB ile özel anlaşmaları bulunan Türkiye, İsviçre, Norveç ve Tunus gibi ülkeler de dahil edilmiştir)
2) Avrupa Birliği vatandaşı olan bir futbolcu, diğer AB ülkelerinde yerli statüsünde oynamaya hak kazanmıştır.
Birinci madde daha sonraki yıllarda, FIFA tarafından da kabul edilmiş ve dünya federasyonları arasında vuku bulan karışıklıklar ortadan kaldırılmıştır. Ancak ikinci maddenin getirdiği sıkıntılar 2006 yılına yaklaştığımız bugünlerde hala büyük bir sorun oluşturmaktadır.
Bu sorunlar nelerdir:
1) Klüpler arası rekabet zorlaşmıştır. Futbolun belki de en çekici özelliği olan sürpriz skorlara artık sahalarda ender rastlanılmaktadır. Zira güçlü olan daha da güçlü olmakta, en iyi oyuncuları toparlamaktadır.
2) Avrupa Birliği klüpleri ile diğer ülke klüplerinin rekabeti imkansız hale gelmiştir. Güçlü AB klüpleri, hiçbir sınır olmadan anlaşmalı oldukları (1.inci maddeye istinaden bu ülkelerin içinde Türkiye’de bulunmaktadır) ülkelerin oyuncularını  yerli statüsünde oynatabilmektedirler. Oysa diğer ülkelerin klüpleri böyle bir hakka sahip değillerdir. Daha doğrusu, bu tasarruf, FIFA tarafından ülke federasyonlarına tanınmıştır.
3) Milli takımlar çöküşe geçmiştir. Artık AB klüpleri vasat oyuncular için bile ucuz olduklarından ya da taraftarlar arasında sükse yarattığından, yabancıları tercih etmektedirler. Bu, yerli oyuncuların sivrilmesinin önünü kapamakta ve yerli gençlerin kendilerini göstermelerini engellemektedir. Bugün de açıkça görüldüğü üzere bir zamanların efsane Milli Takımları bugün Sefiller’i oynamaktadırlar. (Örnek: Hollanda, Almanya, İspanya, İtalya...)
Peki Türkiye için bu tablodan çıkarılacak sonuç ne olmalıdır?
Ekonomide sınırsız kaynak yoktur. Birşeye erişmek için başka birşeyden feragat edilmelidir. Daum ve Aziz Yıldırım’ın serzenişleri yersiz değildir. Hatta bir nebzeye kadar kesinlikle haklıdırlar. Türk klüpleri, suni sınırlandırmalar yüzünden Avrupa klüpleri ile artık mücadele edememektedirler.
Öte yandan Milli Takım, gençlerini yetiştirmektedir. Uᆥ lerin başarıları apaçık ortadadır. Çok kaliteli bir nesil yetişiyor...
Verilecek karar, kanımca kesinlikle ekonomik bir karar olacaktır. Değneğin bir ucunda klüp takımları, diğerinde ise Milli Takım vardır. Eğer, yabancı sınırlandırılması bugün kaldırılırsa, şahsen klüp takımları bazında gelecek sezon Avrupa’da çok büyük başarıların geleceğine eminim. Ancak aynı karar, şu an yapılanma ve bir bocalama devrinde olan milli takım için bir felaket olabilir.
O yüzden bu karar iyi etüd edilmelidir. Belki ligin kalitesini de arttırmak için alınacak yabancılara "en azından 20 defa milli olmuş" gibi sınırlandırmalar koyulabilir. Ya da sayı sınırı belki biraz yukarı çekilebilir (7 yabancı gibi).
Ancak tekrar söylüyorum; Daum’un ya da Yıldırım’ın serzenişleri, kesinlikle kişisel değildir. Tam tersine kronikleşmiş bir yarayı ilk defa kaşımaktır. Kanımca çok da iyi yapılmıştır.
İyi haftalar dilerim...