İsrail halkının belirgin olarak çok büyük bir çoğunluğu Şaronun 32 yıl önce kurduğu partisinden ayrılışını ve kendi önderliğinde ileri anlamına gelen "Kadima" adlı yeni bir parti kurma düşüncesini onaylıyor. Bu parti büyük bir ihtimalle Likudu etkileyerek onun küçülmesine yol açacak.Şaronsuz bir Likud gücünün %50 ila %60nı yitirecek.
İşçi Partisine gelince , tam tersine bu parti yeni lideri Amir Peretz sayesinde gücünü büyük bir oranda arttıracak ve Şaronun partisinin ardından ikinci parti konumuna yükselecektir.Bu iki partinin bir yada birkaç küçük partinin eklenmesiyle kuracağı koalisyon şüphesiz hükümeti kurmada hiç bir sorunla karşılaşmayacaktır.
İsrailin üç büyük gazetesi olan Yediot,Maariv ve Haaretz gazetelerinin gerçekleştirdiği kamuoyu yoklaması sonucu ortaya çıkan tablo bu yöndedir.
Tabii her gazetenin yaptığı kamuoyu yoklamaları birbirlerinden biraz farklı, fakat sonuç olarak her gazete Şaronun partisinin 30 ila 33 milletvekili çıkarabileceğini,İşçi Partisinin 26ᆯ milletvekilini meclise yollayabileceğini,Likudun meclisteki milletvekili sayısının ise şimdiki 40 kişiden 12ᆣ arasına düşüreceğini öngörüyor.
Likudun sağ kanadında dini ve milliyetçi kesimlerin güçlerini birleştirmesi yönünde ilginç bir çaba görünüyor.Gerçi bu güç birliğinin seçim öncesi mi yoksa sonrası mı gerçekleşmesinin daha iyi olacağı konusunda henüz bir karara varmış değiller.Ama Likudun böylesine acı bir şekilde küçülmesi,sağ kanada Şaronun Kadimasına ve Peretzin İşçi Partisine tehdit unsuru oluşturabilecek bir cephe kurma fırsatı vermeyecektir.
Tabii ki seçimlere henüz 4 ay vardır ve İsrailde bu süre içinde birçok şey değişebilir.İsrailde yaşanan deneyimler yeni partilere desteğin zamanla azaldığını ve destekçilerin bir süre sonra eski partilerini tercih etme yolunda dönüş yaptıklarını göstermiştir.Gerçi bu kez durum değişiktir çünkü yepyeni bir faktör vardır.Yeni kurulan Kadima Partisinin lideri İsrail politikasında en deneyimli kişi olduğu gibi kararlı kişiliği ile terör olaylarının azalmasını,İsrailin dünya gözünde itibar sahibi olmasını sağlamıştır.
Amir Peretze gelince, eski İşçi Partisine yeniden hayat vermiş, ve programındaki son konuşmalarında her zamanki ateşli sendikacı kimliğinden sıyrılarak,daha devlet adamı gibi davranmaya başlamıştır.
Bu nedenle özellikle Şaron ve yardımcısı Ehud Olmertin düşüncesinde tıpkı Peretzin önceliğinde olan yoksulluğa karşı savaş olduğu için Peretz ile Şaron gibi iki kuvvetli kişiliğin bir araya gelip çalışmaları çok büyük bir olasılık.
Peretz pragmatik söylevi ile Tony Blair tipinde bir sosyal demokrat olduğunu kanıtlamaya çalıştı ve en önemli siyasal sorunlarda Şarona yakın görüşler savundu. Kudüsün bölünmeyeceğini, sonsuza dek İsrailin egemenliği altında kalacağını, 1948 mültecilerinin İsrail sınırlarına dönemeyeceğini vurguladı. Bu durumda ülkenin en büyük iki partisi birlikte çalışabilecek.
Son gelişmelerden sonra İsrailin siyasi yelpazesinin daha da belirginleştiği ortaya çıkıyor. Solda İşçi Partisi ile Meretz Partisi seçmenlerin % 30nu temsil edecek. Merkezde Şaronun yeni partisi ve Şinuy Partisi yer alacak. Ancak Şinuy Partisi milletvekillerinin bir kısmını yeni partiye kaptırabilir. Bu iki parti de seçmenlerin % 35ni temsil edecek. Sağda ise birkaç dinci ve milliyetçi parti bulunuyor. Ayrıca, Rusyadan gelen göçmenleri temsil eden Avigdor Libermanın "İsrail Evimiz" partisi var.
Amir Peretz Rus göçmenlere yakınlaşmak ve onları partiye çekmek üzere Rusça dersler almaya başladı. Ama çabaları başarılı olmayabilir. Çünkü Rus göçmenler Sosyalizme yakın görüşlerden uzak duruyorlar. Ayrıca Amir Peretzin bıyığı onlara Stalini anımsatıyor.
Arap partileri ayrı bir blok oluşturuyor. Amir Peretzin Arap seçmenleri kendi partisine çekme olasılığı var. Önümüzdeki seçimlerden sonra İsrailin siyasi yelpazesinin bugünkünden daha belirgin olacağı belli oluyor.
Bugün İsrail basını, Başbakan Ariel Şaronun basın toplantısında ne denli rahat göründüğünden söz ediyor. Belli ki Şaron eski partisi Likudla bağını kestikten sonra kendini çok daha rahat hissediyor.Buna karşı başta Netanyahu olmak üzere Likudda kalan milletvekilleri ise son derece sinirli ve kaygılı görünüyorlar.Netanyahunun başka kaygıları var. Şaron ayrıldıktan sonra onun yerine Likudun başına kendisinin geçeceğini düşünürken şimdi Likudun başına geçmek isteyen beş aday daha çıkmıştır.Bu adaylardan ikisi Dışişleri Bakanı Silvan Şalom ve Savunma Bakanı Şaul Mofaz onun için tehlike arz edebilir.Likud Partisi Aralık ayında Şaronun yerine geçecek liderini seçecek.
Ama her kim gelecekse gelsin yapılacak seçimlerde Şaron ve Peretze karşı kazanması çok zordur.
Lübnan sınırında hareketlenme
Bu pazartesi İsrail gündemi bir yandan Şaronun yeni partisi ile meşgulken öte yandan İsrail-Lübnan sınırında yaşananlarla çalkalandı.Hizbullah İsraile karşı şiddetli ateş açtı ve İsrail askerlerini kaçırmak girişiminde bulundu.Ancak buna hazırlıklı olan İsrail güvenlik güçleri dört Hizbullah teröristini öldürdü.İki İsrail askeri ciddi, birkaç asker de hafif şekilde yaralandı.Sınıra yakın bölgede yaşayan 130.000 kişi sığınaklara inmek zorunda kaldı.
Yaptıkları basın toplantısında Savunma Bakanı Şaul Mofaz ile Genelkurmay Başkanı Dan Halutz İsrailin tepkisinin şiddetli olduğunu ve Hizbullahın birçok stratejik noktalarının bombalandığını açıkladılar.
İsraile göre Hizbullah bu operasyonu Suriye ve İranın isteği üzerine gerçekleştirdi.Özellikle Suriye, dünya kamuoyunun dikkatini Harririnin öldürülmesinden İsrail_Lübnan sınırına çekmeğe gayret ediyor.
Almanyadan iki denizaltı siparişi
İsrailin Almanyadan iki denizaltı satın almasına ilişkin anlaşma Salı günü imzalandı.İsrail basını Dolphin tipi iki denizaltının alınması haberine geniş yer verdi.
Haaretz Gazetesinde yayınlanan bir habere göre bu satış ile İranın nükleer çalışmalarını denetleme çabaları arasında sıkı bir ilişki bulunduğu ifade ediliyor.
Amerika-Rusya soğuk savaşı sırasında bir nükleer savaşa engel olabilecek en etkili silahın nükleer başlık taşıyabilen denizaltı olduğu ortaya çıktı.Nükleer silahlara sahip ülkeler ilk saldırıyı gerçekleştirdiklerinde düşmanın nükleer silahlarını etkisiz hale getirebilirler.Oysa bu denizaltılar sayesinde her zaman karşı tarafın misilleme olanağı vardır.Dolphin tipindeki denizaltılar 4 tane cruise atom başlığı taşıyabilecek kapasiteye sahip. Bu nedenle hiçbir devlet adamı böyle bir misillemeyi göze alamayacak.Anlaşıldığı üzere Dolphin denizaltısı bir savaş silahı değil bir barış silahıdır.