Saldiri sonrasi tepkiler

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bu pazartesi günü Netanya’da  yapılan bombalı intihar saldırısı, seçim kampanyası sürecindeki ilk saldırı olmasından ötürü önemli tepkilere  yol açtı. Bu saldırı özellikle seçim kampanyasının merkezini, eskiden olduğu gibi ekonomik sorunlardan, güvenlik sorunlarına çekebilir. Bu da kuşkusuz, İşçi Partisi Lideri Amir Peretz’e yaramayacak, Şaron, Mofaz ve Netanyahu lehine olacak. Güvenlik durumunu incelemek için, parti içindeki ihtiyat general ve amiralleriyle bir toplantı yapan Peretz’in bu girişimine medya geniş yer verdi.
Bu siyasal gelişmeyi irdelemeden önce, Netanya’daki saldırı üzerinde durmak gerekiyor.
Bu yıl içindeki gerçekleşen diğer saldırılar gibi, bu saldırı da İslami Cihad tarafından gerçekleştirildi.  Suriye’ye bağlı olan bu küçük ama oldukça etkin örgüt, hiçbir zaman İsrail ile ateşkes (Hudna’yı)  anlaşmasını kabul etmedi. Çünkü, Filistin seçimlerine katılmadılar.
Bunun bilincinde olan İsrail, son aylarda örgüte karşı büyük çapta önlemler aldı ve örgüte bağlı ya da işbirliği yapan yüzlerce kişiyi tutukladı.  Ama görünüyor ki, İslami Cihad’ın bir bölümü özellikle Tul Karem civarındaki köylerde hala barınıyor ve öç almaya, Suriye ile İran’ın arzularını yerine getirmeye çalışıyor. Bu kez de bunu başarabildiler.
Uzun yıllardan beri terör saldırılarının hedefi olan Netanya’yı korumak için, inşa edilen güvenlik duvarı tamamlanmıştı. Bu kişilerin, ya duvarın tamamlanmış bölümlerden, ya da duvarın trafiğe açık bırakılan bölümünden içeri sızdığı tahmin ediliyor. Araçların tümünün kontrolü imkansız olduğundan, Filistinliler geçişine izin verilen İsrail plakalı araçlarla şehre giriyorlar. İsrail polisi,  teröristin hangi yoldan girdiğini henüz tespit  edemediğinden, Salı günkü Yediot Ahronot gazetesi " Güvenlik Güçlerimizin başarısızlığı" başlığını attı.
Ancak unutmamak gerekir ki, bu saldırı son yılın üçüncü intihar saldırısı ve geçen yıllara oranla durum çok daha iyi.
Son saldırıların sorumlusu  İslami Cihad’dır. Bu nedenle İsrail, Güvenlik Güçlerinin Cenin , Nablus ve Tul Karem’deki  operasyonlarında Hamas’a karşı önlem almamalarını istedi. Filistin seçimlerine katılmak isteyen Hamas, son günlerde terör girişimlerini durdurdu. Her ne kadar İsrail, Hamas’ın seçimlere katılmasına karşı olsa da, onun "de facto" ateşkesine saygı duyuyor. Böylece Mahmut Abbas’dan, İslami Cihad’a karşı sert tedbirler almasını isteme hakkına sahip oluyor.
İsrail, bir yandan Filistin yönetiminin örgüte karşı önlem almasını isterken, diğer yandan Tul Karem polisine silah verilmesine karşı çıkıyor.
Beş kişinin hayatını kaybetmesine ve onlarca kişinin yaralanmasına neden olan bu saldırı sonucu, İsrail’in aldığı sert önlemler, ülke güvenliğini arttırırken, Filistin halkının hayatını zorlaştıracak ve Hamas’a oy vermelerine neden olacak.  ABD, İsrail hükümetinden Filistin halkına karşı, sert önlemler alamamasını talep ediyor.
İsrail, İslami Cihad’a karşı önlem almakta  özgür, küçük ama etkin örgütün ortadan kaldırması İsrail Güvenlik güçlerine bağlı.

İsrail’de yaşlıların rövanşı
82 yaşındaki Şimon Peres, hiçbir parti lideri ya da üyesi olmamasına rağmen, hala İsrail politikasında önemli bir rol oynuyor.  Yapılan kamuoyu araştırmalarında, Peres’in   İşçi Partisi’nden çekilmesi ve "Şaron’u destekliyorum" açıklaması, Şaron’a en az beş milletvekili kazandırdı ve İşçi Partisi’nin ilerlemesini durdurdu. Yoklamalar, Peres’in açıklamasından sonra  Kadima’nın milletvekili sayısının yükseldiğini gözler önüne seriyor.
Oysa önceleri Kadima ve İşçi Partisi başa baş gidiyordu.
Peres’e hala inanan ve ona güvenen bir çok seçmen, Amir Peretz’i başbakanlığa layık göremediler. Şaron-Peres ikilisine güveniyorlar ve ikisinin işbirliğinin bir şekilde barış yolunda ilerlemeyi sağlayacağına inanıyorlar.
Şaron, Peres ile birlikte yaptığı basın toplantısında Peres’in istediği bakanlığı seçebileceğini ve siyasal süreçte,merkezi bir rolü olacağını açıkladı.  Öyle görünüyor ki Şaron’un yeni kuracağı hükümette Peres " Barış Bakanı" olarak,  Negev ile Galile’nin gelişmesinden sorumlu olacak.
 Barışın  diplomatik, ekonomik, stratejik, coğrafik vb gibi bir çok yönü var. Bunların bazıları diğerlerinden öne çıkarak  Şaron’un çalışma sahasını oluşturacak. Basın toplantısında, kendisine yöneltilen "Likud’da  Peres’in , sizi sola doğru iteceği söyleniyor. Bu doğru mu" sorusuna Şaron  gülümseyerek: " İkimiz de karşınızda oturuyoruz. Peres’in gücünü küçümsemek istemiyorum, ama o beni yerimden kıpırdatabilir mi?" şeklinde esprili bir yanıt verdi. Gerçekten Şaron, 120 kilo gelirken, Peres sadece 80 kg. Üstünlüğün kimde olduğu belli…
Dikkat edilecek nokta bu iki dostun, 2Dž yıl öncesine kadar siyasal anlamda birbirlerinden çok uzak oldukları ve bu yakınlaşmada en çok yol alanın Peres’den ziyade Şaron olduğudur.