"Acaba olur mu" dedirten süpriz gerçekleşmedi ve Binyamin Netanyahu, Likud Partisi liderlik yarışında, seçime günler kala yükselişini sürdüren rakibi Silvan Şalomu yenmeyi başardı.
Netanyahunun liderliği kesinleştikten sonra, Mart ayında yapılacak genel seçimlerin rengi de belirlenmiş olacak. Şaron(Kadima) ve Peretzden (İşçi Partisi) sonra seçimlerin üçüncü ismi Netanyahu (Likud)
Şaronun ani ayrılığının ardından hızlı bir dağılma sürecine giren Likud, şüphesiz yeni lideri altında toparlanma mücadelesine hızla başlayacak. Ve çok büyük bir ihtimalle anketlerde Mart seçimlerinin ardından mecliste 12ᆣ sandalyeye düşmesi beklenen Likudun (son parlamentoda Likud 40 sandalya ile temsil ediliyordu) bir ölçüde toparlanması süpriz olmayacak.
Yine de Pazartesi akşamı seçim zaferini kutlayan Netanyahu, Salı günü itibariyle stresli bir çalışma dönemine adım atmıştır herhalde. Zira liderlik seçiminin satır araları, gelecek günlerde partinin başını ağrıtacak konularla dolu.
Herşeyin başında katılımın %40 gibi oldukça düşük bir seviyede kalması, partiye olan ilgi ve inanç konusunda bir sorun olduğunu gösteriyor. Gerçi uzmanlar katılımın daha yüksek oranda olması durumunda seçimden Netanyahu yerine Şalomun galip ayrılacağını ileri sürse de, Netanyahunun bu düşük katılımdan dersler çıkarması gerekiyor.
Netanyahunun önümüzdeki günlerde önünde olacak en önemli konulardan biri Mart ayında yapılacak erken seçimleri ertelemek. Şu ana kadar kimse böyle bir geri adımın altına resmen imzasını atmıyor olsa da, Şaronun popülerliğinin doruğunda olduğu bir dönemde sandığa gitmek gerek Likud, gerekse İşçi Partisi içinde endişe yaratıyor.
Bu konuda görüşmeler gizli sürdürülse de, İsrailli kaynaklar henüz Likud Partisi seçim sonuçları açıklanmadan Netanyahunun konuyla ilgili Peretze haber gönderdiğini bildirdi. Peretzin başta olduğu gibi şu anda da seçimi erteleyecek bir girişimden uzak durmaya kararlı olduğu söyleniyor. Gerçekten de Peretz varlık nedeni aşikar olan, zorlama bir hükümetin ortağı olacağına, bir süre için partisinin başında doya doya muhalefet yapmayı tercih edecektir.
Dolayısıyla seçimler büyük ihtimalle planlandığı gibi Mart 2006da yapılacaktır. Zaten İsrail siyasal tarihine bakıldığında, genel seçimlerin tarihte sadece bir kez, o da 1973 yılında Yom Kipur Savaşı nedeniyle, sadece 2 ay ertelendiğini görüyoruz.
Seçimler bu kadar yakınken, Likud liderlik seçimleri Netanyahuya acilen çözmesi gereken bir konu daha olduğunu gösterdi.
Netanyahu ve Silvan Şalomun ardından parti içi seçimlerden %15 oy oranı ile üçüncü isim olarak çıkan Moşe Feiglin, parti içinde aşırı sağa kayışın ne kadar güçlü olduğunu kanıtlıyor. Herhalde bu sonuca en çok Kadimadakiler sevinmiştir. Likud içinde elini güçlendiren Feiglinin bu zaferi, Ulusal Dinci Parti gibi rakiplerden oy taşıma şansını yaratsa da, kendini merkezde gören Likudçuların Kadimaya bir miktar daha kayması gibi Likudu marjinal bir sağ parti konumuna itecek süreci de hızlandıracaktır. Sonuçta Likud seçimlerinin görünen galibi Netanyahu olsa da, zaferin keyfini çıkaran tek kişi Moşe Feiglin. 1962 doğumlu, beş çocuk ve bir torun sahibi Feiglin, bu seçimle birlikte İsrail için yeni bir siyasi alternatifin doğduğunu ve İsrail halkının birkaç yıl içinde gerçek bir dindar Yahudi lideri başa getireceğine yürekten inandığını söyledi.
Acaba gerçekten gelecekte bir gün İsrailin dindar bir başbakanı olabilir mi? Eğer olsa İranın Ahmedinecadı, Filistinde Ocak ayında yapılacak seçimlerde sandıktan galip çıkması beklenen Haması ile birlikte nasıl bir Ortadoğu olur, işte bu bu köşede tartışılamayacak kadar detaylı ve derin bir konu. En iyisi bu konuyu analiz sayfamızda masaya yatırmak.
Sonu çift sayı ile biten yılların uğuruna olan inancımla
şimdiden hepimize mutlu yıllar.