İsrailliler geçtiğimiz pazar akşamından, salı sabahına değin farklı ancak iki önemli gelişmeyi heyecan ve ilgi ile takip ettiler: Başbakan Şaronun rahatsızlığı ve yedi seneden sonra Netanyahunun yeniden Likudun başına geçmesi.
Bu iki farklı olayın ortak yanı, seçim kampanyasında büyük etkisi olması.
Başbakanın rahatsızlığı
İsrailde hemen hemen herkes bu pazar akşamı 20:00 ile 22:00 saatleri arasında heyecan ve kaygı dolu iki saat geçirdi . Genelde bu saatlerde İsrailde televizyon izleyenler Başbakan Şaronun beyin felci geçirdiğini ve Kudüsün Hadassa Hastanesine nakledilerek, tedavi altına alındığı haberini öğrendiler.
İlk haberlerde, hafif beyin felci geçirdiği ve hayati bir tehlikesi olmadığı belirtildi. Endişe edilecek bir durum olmadığı söylenmesine rağmen televizyon izleyicileri Şaronun oğullarının ve yakınlarının hastanede telaş içinde olduklarını ayrıca hastanenin önünde toplanan halkı ve polisi gördüler.
40 dakika sonra bir hastane yetkisi yaptığı resmi açıklamada, Şaronun hafif bir rahatsızlık geçirdiğini, kendini iyi hissettiğini, şakalaştığını ve telaşa herhangi bir neden olmadığını söyledi.
İsrail kamuoyu başbakanın görevine devam edip edemeyeceğini sorguluyordu. Şaron güvenlik konularında bir koruyucu gibi görülmesine rağmen, askeri ve siyasi kariyerinde tartışmalı bir kişi niteliğini taşır.
İki saat sonra yeni bir açıklama yapılarak, İsrail Başbakanının geçirdiği beyin felcinin çalışmalarına hiçbir engel oluşturmayacağı belirtildi. Ancak yine de kuşkuların tamamen giderilmesi için Şaronun danışmanları, medya ileri gelenlerine telefon ederek onları sakinleştirmesini, bu şekilde medyanın da kamuoyunu bilgilendirmesini öğütlediler.
Ertesi gün hastanenin tıbbi heyeti bir basın toplantısı düzenleyerek, Şaronun beyindeki kan pıhtısının geçici bir rahatsızlığa neden olduğunu , bunun da ilaçla tedavi edildiğini açıkladılar. Birkaç günlük nekahet döneminden sonra pazar günü Şaron Bakanlar Kuruluna başkanlık yapacak.
Şaronun rahatsızlığı nedeniyle aralarında Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanın da bulunduğu bir çok yabancı ülke liderlerinden, kendisine geçmiş olsun mesajları ulaştı.
Başbakanın rahatsızlığı sonrasında İsrail medyasında yeni bir konu gündeme yerleşti: devlet adamları sağlık durumları hakkında açıklama yapmalılar mı? Yasalara göre böyle bir zorunluluk yok. Levy Eşkol, Golde Meir ve Beginin başbakanlıkları döneminde bu kişilerin sağlık durumları kamuoyu tarafından bilinmiyordu. Bu tutum değişmeli deniyor. Başbakanın ve başbakan adaylarının seçim kampanyaları sırasında, sağlıklarına ilişkin bir rapor vermeleri isteniyor.
Bu son gelişmelerden Kadima Partisi bir ders almalı. Öyle ki bu parti Şaronun partisi olmaktan çıkarılmalı. Ehud Olmert Başbakan yardımcısı olmasına rağmen, Kadima Partisinin de başkan yardımcısı olmalı mı? Yapılan kamuoyu yoklamaları Adalet Bakanı Livninin yeni parti içinde Olmertten daha popüler olduğunu ortaya koydu. Bu durumda Livniye partinin iki numaralı adamı unvanı verilmeli mi? Partinin yapısı, ideolojisi ve programıyla ilgili bir çok karar verilmeli ve yayınlanmalı. Özellikle de seçimden sonraki gelecek yıllarda neler yapılacağı konusunda. Şaronun yapmak istedikleri hakkında bir fikri var ve bunları açıklamalı. Likudun başına geçen Netanyahu karizmatik bir kişi olmanın yanı sıra kampanyalarda iyi konuşmasıyla da dikkat çeker. Oysa Şaron istese de güvenlik nedenlerinden ötürü büyük mitinglere kolay kolay katılamayacak. Kadimanın ileri gelenleri onun yerine konuşmalar yapacaklar.
Bu seçim kampanyasıyla ilgili bir soruya daha yanıt verilmeli. Başbakanın son rahatsızlığı, sağlık durumunu ve yaş sorununu gündeme getirdi. İsrailin yüksek tirajlı iki büyük gazetesi tarafından yapılan kamuoyu yoklaması Şaronun rahatsızlığının seçmenleri olumlu yönde etkilediğini, durumunu daha da güçlendirdiğini gözler önüne serdi. Bu yoklamalara göre seçimler bu gün yapılırsa Kadima 39ᆾ arası milletvekili çıkartabilirken, Likud sadece 13, İşçi Partisi ise 22 milletvekili çıkarabilir. Ancak bu yoklamaya Netanyahunun Likudun başkanlığına seçilmesinin etkisi yansımadı. Yine de 42 ile 13 arasındaki fark, Netanyahunun seçimi kazanmak için çok çalışması gerektiğini gösteriyor. Bu olanaksız değil ancak çok zor bir iş. Ayrıca 29 Marta kadar beklenmeyen bir çok gelişme yaşanabilir.
Netanyahunun seçilmesi
Netanyahu ile Likud arasında uzun yıllardan beri bir sevgi bağı vardır. Şaron sadece bir kez, parti liderliği yarışında büyük gayret ve çok para sarfederek güçlükle Netanyahuyu yenmişti.
Şaron, Likuddan ayrılınca Netanyahunun yolu açık görünüyordu. Oysa Tunusta doğan Beerşevada büyüyen ve Şaron hükümetinde Dışişleri Bakanı olan Silvan Şalom da parti başkanlığına adaylığını açıkladı ve destek buldu. Bir ara sürprizden söz edilmesine rağmen seçimde oyların %45ini Netanyahu , %33ünü Şalom, %12.5ini ise aşırı sağcı Feiglin aldı.
Şalomun beraber çalışma teklifini kabul Netanyahu ve Kadimaya geçmeyen tüm parti üyeleri, bir bütün olarak genel seçimde Şarona karşı yarışacaklar. Ancak Likud Partisi üyelerinin büyük bir çoğunluğu Şaronu ve Kadimayı tutuyor. Parti liderliği seçimlerinde üyelerin %45i oy kullandı. Şalomu destekleyenlerin büyük bir çoğunluğu Şarona sempati duyuyor. Asıl sorun 128 bin Likud üyesinde değil, Likud Partisine oy veren yüz binlerce kişide. Bunların arasında gelir seviyesi düşük, hatta yoksul kişiler Netanyahunun Maliye Bakanı olarak aldığı tedbirlerden çok zarar gördüler. Bu kesim Netanyahunun lider olduğu bir partiye yeniden oy verir mi? Likud başkanının Filistinlilere karşı sert politikasını destekleseler bile, ekonomik politikasını eleştiremeye devam edecekler. Bu kesimin oyları başka partilere kayabilir.
Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra parti üyelerine bir konuşma yapan Netanyahu:
"İktidarı yeniden elimize geçirmek için ilk adımı atmış bulunuyoruz" dedi. Şimdilik uzun görünen bu yolu kısaltmak için, yetenekli bir siyasetçi olan Netanyahu elinden geleni yapacak.
Kadimada ise " Onu iyi tanıyoruz. Zaaflarını biliyor ve ondan korkmuyoruz" deniliyor.