Yılın son yazısını yazarken çok farklı duygular taşımıyorum. Vicdan muhasebesi yapmayı bırakalı uzun zaman oldu. Gece yatarken içim rahatsa ve deliksiz bir uyku uyuyorsam, daha ne isteyebilirim? Sevgili Yayın Koordinatörüm Yakup Barokasın nazikçe vurguladığı üzere irade yöntemi ile sigarayı bırakma metodunu da henüz denemiş değilim.
* * *
Senenin son onbeş gününü, önümüzdeki yıl için kullanacağım ajandayı aramakla geçiririm. Hiç üşenmeden dükkan dükkan dolaşırım ve sonunda birinde karar kılarım, o da muhtemelen bir önceki seneninkinin benzeridir. İşin kolay yolu varken, zorunu seçmek, genelde ilgi alanım dahilindedir. İç Haberler Sorumlumuz Ester Yannier zaman zaman takılır: Sen üstüne bir sıkıntı al, bulunsun bir kenarda... Gerçek bir kırtasiye uzmanı olan Estere Bana bir ajanda alabilir misin? diye rica etsem, eminim masamın üstünde hazır bulurdum. Diğer yandan prensibiyle ajandayı alıp Şaloma gelirsem, bu sefer de Finans Sorumlumuz Anet Paseden azar işitme olasılığım var. Ne acele ediyorsun, biz alıyoruz, demedik mi size! Gördüğünüz gibi senenin sonunu getirmek çok kolay değil.
* * *
Bu yıl Vedat Levent, Rudi Diriman, İlyas Kuzu ve Cem Karakoyu vatani görevleri için yolcu ettik. Onlar şimdi birer asker. Diğer yanda, evlenip çocuk sahibi olan Mim. Selim Yohay ve Nedim Büyükabolafya yeniden Şalom sayfalarına geri döndüler.
Gençlerimize inşallah seneye gelin veya damat olursunuz dileğinde bulunduğumuzda, attıkları bakışların bazen kötüden de öte olduğundan söylersem, abartmış olmam. Ne yapalım, peki? Umarım evde kalırsınız diyecek halimiz yok herhalde.
Bu arada, sağlık sorunları ile tüm sevdiklerini heyecanlandıran üç Şalom dostumuza; Anri Yaşova, Diko de Toledo ve Elie Perahyaya bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Bilindiği üzere nekahat sonrası, alınacak en iyi vitamin, Judeo-Espanyol drajeleridir...
* * *
Pazar günü Neve Şalomda yoğun bir gün yaşandı. Çok sevdiğimiz iki ailenin düğününe davetliydik. Aradaki diğer düğünün misafirleri ile de selamlaştık. Benim için bütün düğünler güzeldir. Ve bütün gelinler bir peri gibidir. Çoğu kez balkondan izlemeyi yeğlerim. Törene kuşbakışı daha iyi hakim oluyormuş gibi hissederim. İşte o zaman bazı görüntüler fazlasıyla göze batıyor. Toplumumuzda çiklet çiğneme oranı sanıldığından da fazla. Farklı ortamlarda da tanık oluyorum. Ama sinagogda çiklet çiğnemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Şık görünmek için, önce şık davranmak lazım. Yazdıklarım sevimli olmayabilir. Ancak, biz geniş bir aileysek, doğruyu hatırlatmak çok da ters değil.
Mutlu bir 2006 dileğiyle.