İsrail Başbakanı Şaron komadan çıkmadı ve çıkamayabilir de.. Genel seçimlere dokuz hafta kaldı ve partiler zaman kaybetmeden hazırlanmak zorundalar. Hükümetin geçici Başbakanı Ehud Olmert de bazı önemli kararlar aldı ve parti politikasında önemli gelişmeler oldu. Bunların üstünde duracağız
Göze çarpan ilk gelişme Kadima Partisinin Şaronun hastalığına rağmen gücünden kaybetmediği, tam tersine daha da güçlendiği. Kamuoyu yoklamaları bu partiye 42 milletvekili vermekte ve diğer iki büyük parti ile aralarındaki farkın açıldığını gösteriyor: ikinci olan İşçi Partisi 17 milletvekiline indi, Netanyahunun liderliğinde Likud Partisi ise 15 milletvekiline yükseldi. Seçim bugünlerde yapılırsa yarış Likud ile İşçi partileri arasında olacak ve Likud daha fazla milletvekili çıkartabilir. 28 Marta kadar beklemeyen herhangi bir gelişme olmazsa Kadimaya yetişebilmeleri mümkün değil.
Kadima tek adam partisi değil
"Kadima bir adamın, Şaronun partisidir, o siyasetten çekilmek zorunda kalınca bu parti de yıkılır, yok olur" gibi tahmin yürütenler yanıldıklarını anladılar. Bunun birkaç nedeni var.
Öncelikle Ehud Olmert yetenekli bir siyaset adamı. Şimdiye kadar hiçbir yanlış adım atmadı ve kimseyi kırmadı. Şaronun yolundan gittiği ve gelecekte de bu yolu takip edeceği izlenimini verdi. Hatta en önemli ve sağ kesim tarafından en eleştirilen kararı da Şaronun politikasına aykırı değil.
Olmert, Şaronun izinde
Bilindiği gibi Olmert Doğu Kudüste ikamet edenlerin 25 Ocaktaki Filistin seçimlerine katılmalarına hak verdi. Ancak bu oy verme hakkı, daha önce iki kez olduğu gibi posta yoluyla yapılacak. Hamasın Kudüs içinde seçim propagandası yapması yasaklanmıştı. Bu hareket demokratik olmayabilir ancak İsraili tanımayan Hamas örgütüne, İsrail Hükümeti tüm demokratik haklarını vermek zorunda değil.
Gerçek sorun ise; bu seçime büyük önem veren ABD, İsrailin Doğu Kudüste yaşayan Filistinlilere seçim hakkı tanımamasından ve böylelikle zaten bir bahane arayan Mahmut Abbasın seçimleri ertelemesinden korkuyordu. Böylece İsrail dünya kamuoyunun önünde sorumlu tutulacaktı. Olmert de Şaronun yolundan giderek ne bu sorumluluğu almak ne de ABDnin önem verdiği bu soruna " hayır" demek istemedi. Bush yönetimi ile mümkün olduğunca işbirliği yapmak Şaronun politikası idi ve Olmertin de böyle olacak.
Şimdi İrandan gelen yeni tehditler böyle bir işbirliğini daha da önemli kılıyor, İsraillilerin büyük çoğunluğu da bunu destekliyor.
Olmertin Filistinlilerle ilişkilerine gelince: Şaronun Olmerti değil, Olmertin Şaronu etkilediği söylenebilir. Şaron, henüz Gazzeden Çekilme Planını açıklamadan önce Olmert söylemlerinden şu görüşleri ortaya atmıştı: " Filistinlilerle anlaşmak gerekir, ancak onlar karşılıklı ödünlere dayanan bir uzlaşmaya varmaya hazır değiller. Biz ise bu günkü durumun sürdürülmesine razı olamayız. Bu nedenle tek çözüm Batı Şeriadan tek yönlü olarak çekilmektir". Şaron da bu görüşleri paylaşıyor ancak dile getirmiyordu.
Yapılan bütün kamuoyu yoklamaları İsraillilerin büyük çoğunluğunun, Gazzede olduğu gibi tek yönlü bir çekilmenin yerine, Filistinlilerle bir anlaşmayı tercih ettiğini ortaya koyuyor. Şaron tahmin edildiği gibi iktidara dönmezse ve Olmert seçimleri kazanırsa, Filistinlilerle konuşmayı deneyebilir. Ama kiminle konuşacak? 25 Ocak seçimlerinden sonra yeni Filistin Parlamentosu ve yeni kurulacak hükümet Hamasın etkisi veya kontrolü altında olabilir. Bu durumda tek yönlü çekilmeden başka bir çözüm kalmayacak.
Böyle kısmi bir çekilmenin uygulanması zor bir girişim olabilir. Zira Batı Şeria , Guş Katif ve Hebronda bugünlerde olup bitenler bunun bir göstergesi. Yerleşimciler ve onları destekleyen aşırı uçlardaki gençler, emniyet güçleri ile şiddetli bir çatışmaya girdi. Kısa bir tereddütten sonra emniyet güçleri ciddi önemler almak zorunda kaldı. Emniyet güçlerine verilen " hoşgörüye son" emrinin nasıl uygulanacağını göreceğiz.
Önümüzdeki günlerde seçim kampanyası başlayacak ve partiler programlarını açıklamak zorunda kalacaklar. Şimdi partiler programlarını hazırlıyorlar. Ancak partiler ve liderleri çoğu kez programlarından çok farklı bir politika takip ederler. Programların uygulanması Filistinlilerin uyguladığı veya uygulamadığı politikalara bağlıdır. Filistinde kaos ortamı, en iyi şekilde hazırlanmış bir programı bozabilir.
Partilerin aday listeleri
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada İşçi Partisi aday listesini seçmekle meşgul. 117 bin üyesinin önemli bir kısmının oy kullanacağı seçimde en çok oyu kazananlar arasında eski ve ünlü siyasetçilerin yanı sıra seçmenlerin beğendiği yeni kişiler de yer alacak.
Peresin ve İşçi Partisinin ileri gelen iki milletvekilinin Kadima Partisine geçmesine rağmen, bu partinin milletvekilleri arasında değerli kimseler bulunacak. Ancak İşçi Partisinin karşılaşacağı güçlük seçilecek adaylardan değil, parti liderinden kaynaklanacak.
İsrailin tek sorunu yoksulluk olsaydı, başarılı bir işçi lideri olan Amir Peretz seçmelerin büyük bir çoğunluğunun oylarını alıp hükümetin başına geçebilirdi. Oysa, ekonomik sorunlar dışında ülkenin, siyasi ve güvenliğe ilişkin çok önemli sorunları var. Seçmenlerin büyük çoğunluğu Peretzin bu sorunları çözecek ne yeteneği ne de deneyimi olduğuna inanıyor.
Peretz, Şimon Peresin partide kalmasını sağlayabilseydi ve onu partinin iki numaralı adamı konumuna getirseydi, İşçi Partisi bu seçimlerden çok güçlü çıkabilirdi. Ancak Şimon Peres Olmertten sonra Kadimanın iki numaralı adamı olacak. Bu nedenle şimdiye dek İşçi Partisini destekleyenlerin bir kısmı Kadimaya oy vermeye hazırlanıyor. Bu gün seçilecek ekibin en zor görevi, onların partiye geri dönmesini sağlamak olacak.
Likudda gelişmeler
Netanyahu, aday belirleme işinde başarılı oldu. Seçimlerden yararlanarak Olmert dahil Likudun dört bakanını istifa etmeye zorladı. Merkez Komitesinin aday listesinde, Netanyahunun istediği birkaç yeni isimle birlikte eski simalar da var. Ancak eskiler listenin başında yer almıyor. Buna çok kızan eski bakanlar, açıkça: "Netanyahu bu seçimlerde 20 milletvekili çıkartamazsa, seçimlerden sonra onu parti başkanlığından atmaya çalışacağız" diyorlar. Yapabilirler de
Şaronun Likud liderliğinden çekilmesi, bu partiyi çok zayıflattıysa da, yok etmedi. Knessetin ikinci partisi konumunda olabilir.
Şimdiki Knessetin üçüncü partisi konumunda olan merkezdeki Şinuy Partisi ise, bu aday seçme işleminde başarılı olamadı. Bu nedenle, önümüzdeki seçimlerde tamamen yok olabilir. Parti lideri Tommy Lapid başarılı bir gazeteciydi, ama anlaşılan siyaset yapmak için, farklı yeteneklere sahip olmak lazım.