İsrail siyasetinde yeni bir dönem

Işik SİVİL KARAKOÇ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Geçen ayki yazımda övgü ile söz ettiğim ve şu anda ağır komada bulunan Ariel Şaron’a nazarım mı değdi diye düşünmeden edemiyorum. Her türlü siyasi engel karşısında dik durmayı başaran Ariel Şaron , maalesef  geçirdiği ciddi rahatsızlığa yenik düştü. Her ne kadar bir aslan gibi ölüm ile mücadele ediyor olsa da, doktorların açıklamalarına göre tekrar siyaset sahnesine dönmesi oldukça zor.
 Ariel Şaron’un durumu kritik olmasına  rağmen hala dünya gündemindeki yerini koruyor. Ariel Şaron eksenli bir parti olarak kurulan Kadima, onun manevi liderliği gölgesinde seçimlerin en iddalı partisi olma özelliğini de sürdürüyor.  Yapılan en son anketlere göre  Ehud Olmert’in liderliğini devraldığı partinin, İşçi Partisi’nden de alacağı oylarla 120 kişilik Knesset’e 44 milletvekili ile gireceği tahmin ediliyor. Kendisini merkezde konumlandıran bu yeni partinin net çizgisi belli olmasa da, halkın sempatisini kazanmaya devam ediyor. İşçi Partisinin ağır topları Knesset’ten istifa ederek bu partiye geçiyorlar ve Olmert’e destek veriyorlar. Ariel Şaron olsa da olmasa da, bu yeni oluşum birçok siyasetçi için hala bir umut partisi olmayı sürdürüyor. Bu umudun ne kadar gerçekçi olacağını Olmert’in kişisel başarısı ve İsrail seçim sonuçları belirleyecek.   
Oslo’nun ardından İsrail siyaseti, barış ve huzur için mücadele eden birçok güçlü lideri yuttu. Yitzhak Rabin’in hayatı ile ödediği bu yolda, önce Ehud Barak Lübnan’dan çekildi ve Yaser Arafat’la uzun uzadıya masaya oturdu ama aceleciliği ona pahalıya mal oldu. Ardından  Ariel Şaron  tüm dünyayı şaşırtan radikal kararlarla kendinden söz ettirdi. Ne yazık ki Ariel Şaron’un 20 saatlik  çalışma temposuna bedeni isyan etti.  Tüm bu atılan adımları devam ettirmek ve Ortadoğu’ya huzuru getirmek yeni liderlerin en büyük sorumluluğudur.
İsrail seçimlerinin seyrini etkileyecek en büyük unsur kuşkusuz Filistin seçimleri ve seçimlerdeki Hamas’ın durumu olacaktır. Hamas’ın büyük başarı elde etmesi  halinde, İsrail tüm iletişim kapılarını kapatıp Batı Şeria’dan tek taraflı mı çekilecek (tipik bir Ariel Şaron tarzı), yoksa Filistin Hükümeti kendisini  terörden arındırana kadar ikili temasları tamamen donduracak mı?
***
2006 yılında dünyanın en fazla başını ağrıtacak kişinin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad olduğu da kesin. Konuştukça ağzı köpürüyor, kinini kustukça ve etrafındaki hürakanın gazı ile coştukça coşuyor. Tüm dünyanın tepkisini çekmesine rağmen, nükleer çalışmalara yeniden başlayan İran, Rusya’nın desteğini de yavaş yavaş kaybederek, aklınca popülerliğini artırmak için dünyaya  meydan okumaya hazırlanıyor. Ama onun da diğer saldırgan diktatörlerden pek bir farkı yok. İlk söylem her zaman "Yahudilere ölüm"dür, arkasından saldırgan tutumlar veya düşünmek bile istemediğim daha korkunç olaylar gelir. Dünya bu lider bozuntularının sonlarını çok gördü, ama önemli olan BM’in, dünya liderlerinin dersini iyi alıp alamadığıdır. İran, Irak gibi "ha diye girilecek" bir ülke değil kuşkusuz, bu nedenle, İran halkının desteğini alan bu adamın bölge için bir tehdit oluşturmaması için kendisini dünya barışına atamış gibi gözükenlerin ne kadar başarılı olacağını hep birlikte göreceğiz.