Yaşıtlarımın futbolla ilgilenmeye başladığı yıllar, İlhan Cavcavın, Kona-Moshe-Kusheyi Afrikanın izbe köşelerinden getirip futbol coğrafyamıza kattığı dönemlere rastlar. Bu üçlü, oynadıkları futbolun ötesinde bir öneme sahiptirler aslında. Yugoslav, Alman yabancı merakının hüküm sürdüğü bir futbol ülkesinde ucuza Afrikalı getirip, hem ilgi, hem başarı hem de kazanç yakalama istediğini körüklemişler ve nice renkli adamın ülkemizin dört bir yanında koşturmasını sağlamışlardır.
Gaziantepspor defansını sağlamlaştırmak amacıyla getirilen Steve Kompelanın bir Televole repliği ile futbolundan kat kat fazla ilgi uyandırdığı ve futbol sahasından kameraların önünde yaptığı hızlı geçiş, spikerlerin deyimiyle Malili Coulibalynin oynadığı oyundan çok Bu hakemler manyak! ya da Fenere; G.Saraya; Beşiktaşa ben lazımım! demeçleriyle spor sayfalarının süsleyişi hep Cavcavın Kona-Moshe Kushesinden sonralara rastlar...
İşte bu furyada bizim payımıza düşen az sayıda futbolu bilen adamdan biri de Majid Musisiydi. Futbol yazarlarımızın sıkça kullandıkları bu adam değil Süper Ligde, Ugandada bile top oynayamaz kalıbına pek uyduramayacakları bir oyuncuydu, çünkü herşeyden önce kendisi Ugandalıydı. Bırakın onu, harbiden de iyi topçuydu. 95lerin Anadolu rüzgarı, keşke bugün de büyükleri bu kadar zorlayan bir takım olsa dedirten Bursasporun kuvvetli hücum gücü Ercüment-Baliç-Musisinin gole en yakın olanıydı. Bursanın efsane kadrosuyla her takımın taraftarını şifresiz yayınının başına topladığı zamanlarda, hani intertoto Kupasının da dünyada önem arz ettiği yıllarda, bir Karlsruhe maçında golünü atmış, yere çömelmiş, diğer arkadaşlarını da arkasına takıp yürüyerek o meşhur timsah yürüyüşünün mucidi olmuştu.
Hani o kulakların fazla aşina olduğu yırtıcı, son vuruşlarda başarılı santrfor tanımının tam karşılığı bugün bile Musisidir benim kafamda. Günümüzün Afrikalılar Youla, Yattara kadar hızlı değildi, Geremi gibi İspanya Ligine sıçrayabilecek bir potansiyele de sahip olmadı hiçbir zaman ama yine de iyi futbolcuydu diyesi geliyor insanın.
Adı uzun zamandan sonra, geçtiğimiz ay, ajanslara düşen bir haberle kulaklara çalındı: Majid Musisi 38 yaşında AIDSden öldü. (Sonraları ölüm sebebinin AIDS değil, böbrek yetmezliği olduğu belirtildi.) Ortası yeşil, kenarları beyaz Bursaspor formasıyla, Vedat Okyarın ne de güzel tasvir ettiği karanlıkta bile farkedilecek kadar koyu rengiyle Musisi... Sonraları Dardanelspora gitmiş, tecavüz davalarına konu olmuş, futbol yaşamını Vietnamda, Uzakdoğuda sürdürmüş -ki AIDSi de oralarda kapmış.... Hiçbirini hatırlamıyorum, farkında değilim... Halbuki Bursaspor deyince aklıma hala o gelir... Bu kadar mı çabuk geçer zaman. Bursasporlu yırtıcı forvet, FB-GS-BJKnin başbelası Musisi ölmüş... Hem de buralardan gitmiş, üzerinden seneler geçmiş, haberimiz olmamış... Toprağı bol olsun.