2005 yilinda paramiz ne oldu?

Pınar DERKAZEZ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

AB üyelik müzakereleri için açılan kapının, yurtiçinde ve yurtdışında Türkiye lehine yarattığı motivasyon ile 2005 yılını milletçe kazançlı bir şekilde kapattık sayılabilir. 
Türkiye sermaye piyasalarını sarsmaya çalışan ve geleceğe dönük tehlike sinyalleri veren önemli yurtdışı olaylarını hatırlayalım:  Petrol fiyatlarının Arabistan Kralı Fahd’ın ölümü ve takip eden petrol üretiminin kısılması ile 60 doları bulması, Londra ve Mısır bombalamaları, Irak’taki siyasi durum, İran cumhurbaşkanının alevlendirdiği nükleer tartışma ve Ortadoğu’daki istikrarı etkileyebilecek açıklamaları, Pakistan depremi ve ABD kasırgaları...
Türkiye ise, Ekim ayındaki AB üyelik müzakereleri oylamasına endekslendi.  Oylamanın başarılı bir şekilde atlatılması ile, Abdullah Gül’ün de dediği gibi "krizin eşiğinden dönüldü".  YTL’ye geçiş, özelleştirmeler, TMSF ihaleleri ise aşılması gereken diğer kilometre taşlarıydılar.  Beklenmedik olaylardan akılda kalanlar ise sahte rakı krizi, kuş gribi, petrol fiyatları, Rusya’nın Türkiye’den bitki ürünleri ithalatını yasaklamasıydı. 
Moody’s, Türkiye kredi notunu B1’den BA3’e yükselterek ülkeye olan güvenimizi artırdı. Telekom, Tüpraş, Erdemir ve Telsim’in satılmaları ile devletin kasası zenginleşti. Bankacılık sektöründe yabancıların payının %3’ten %20’ye çıkması ile yabancı banka isimlerine aşina olduk.  Önümüzdeki senelerde bu rakamın %40’ı bulması bekleniyor.  
                                                            * * *
2005 yılının yatırım şampiyonu IMKB reel olarak (senelik %7.7 olan TÜFE düşüldükten sonra) %48 kazandırırken, Euro %19 kaybettirdi.  Özellikle Aralık ayında yükselen Altın ise %8.5 kazandırdı.  Devlet iç borçlanma senetleri ise %8 ile %16 arasında, YTL mevduatları ise ortalama %9 kazandırdılar. 
IMKB’de işlem gören hisse senetleri toplam değeri senelik %35 artarak 200 milyar doları buldu.  Artan işlem hacminin etkisiyle IMKB-Ulusal 100 endeksi reel olarak %48 arttı.  En çok kazandıran sektörler savunma sanayi (%150), turizm (%130), bankacılık (%84), teknoloji ve sigorta (%70) oldular.  Kaybettirenler ise ulaştırma (%95) ve iletişim (%2) oldular.  Tekstil ve deri sektörleri ise reel olarak sadece %12 kazandırdılar. 
Küçük yatırımcıların borsadaki kazançtan pay almalarını sağlayan yatırım fonları toplam portföy değeri ise %19 artış ile 30 milyar dolar’a ulaştı.  A tipi değişken fonlar reel olarak ortalama %30, B tipi likit fonlar %3, B tipi tahvil-bono fonları ise %8 kazandırdılar.  Yıllık getirisi en yüksek olan A Tipi fonlar Tekstil Bank Hisse Fon (%73), Strateji Değişken Fon (%65), İşbankası’nın iştirak mali sektör ve teknoloji fonları (%57), Akbank mali sektör fonu (%57) oldular.
                                                             * * *
Kriz beklentilerinin azalması, yabancıların ilgisi, enflasyonun düşmesi, faizlerin azalması ile dolar, likit fon gibi risksiz yatırımlar reel olarak kaybettirmeye devam ediyorlar.  Son senelerde parasını sadece yabancı para mevduatlarında değerlendirip yeni bir devalüasyon beklentisinde olanlar, risk almadıklarını zannederek çok zarar ettiler. 
2006 yılı, Ocak ayının ilk yarısında yurtiçi ve yurtdışında gerçekleşen çeşitli olaylar ile şu andan birçok soru işareti ve riski beraberinde getiriyor.  Ancak, Türkiye’nin AB’ye aday bir ülke olarak dikkatleri üstüne çekmeye devam edeceği bir gerçek.  Bu beklentileri de çeşitli yatırım araçlarından oluşan bir portföy ile karşılamak ve uzun vadeli düşünmek güzel bir yol gibi gözüküyor.

Herkes için bol kazançlı iyi bir sene olsun...