Geçtiğimiz günlerde posta kutuma düşen bir mesaj, Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez ile ilgili bazı saptamalarda bulunuyordu. A.B.D.nin arka bahçesinde, ona rağmen iktidarda tutunmayı başaran bu kişi için "Antineoliberal, anti-emperyalist" tanımlaması yapılırken, "antisemit" kimliği de tartışmaya açılıyordu
Latin Amerika solunun kahramanı, evsizlere hizmet veren bir barındırma merkezini ziyareti sırasında, emperyalizme karşı bildik yaklaşımını yinelerken, İsayı "komutanların komutanı" olarak ilan ediyor, "Onu her zamankinden daha fazla özlüyoruz
Dünyada küçük bir azınlık var ki Onu çarmıha gerdi, dünyanın nimetlerine sahip oldu ve bu zenginliği birkaç kişinin eline verdi
" buyuruyordu.
Chavezin bu mesajı iki popüler antisemit tezi gündeme getiriyor : "Yahudilerin dünyanın zenginliklerine sahip oldukları" ve "İsayı öldürmüş oldukları" tezi
"Sermaye sahibi Yahudi" veya "İşçi sınıfını sömüren Yahudi" tiplemesi, radikal sol söyleme uymakta. Ancak, sosyalizmin fikir babalarının arasında Yahudilerin de olduğu gerçeği dahi, Chavezi bu sabit fikirden kurtaramıyor. Sosyalist bir temayı, dini bir temayla aynı paragrafta telaffuz etmesi bir tezat oluşturmuyor mu? Radikal sol yaklaşım, dini, bireyler arası bir farklılaşma nedeni olarak görmüyor mu? Yoksa din, işçi sınıfının sermayenin önündeki birleşmesini engelleyen bir etken değil miydi?
Buna göre, Chavezi sosyalist olarak kabul etmek pek doğru olmasa gerek: kendisi ancak Amerikan karşıtı olarak tanımlanabilir. Hele, İsayı bir saldırı malzemesi olarak kullanması, sosyalist kimliği ile de pek örtüşmüyor.
Seneler önce Hitler de, "milliyetçilik" ile "sosyalizmi" aynı potada eritmişti. Sosyalizm ile zavallı Almanları ezen Yahudi sermayesini hedef almıştı; milliyetçilik ile ise, Rusyadan sonra tüm Avrupayı ele geçirecek "Yahudi komünistleri"
O zaman kimse bu nasıl iş dememişti.
Simon Wiesenthal Enstitüsü, Hugo Chavezden konu ile ilgili resmi bir özür talep etti ve "sessizliğin, söylenenlerin arkasında durulduğu şeklinde yorumlanacağını" bildirdi
Bu gelişmelerden, Venezuelladaki küçük Yahudi cemaatinin çok rahatsız olduğu şüphesiz. Chavezin konuşmasından kısa bir zaman önce, Karakastaki bir Yahudi kuruluşunun polisler tarafından basılması zaten ortamı germişti. Baskının nedeni, Chavezin daha önceki dönemde, Amerikanın desteğiyle iktidardan uzaklaştırılmasını araştıran savcıya bir sene önce yapılan suikastı aydınlatmaktı. Sonuçta, tahmin edileceği gibi, konu ile ilgili olabilecek bir şey bulunamadı.
Neticede, Yahudi karşıtı düşüncelerini dile getiren devlet adamlarının giderek çoğaldığı bir döneme girilmiş bulunuyor. Latin Amerikada Chavezin ardından seçilen sosyalist devlet başkanlarının konuya olan yaklaşımları henüz net değil, ancak, Venezualla başkentinin, 2006 başlarında İran Cumhurbaşkanını ağırlamaya hazırlanması, bir anlam ifade ediyor olsa gerek. Burada, Papa XVI. Benedictin antisemitizmin önlenmesi için Yahudilerle Hıristiyanların ortak çalışmaları gerektiği şeklinde beyanı ise, yüreklere su serpiyor