El Fetihin yeteneksiz, kokuşmuş yönetiminden bıkan Filistinlilerin büyük çoğunluğu geçen hafta gerçekleşen parlamento seçimlerinde Hamasa oy verdi. Ancak bu kez ilaç, hastalıktan beter. Zira Hamas, programını uygulamaya çalışırsa bölge karanlık ve belki de çok kanlı bir dönem yaşayacak. Nedeni belli; Hamas kökten dinci bir parti olmasının yanı sıra güçlü bir terör örgütü. Şimdilik teröre başvurmuyorlarsa da, bundan çekinmeyecek. Elinden gelirse bir takım dini sınırlayıcı yasalar da uygulamaya çalışacak. Gazze ve Batı Şeriada ikamet eden bazı Hıristiyanlar bundan duydukları endişeyi gizlemiyorlar.
Birçok konuda kaygılarını anlamak olanaklı; Ortadoğuda bir kökten dincilik dalgası yayılıyor. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad İsraile karşı sözel saldırılarını tekrarlıyor, atom bombasına sahip olma çabalarından vazgeçmiyor. Tel-Aviv yakınlarında, Hamasın bir karargahının kurulması gerçekten endişe verici. Netanyahu ve Likud Partisi endişeleri daha da güçlendiriyor ve Olmert hükümetinin zaafını şiddetle eleştiriyor. Zaten, Hamasın Filistin seçimlerindeki başarısı Netanyahu ve partisi Likuda yaradı. Yapılan kamuoyu yoklamaları Likudun 3 milletvekili daha kazanabileceğini ortaya koyuyor. 18 milletvekiline sahip Likud ile 42 milletvekiline sahip olan Kadima partileri arasında büyük fark var. Seçime daha iki ay var, Likudun : " Hamasa karşı sadece Likud sağlam duruyor" sloganını daha çok duyacağız.
Bu slogan doğru olabilir mi? Hamasa karşı sadece Likud mu sağlam duruyor? İsrailin hemen hemen tüm gözlemcilerine göre durum hiç de böyle değil. Zira, bazı Filistinliler, İsrailliler, dünyadaki büyük devletler, BM ve ABD de Hamasa karşı olanlar arasında. Onlar işbirliği yaparlarsa, bu seçimin zararını bir dereceye kadar azaltabilirler.
Yine de kendimizi aldatmayalım. Nedeni ne olursa olsun Filistinlilerin bu seçimi, bölgeyi barıştan daha da uzaklaştırdı.
Bu yazımda Hamasa engel olabilecek etkenler üzerinde duracağım.
Filistin engeli
FÖYün anayasası hazırlandığı zaman, Arafat öncelikle kendi çıkarını düşünmüş, devlet başkanına büyük yetkiler vermişti. Böylece Filistin Devletinin yönetimi parlamenter sistemden fazla, başkanlık sistemine oturtuldu. Şimdiki Devlet Başkanı Mahmud Abbas, üç yıl daha bu geniş yetkileri elinde tutacak. İsrail basını, Abbasın yetkisini kullanarak gönderdiği yatıştırıcı mesajlara geniş yer veriyor. Zayıflıkla eleştirilen, Abbasın teröre ve Hamas ideolojisine karşı olduğunu unutmamak gerekir. İsrail ile uzlaşmaya varmak isteyen Abbas, devlet başkanı olarak yasaların el verdiği ölçüde yetkilerini kullanmaya hazır. Yasalara göre Abbas güvenlik güçlerinin başkanıdır, ve onlara sadece kendisi emir verebilir.
Ayrıca başbakanı seçebildiği gibi onu görevinden de azledebilir, mahkemeye dahi sevk edebilir. Parlamentodan geçecek her yasa onun imzasını taşımalı. Aksi takdirde parlamentonun üçte ikilik çoğunluğu toplaması gerekir. Oysa Hamasın yeni seçilen parlamentoda üçte ikilik bir çoğunluğu yok. Muhalefet, Hamasa bu desteği kesinlikle vermeyecek.
Hamasa destek veren Filistin halkının, Abbasa baskı yapacağı düşünülebilir. Ancak bu düşünce pek doğru değil. Çünkü Abbasın da dediği gibi, geçen yıl %68 çoğunlukla onu seçen yine aynı halktı.
Doğru ama aynı halk neden şimdi Hamasa oy verdi? Çünkü El Fetihten bıkan seçmenler, bir alternatif aradılar, gerçek alternatif sadece Hamastı. Hamas, sosyal yardım alanında ve belediye hizmetlerinde çok etkili oldu. Seçmen, İsrailin varlığını reddeden ideolojisinden ötürü değil, bu nedenlerden dolayı oyunu Hamasa verdi.
Filistinliler arasında yaşayan, ve düşüncelerini yakından takip edenlere göre Hamasa ideolojisinden ötürü oy verenlerin oranı %20yi geçmiyor. Her ne kadar iki devletin sınırları hakkında onların düşündükleriyle, İsraillilerin düşündükleri arasında ayrılıklar varsa da büyük çoğunluk, yan yana yaşayan iki devletin planını kabul ediyor.
Filistin topraklarının Tanrı tarafından Müslümanlara verildiğine, bundan ötürü hiçbir parçasının başkasına verilemeyeceğine inanan Hamas, İsrail ile bir ateşkesten başka hiçbir anlaşmaya yanaşmıyor.
Bundan yararlanarak, bu çıkmaza bir yol bulunabilir. Hamas, birkaç aydır sadık kaldığı gibi uzun süreli bir ateşkes ilan eder ve buna sadık kalır. Mahmud Abbasın ise İsrail ile temasları devam eder, şu veya bu şekilde kısmi bir anlaşmaya varılır.
Bu günlerde Kahirede yapılacak temaslar ve konuşmalarda belli ki bir çıkar yol arayan Hamasın siyasal büro şefi Khalen Meshud ile Mahmud Abbas görüşecekler. Oyların % 35ᆼnı alacağını düşünen Hamas kendisine büyük sorumluluk yükleyecek olan böyle bir zaferi hiç istememişti. Böylece etkisi büyük ama sorumluluğu küçük olacaktı. Şimdi Mısırlıların ve Arap Devletlerinin yardımıyla buna benzer bir çıkar yol aranıyor. Yeni hükümetin kurulması hiç de yakın değil.
İsrailin Dışişleri Bakanı Tsippi Livni, Kahiredeki görüşmelere katılmayacak, Hamas ile temasta bulunmayacak. Bu konuda Hamas kadar İsrailin de kararı kesin. Ancak İsrail, Mısır, Ürdün ve Mahmud Abbas ile temaslarını sürdürecek.
İsrail engeli
Almanya Başbakanı Angela Merkel, İsrail Dışişleri Bakanı Livni ile yaptığı görüşmede: " Filistinliler bir çok nedenlerden ötürü Hamasa oy verdi. Nedenleri değil, sonucu önemsiyoruz. Filistinin başına geçen Hamasın silahsızlanmasını, İsrailin yok olmasına yönelik propagandalarından vazgeçmesini, şiddet yolunu bırakmasını, İsrail ile Filistin arasında imza edilen tüm anlaşmalara sadık kalacağını ilan etmesini istiyoruz" dedi. Daha sonra Mahmut Abbas ile görüşen Merkel, bu isteklerini ona da iletti.
Durum açıklık kazanıncaya kadar İsrail, gümrüklerinden geçen Filistin mallarından toplanan 55 milyon Doları şimdilik vermek niyetinde değil. Bu paralarla FÖY, memurlarının maaşlarını ödüyor. Hamas bu durumdan bir ders çıkarmalı; ya politikasını ve ideolojisini değiştirecek ya da Filistin halkı tarafından zamanla şu veya bu şekilde dışlanacak. Çünkü Filistin halkı yaşamak zorunda.
Dörtlünün engeli
Dörtlü adına konuşan BM Genel Sekreteri Kofi Annan: "Hamasın başkanlık edeceği yeni Filistin hükümeti İsraili tanımalı, şiddetten vazgeçmeli, taraflar arasında imza edilen anlaşmalara sadık kalmalı" dedi.
Londradaki basın toplantısında konuşan ABD Dışişleri Bakanı Rice: " Filistin halkının arzu ettiği barış içindeki yaşam, ancak komşusunun var olma hakkını kabul eden, şiddetten vazgeçen ve Yol Haritası Planının koşullarına uyan iki devlet çözümden geçer" açıklamasında bulundu.