Hamas`in zaferine olasi engeller

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

El Fetih’in yeteneksiz, kokuşmuş yönetiminden bıkan Filistinlilerin büyük çoğunluğu  geçen hafta gerçekleşen  parlamento seçimlerinde Hamas’a oy verdi. Ancak bu kez ilaç, hastalıktan beter.  Zira Hamas, programını uygulamaya çalışırsa bölge karanlık ve belki de çok kanlı bir dönem yaşayacak.  Nedeni belli; Hamas kökten dinci bir parti olmasının yanı sıra güçlü bir terör örgütü. Şimdilik teröre başvurmuyorlarsa da, bundan çekinmeyecek.  Elinden gelirse bir takım  dini sınırlayıcı yasalar da  uygulamaya çalışacak.  Gazze ve Batı Şeria’da ikamet eden bazı Hıristiyanlar bundan duydukları endişeyi gizlemiyorlar.
Birçok konuda kaygılarını anlamak olanaklı; Ortadoğu’da bir kökten dincilik dalgası yayılıyor. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad İsrail’e karşı  sözel saldırılarını tekrarlıyor, atom bombasına sahip olma çabalarından vazgeçmiyor.  Tel-Aviv yakınlarında, Hamas’ın bir karargahının kurulması gerçekten endişe verici.  Netanyahu ve Likud Partisi endişeleri daha da güçlendiriyor ve Olmert hükümetinin zaafını şiddetle eleştiriyor. Zaten, Hamas’ın Filistin seçimlerindeki başarısı Netanyahu ve partisi Likud’a yaradı. Yapılan kamuoyu yoklamaları Likud’un 3 milletvekili daha kazanabileceğini ortaya koyuyor.  18 milletvekiline sahip Likud ile 42 milletvekiline sahip olan Kadima partileri arasında büyük fark var. Seçime  daha iki ay var, Likud’un : " Hamas’a karşı sadece Likud sağlam duruyor" sloganını daha çok duyacağız.
Bu slogan doğru olabilir mi?  Hamas’a karşı sadece Likud mu sağlam duruyor?  İsrail’in hemen hemen tüm gözlemcilerine göre durum hiç de böyle değil. Zira, bazı Filistinliler, İsrailliler, dünyadaki büyük devletler, BM ve ABD de  Hamas’a karşı olanlar arasında. Onlar işbirliği yaparlarsa, bu seçimin zararını bir dereceye kadar azaltabilirler.
Yine de kendimizi aldatmayalım. Nedeni ne olursa olsun Filistinlilerin bu seçimi, bölgeyi barıştan daha da uzaklaştırdı.
Bu yazımda Hamas’a engel olabilecek etkenler üzerinde duracağım.

Filistin engeli
FÖY’ün anayasası hazırlandığı zaman, Arafat öncelikle kendi çıkarını düşünmüş, devlet başkanına büyük yetkiler vermişti.  Böylece Filistin Devleti’nin  yönetimi parlamenter sistemden fazla, başkanlık sistemine oturtuldu. Şimdiki Devlet Başkanı Mahmud Abbas, üç yıl daha bu geniş yetkileri elinde tutacak. İsrail basını, Abbas’ın yetkisini kullanarak  gönderdiği yatıştırıcı mesajlara geniş yer veriyor.  Zayıflıkla eleştirilen, Abbas’ın teröre ve Hamas ideolojisine karşı olduğunu unutmamak gerekir. İsrail ile uzlaşmaya varmak isteyen Abbas, devlet başkanı olarak yasaların el verdiği ölçüde yetkilerini kullanmaya hazır. Yasalara göre Abbas güvenlik güçlerinin başkanıdır, ve onlara sadece kendisi emir verebilir.
Ayrıca başbakanı seçebildiği gibi onu görevinden de azledebilir, mahkemeye dahi sevk edebilir. Parlamentodan geçecek her yasa onun imzasını taşımalı. Aksi takdirde  parlamentonun üçte ikilik çoğunluğu toplaması gerekir. Oysa Hamas’ın yeni seçilen parlamentoda üçte ikilik bir çoğunluğu yok. Muhalefet, Hamas’a  bu desteği kesinlikle vermeyecek.
 Hamas’a destek veren Filistin halkının, Abbas’a baskı yapacağı düşünülebilir. Ancak bu düşünce pek doğru değil.  Çünkü Abbas’ın da dediği gibi, geçen yıl %68 çoğunlukla onu seçen yine aynı halktı.
Doğru ama aynı halk neden şimdi Hamas’a oy verdi? Çünkü El Fetih’ten bıkan seçmenler, bir alternatif aradılar, gerçek alternatif sadece Hamas’tı.  Hamas, sosyal yardım alanında ve belediye  hizmetlerinde çok etkili oldu. Seçmen, İsrail’in varlığını reddeden ideolojisinden ötürü değil,  bu nedenlerden dolayı oyunu Hamas’a verdi.
Filistinliler arasında yaşayan, ve düşüncelerini yakından takip edenlere göre  Hamas’a ideolojisinden ötürü oy verenlerin oranı %20’yi geçmiyor.  Her ne kadar iki devletin sınırları hakkında onların düşündükleriyle, İsraillilerin düşündükleri arasında   ayrılıklar varsa da büyük çoğunluk,  yan yana yaşayan iki devletin planını kabul ediyor.
Filistin topraklarının Tanrı tarafından Müslümanlara verildiğine, bundan ötürü hiçbir parçasının başkasına verilemeyeceğine inanan Hamas, İsrail ile  bir ateşkesten başka hiçbir anlaşmaya yanaşmıyor.
Bundan yararlanarak, bu çıkmaza bir yol bulunabilir.  Hamas, birkaç aydır sadık kaldığı gibi uzun süreli bir ateşkes ilan eder ve buna sadık kalır. Mahmud Abbas’ın  ise İsrail ile temasları devam eder, şu veya bu şekilde kısmi bir anlaşmaya varılır.
Bu günlerde Kahire’de yapılacak temaslar ve konuşmalarda  belli ki bir çıkar yol arayan Hamas’ın siyasal büro şefi  Khalen Meshud  ile Mahmud Abbas  görüşecekler. Oyların % 35ᆼ’nı alacağını düşünen   Hamas kendisine büyük sorumluluk yükleyecek olan böyle bir zaferi  hiç istememişti. Böylece etkisi büyük ama sorumluluğu küçük olacaktı. Şimdi Mısırlıların ve Arap Devletlerinin yardımıyla buna benzer  bir çıkar yol aranıyor.  Yeni hükümetin kurulması hiç de yakın değil.
İsrail’in Dışişleri Bakanı Tsippi Livni, Kahire’deki görüşmelere katılmayacak, Hamas ile temasta bulunmayacak. Bu konuda Hamas kadar İsrail’in de kararı kesin.  Ancak İsrail, Mısır, Ürdün ve Mahmud Abbas ile  temaslarını sürdürecek.

İsrail engeli
Almanya Başbakanı Angela Merkel, İsrail Dışişleri Bakanı Livni ile yaptığı görüşmede: " Filistinliler bir çok nedenlerden ötürü Hamas’a oy verdi. Nedenleri değil, sonucu önemsiyoruz.  Filistin’in başına geçen Hamas’ın silahsızlanmasını, İsrail’in yok olmasına yönelik propagandalarından vazgeçmesini, şiddet yolunu bırakmasını, İsrail ile Filistin arasında imza edilen tüm anlaşmalara sadık kalacağını ilan etmesini istiyoruz" dedi. Daha sonra Mahmut Abbas ile görüşen Merkel, bu isteklerini ona da iletti.
Durum açıklık kazanıncaya kadar İsrail, gümrüklerinden geçen Filistin mallarından toplanan 55 milyon Dolar’ı şimdilik vermek niyetinde değil.  Bu paralarla FÖY, memurlarının maaşlarını ödüyor.  Hamas bu durumdan bir ders çıkarmalı; ya politikasını ve ideolojisini değiştirecek ya da Filistin halkı tarafından zamanla şu veya bu şekilde dışlanacak.  Çünkü Filistin halkı  yaşamak zorunda.

Dörtlünün engeli
Dörtlü adına konuşan BM Genel Sekreteri Kofi Annan:  "Hamas’ın başkanlık edeceği yeni Filistin hükümeti İsrail’i tanımalı, şiddetten vazgeçmeli, taraflar arasında imza edilen anlaşmalara sadık kalmalı" dedi.
Londra’daki basın toplantısında konuşan ABD Dışişleri Bakanı Rice: " Filistin halkının arzu ettiği barış içindeki yaşam, ancak komşusunun var olma hakkını kabul eden, şiddetten vazgeçen ve Yol Haritası Planı’nın koşullarına uyan  iki devlet çözümden geçer" açıklamasında bulundu.