Elias Canettinin notlarında okumuştum. Düşlem de olsa, kendince bir varsayım geliştiriyordu: Şayet insanların şu andaki yaşamı tersine dönse, yani ölüme yakın olduğu bir dönemden, geriye doğru ömrünü tamamlasa... Yaşlılıktan çocukluğa doğru... İlginç bir deneyim olurdu mutlaka; o yaşın birikimlerini, bilgeliğini çocuk yaşlarda yaşayabilmek!
Gerçi "zaman makinesi" ile ilgili yazılan ve söylenenler, böyle bir varsayımın gerçekleşebileceğini öne sürüyor. Zamanda geriye giderek, yalnız kendininkini değil, çok daha eski dönemleri de yaşamak fırsatı ortaya çıkabilir! Bununla ilgili yapılmış televizyon ve sinema filmlerini anımsayabiliriz.
Gözlerimi kapayıp düşünüyorum:
Şu andaki deneyimimle, yeniden çocukluğumu yaşıyor olsaydım ne yapardım?
Bütün hayıflandığım, pişman olduğum, yeniden yaşamak istemediğim olayların dışında kaldığımda, sürdüreceğim nasıl bir hayat olurdu?
Beklenmedik olaylardan olabildiğince uzak, sakıncaların en aza düşürüldüğü, heyecandan yoksun bir yaşam, benim için ne denli doyurucu olurdu?
Geçmişe yönelik bir yaşam içinde, bir gelecek beklentisinin olmaması, yaratıcılığımı nasıl etkilerdi?
Bunu yaşamak gerçekten ilginç bir deneyim olurdu; ama kendi payıma, mutlu olabilir miydim, doğrusu bundan kuşku duyuyorum.
Her ne kadar Canetti, geçmiş ve gelecek konusunda bizi düşünmeye itiyorsa da, sanırım en önemlisi yaşadığım zaman üstüne yoğunlaşmak. Bakın bu konuda Nikos Kazanacakis, ünlü Zorba adlı romanında kahramanına nasıl söyletir:
"Her dakika dün ne olduğunu düşünmeyi bıraktım. Ve kendime yarın ne olacağını sorup durmaktan vazgeçtim. Bugün, şu dakikada olan, işte bir tek bu umurumda. Dedim ki, Şu anda ne yapıyorsun Zorba? Uyuyorum. İyi o zaman, iyi uykular. Şu anda ne yapıyorsun Zorba? Çalışıyorum! İyi o zaman, iyi çalışmalar. Şu anda ne yapıyorsun Zorba? Bir kadını öpüyorum. İyi o zaman, onu güzel öp Zorba! Ve bunu yaparken kalan her şeyi unut, dünyada senin ve onun dışında hiçbir şey yok! Bununla halleş!"
Birçoğumuz geçmişle ilgili özlemlerden, geleceğe yönelik kaygılardan, ne yazık ki günümüzü doya doya yaşamaktan yoksun kalıyoruz; oysa gerçek olan, yaşadığımız zamandır. Bazen o süre bile çok uzun görünebilir, yalnızca yaşadığımız an olarak değerlendirildiğinde, farklı anlamlar çıkarılabilir.
Murathan Mungan, Şairin Romanı "Koku"da şöyle diyor:
"Ne tuhaf! İnsanoğlunun yaşamda en geç keşfettiği şey, şimdiki zamandı. İnsan içinde yaşadığı, ânı derinleştirmeyi zamanla, yani zamanı azaldıkça öğreniyordu."
Şimdiki zaman ya da an!
Onun değerini öğrendiğimiz anda, yaşamın anlamını da kavramış oluyoruz. Tasarılarımız, beklentilerimiz, mutluluğumuz ya da mutsuzluğumuz, bu ana yüklediğimiz anlamlar doğrultusunda bizim için bir değer kazanıyor.