Sevgililer Günü

Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yakup ALMELEK


Değerlim’e

İşte bizim sevgimiz.
Samimi, gösterişsiz
Özel günler gereksiz
Yapaylık, beğenmeyiz

Sevgi içten gelmeli
Ruhlara deyinmeli
O zaman devam eder
Bir ömür boyu sürer

Sürekli arkadaşım
Ve benim can yoldaşım
Sensizlik sıkar beni
Hep tutayım elini
***
Ahmet Bey yorgun argın geldi eve. Eşi Ayşe Hanım henüz alış verişinden dönmemişti. Ceketini çıkardı. Elini yüzünü yıkadı. Aynada kısa bir süre alnındaki kırışıklıkları izledi. ‘’bunlar benim dostlarım‘’ öyle betimledi. ‘’Her biri yaşadığım yılları anlatmakta.’’
Haberleri izlemek için attı kendini televizyonun karşısındaki koltuğa. Uzaktan kumanda çalıştı ve en sevdiği kanalda bir reklâm. Ahmet Bey görüntü karşısında irkildi. Elini alnına vurarak "Eyvah, bugün sevgililer günü imiş, ben eşime hediye almayı bu yıl da unuttum"
Ne yapsaydı şimdi! Giyinip en yakınındaki alış veriş merkezine mi uzansaydı. Üşendi.
Hava soğuk, ya soğuk kaparsa. Bu olasılığı zihninde yeşertmek onu daha da fazla tedirgin etti. Haberleri izlemekten vazgeçti. TV yi kapattı. Koltuktan kalkıp masaya oturdu, başını ellerinin arasına alıp, düşünmeğe koyuldu.
Sevgililer günü, özel bir gün. Peki yılın diğer günlerinde sevgililer akla getirilmeyecekler mi Neye bir tek güne odaklanmak!
Başka özeller de var. Örneğin:Anneler Günü, Babalar Günü. Her şey iyi de. Anneler, babalar senede yalnız bir tek gün mü değerli addolunacaklar. Onları o gün mü kucaklayacağız. Hediyelere boğacağız! Sunilik var burada. Buram buram yapaylık kokuyor.
Sevgililer Günü veya benzerleri zeki pazarlama uzmanlarının ekonomik zorlamalar sonunda topluma medya aracılığıyla empoze ettikleri gündür. Eş bir deyişle piyasa hareketlensin, alış veriş hızlansın. Amaç esasta budur.
Ahmet Bey bunları düşüne düşüne masadan kalktı.
Her düşünce bir çare üretir. Ahmet Beyin de aklına gelen çözüm eşine bir kutlama mektubu yazmak oldu. Birden aklına düştü, daha da iyisi, bir şiirle göklere çıkartılan sevgililer gününü alkışlamaktı. Hemen oturdu masaya, el yazısı ile yazsa şiir şık ve içtenlikli görünecekti. Başlığı birkaç saniyede buldu. "Değerlim’e"
Bir plan gerekiyordu. Her satır yedi hece olsundu. O zaman az zahmetli gelebilirdi şiire bir beste yakıştırmak.        
Eşi bir saat sonra evde olacaktı. Harıl harıl duygularına kelimelerle bir yön verme çabalarına başladı.
***
Ahmet Bey’in eşi Ayşe Hanım evde iken hazırladığı listeyi mega alış veriş merkezinde tamamladı. Çok fazla şey almamıştı. Çocuklara birkaç giyim eşyası, mutfak için çeşitli yiyecekler ve kendine de şık bir bluz. Hepsi bu kadar. Yorulmuştu. Oradaki kahvelerin içinde en cici bulduğuna oturdu. Çayını yudumlarken bir yandan da düşünüyordu. Bugün Sevgililer Günüdür ve hiç kuşkum yok, Ahmet bu yıl da bana bir armağan almayı hatırlamadı.
Görevliye çayı ödedi ve arabasının olduğu parka doğru yürüdü.
***
Sevgili Okurlar,
Küçücük bir hikâye bu. Bu hikaye bir soru doğurdu. Şöyle: Ahmet Bey zaten önemli bulmadığı Sevgililer Gününde eşine bir armağan almayı unutmuştu.. Armağanın ne olduğu  
mühim değil, bir gül veya bir kutu lokum da olabilirdi.
Peki… Ayşe Hanım neden hazır alış veriş merkezindeyken, bir birinden zarif ve zengin mağazalar arasında dolaşırken eşine bir şey almayı hatırlamadı. O günün Sevgililer Günü olduğunu bilmesine ve çok önem de vermesine rağmen.
Bu suale her okur sanıyorum değişik bir yanıt ve belki de yanıtlar verecektir. Merak ediyorum, hayal ürünleri bu görüşler ne olabilir! Telefon faks veya e maillerle sizlere ulaşabilmek ne kadar güzel.