Bir denememde, Eric-Emmanuel Schimittin Oscar ve Pembeli Meleği adlı kitabına gönderme yaparak, Tanrıya yalnız korkuyla değil, sevgiyle yaklaşanların ne denli doğru bir seçim yaptıklarını söylemiş ve bu konuda düşünmeye yönelmiştim.
Dinsel geleneklerin bakış açıları bir yana, insanların, Tanrıya olan yaklaşımları her zaman ilgimi çekmiştir. Özellikle inançla özgür düşüncenin karşı karşıya geldiği bir noktada, tarih boyunca süregelen savaş ve savaşımlar, insanlığın yazgısını etkilemekle kalmamış, tümüyle değiştirmiştir. Bu yüzden sıradan insanların söylem ve davranışları kadar, sanatçı ve düşünürlerin bu konudaki görüşlerine katılıp katılmamam bir yana, düşünce ufkumu genişletmeleri açısından, bana göre önemlidir.
Sözlerimin başında da değindim: Tanrıya ancak sevgiyle yaklaşabiliriz!
Tanrıyı sevgiyle özdeşleştirenler de az değildir. Bir şiirimde, "Hz. Sevgi" diye seslenirken, benzer bir düşünceyi sezdirmeye çalışmıştım. Sanırım bu tür bir yaklaşım içinde olanların, insana olan bakışı da, olumlu yönde tümüyle farklı olacaktır.
Bir öykü ile sözlerimizi sürdürelim:
Rabbi Yohanan ben Zakai, ölüm döşeğinde yatarken, öğrencileri kendilerine son bir öğüt vermesini ve ondan kendilerini kutsamasını istemiş. Ünlü din bilgini onlara şöyle demiş:
-Tanrı korkunuzun, insan korkunuz kadar güçlü olmasını dilerim.
Öğrencileri bu sözler karşısında şaşırmışlar, "Başka bir söyleyeceğiniz var mı?" diye sormuşlar.
Rabi Yohanan, "Keşke bu kadarını gerçekleştirebilseniz!" diye yanıtlamış.
Bir başka öykü de şöyle:
Bir Hasid, soluk soluğa Rav Yerachmiel ben Yisraelin çalışma odasına varmış ve sormuş:
-"Tanrıya giden yol nedir?"
Rav, başını elindeki işten kaldırmış ve şöyle yanıtlamış:
-"Tanrıya giden yol yok, zira Tanrı burada ve şimdidedir, başka bir şey değil."
-"O zaman Rav, söyle bana, nedir Tanrının özü?"
-"Tanrının özü yoktur, zira Tanrı her şey ve hiçbir şeydir."
-"O halde Rav, söyle bana, bu Tanrının her şey olduğunu bilmenin gizi nedir?"
Rav Yerachmiel, içini çekerek şöyle der:
-"Yol yok, öz yok, sır yok. Aradığın gerçek senden saklanmıyor. Ondan saklanan sensin."
Tanrı kavramına farklı anlamlar yükleyen inanç ve geleneklere karşın verilen bu yanıt, düşünce alanımıza yeni bir boyut getirebilir.
Haham Lawrence Kushnerin şu sözleri üstünde de uzun bir süre düşünebiliriz.
"Ellerini gözünün önüne kaldır. Baktığın Tanrının elleridir."
Benzer bir yaklaşımı, Adyashantınin dizelerinde bulabiliriz:
"Hiç aklına geldi mi / Tanrıyı / Onun gözleriyle aradığın"
Düşünelim...
Tanrı kavramı üstünde yoğunlaşırken inancımızdan ödün vermemiz gerekmiyor!