İsrailde seçim kampanyalarının başladığı iki buçuk ay öncesinden bu güne değin, Şaronun kurduğu Kadima Partisinin başarılı olacağı öngörülüyordu. Şimdi de seçimlerden Kadimanın ilk parti olarak çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak yine de bir çok İsrailli; Kadima sağlam bir koalisyon kurabilecek mi? Kurarsa, planlarını uygulayabilecek mi? Sağcı partiler Knessette bir çoğunluk kazanmayacaklar mı? gibi sorulara haklı bir yanıt arıyorlar.
Zira son günlerde sağcı partiler güçlendiler. Bu partiler, Binyamin Netanyahunun liderliğinde, Ehud Olmertin tek yönlü çekilme planına karşı saldırıya geçtiler. Ve bu saldırılar, seçim sonuçlarını etkileyebilir.
Bu duruma nasıl gelindi? Olmert, Batı Şaria hakkındaki planlarını açıklamakta acelecimi davrandı? Bu planlar gerçekçi midir? Bu sorulara yanıt getirmeye çalışacağım.
Ariel Şaron, Kadima Partisini kurmuş, partinin Batı Şeriada uygulamayı düşündüğü planlardan söz etmemiş, sadece " Guş Katiften sonra, yeni bir tek yönlü çekilme planı düşünüyorum" demişti.
Olmertin politikası
Olmert ise, seçim kampanyasının son haftalarında "hocam", "ustam" dediği Şaronun düşüncelerine zıt bir politika uygulayarak, Batı Şerianın geleceği hakkında düşüncelerini açıkladı. Olmert, İsrailin büyük gazetelerine, televizyon kanallarına verdiği demeçlerde, gelecek dört yıl içinde Batı Şeriada neler yapmayı hedeflediklerini açıkladı. Olmert: " Biz 2010 yılına dek, İsrailin kalıcı sınırlarını tespit edeceğiz, ve bunun için bazı yerleşim birimlerinin boşaltacağız, ilhak edeceğimiz büyük yerleşim bloklarını da güçlendireceğiz" dedi.
Olmert tam bir sayı vermese de, yorumculara göre 80 bin yerleşimci evlerini terk etmek ve büyük yerleşim bloklarına taşınmak zorunda kalacak. Bu oldukça zor bir iş olmakla beraber, Olmert böyle bir planı ortaya atmakla büyük bir oy kaybına uğrayacak. Bir kamuoyu yoklamasına göre; halkın sadece %39u planı desteklerken, % 49u karşı çıkıyor.
Netanyahudan karşı kampanya
Likud Partisi Başkanı Netanyahu, söz konusu plana karşı, bir kampanya açtı ve planı özellikle Hamasın başarısından sonra Filistinlilere böyle bir hediye vermenin bir delilik olacağı şeklinde nitelendirdi. Böyle düşünen sadece Netanyahu değil.
Bu tepki Olmert gibi deneyimli bir politikacı için sürpriz olmadı, tepki toplayacağını tahmin etmişti. Buna rağmen üstü kapalı açıklamalarla yetinmedi. Olmert risk alarak, neden böyle bir yol seçti? Bunun iki nedeni var.
İlk neden, belirsiz formüllerle yetinme politikası, Olmerte ve Kadimaya zarar vermeye başlamıştı. İsrailin en çok izlenen hiciv televizyon dizisi " Eretz Nehederet" Olmerti her soruya boş sözlerle yanıt veren bir politikacı olarak gösteriyordu. Şaronda, bir çok kez böyle bir tavır takınmıştı, ancak herkes perde arkasında cesaretli planlarının olduğunun bilincindeydi. Ancak Olmertten daha belirli sözler ve açıklamalar bekleniyordu. Bunlar gerçekleşmedikçe de, Kadima Partisinin son haftalarda yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında gerilediği gözlemleniyordu. Bu aşınmaya bir son vermek lazımdı.
Diğer bir neden de, Olmertin gelecek dört yıl içinde İsrailin kalıcı sınırlarını belirlemede kararlı olması. Olmert, bunu olanaklar ölçüsünde Filistinlilerle anlaşarak yapmaya taraftardı. Ama Hamas iktidara geldikten sonra, bunu tek yönlü gerçekleştirmesi daha olası. Olmert, bu olasılığa hem dünyayı, hem de ülkesini hazırlamak istiyor.
Yine de bütün hazırlanmalara karşın bu tür tek yönlü hareketler, hem dünyada, hem Filistinliler, hem de yerleşimciler dahil İsrailliler arasında, kabul edilecek gibi görünmüyor. Sert bir direniş ile karşılanacağını öngören Olmert ve parti üyeleri önlemler alıyorlar.
Öncelikle, İsrailin boşaltacağı yerleşim birimleri Netanyahunun dediği gibi Hamasın kontrolüne geçmeyecek, Filistin otoritesi sorumlu, güvenilir ve İsrail ile barış içinde yaşamak isteyen kişilerin eline geçene kadar, İsrail güvenlik güçlerinin kontrolü altında kalacak. Ayrıca, Guş Katifın boşaltılmasında yapılan hatalardan ders alınarak, bu hataların yenilenmemesine gayret edilecek.
Bu önlemler, Olmertin planına karşı itirazlara son verip vermeyeceği, bu hafta sonuna doğru yapılacak kamuoyu yoklamalarında bir netlik kazanacak. Ancak gerçek, seçim gününde belli olacak. Çünkü, Netanyahunun dediği gibi, bu seçimler Olmertin planı hakkında bir referandum şeklini alacak.
Erihada yaşanan dram
Bundan 4 yıl önce, İsrailin Turizm Bakanı ve küçük bir sağcı parti olan "Moladet" in Başkanı emekli general Rehavam Zeevi Kudüsteki Hyatt Otelinde bir suikasta kurban gitmişti. Suikast Filistin Halk Kurtuluş Cephesi tarafından gerçekleştirilmiş ve bu örgüte mensup, aralarında örgütün lideri Ahmed Saadet olmak üzere beş kişi Arafatın Ramallahtaki karargahına sığınmışlardı.
İsrail güvenlik güçleri, bu karargaha saldırı tehdidinde karşı, bu saldırının olası sonuçlarını önlemek amacıyla gerek ABD, gerekse İngiltere bir uzlaşma sağlanabilmesi için görüşmeler yaptılar.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi üyeleri ve Saadetin yanı sıra, İran silahlarının Gazzeye naklinden sorumlu olan ve İsrail Deniz Kuvvetlerine ait bir bot tarafından yakalanan adamın, Filistin Erihadaki bir cezaevine transfer edilmesi istendi. Burada İngiliz ve Amerikalı gardiyanların gözetimi altında tutulacaklardı. O dönemde bu girişim İsrailin sağcı partileri tarafından hükümetin zayıflığı olarak nitelendirildi.
Bu plan, Hamasın elde ettiği zaferden sonra, sözcülerinin bu altı politik mahkumun serbest bırakılacağını ilan etmesine kadar yürürlükteydi.
Bir kaç gün önce İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Mahmut Abbasa bir mektup yazarak ABDli ve İngiliz gözetimcilere yönelik tehditler durmadığı takdirde, Eriha cezaevinden çekileceklerini açıkladı. Geçen Pazartesi günü de bunu gerçekleştirdiler. Ahmed Saadet ve adamlarının serbest bırakılması, artık saatlere bağlıydı ve yabancı gözetimcilerin Erihayı terk etmelerinden sonra, İsrailin gözünde artık anlaşma sona erdi. Bu Salı günü İsrail Güvenlik Güçleri hapishanenin etrafını sararak, mahkumlara teslim olmaları çağrısında bulundular. Bir Arap televizyonuna demeç veren Ahmet Saadet, teslim olmayacaklarını bildirdi. Bunun üzerine İsrail güvenlik güçleri teslim olmazlarsa harekete geçeceklerini açıkladılar.