Mart ayına sıkışan futbol gündeminde "sulu" Galatasaray-Fenerbahçe Türkiye Kupası maçları, birbirinden heyecanlı Şampiyonlar Ligi karşılaşmaları diye sayıkladık durduk. Tabir-i caizse renklilere bakmaktan eldeki siyah-beyaz fotoğrafları unutur olduk. Gelin bu hafta yolculuğumuza Ümraniye-Dolmabahçe hattında devam edelim ve siyahla beyazı, iyiyle kötüyü bir tartıya koyalım. Sanırım anladınız; ligin zirvesine Türkiyenin Papua Yeni Gineye mesafesi kadar uzak kalan, UEFAya katılabilmek için Türkiye Kupasında "sonuna kadar" yola devam diyen Beşiktaş, hikayenin adı... Jean Tigana da aşağıdaki yazının baş karakteri...
Fransız futbolunun efsane dönemine rastlayan 80li yıllarda Michel Platini ve Alain Giresseli kadronun değişmez elemanı olan Jean Tigananın mühendisliğinde, yeni bir takım yaratılmaya çalışılıyor şu günlerde Beşiktaşın idmanlarını yaptığı Ümraniye sahalarında... Tigana; 86 doğumlu Rıza Şeni, 87 doğumlular Mehmet Sedef, Nail Tilbaç ve Kenan Özeri, 88 doğumlu Emre Özkanı A Takım kadrosuna dahil ederek takımı gençleştirme hevesini gösteredursun; taraftarlarını kah sevindiren kah üzen deli dolu bir takım portresi çiziyor Beşiktaş son haftalarda... Takım öylesine istikrarsız bir performans sergiliyor ki, buna en iyi örnek önceki hafta oynanan Beşiktaş-Konyaspor maçı herhalde... Aynı dakika içinde kale çizgisinden topu çelip, pozisyonun devamında kendi kalesine -sahalarda ender görülebilecek bir şekilde- gol atmayı becerebilen İbrahim Toramanın şu anlattığımız durumu; Beşiktaşın içinde bulunduğu keşmekeşi en iyi betimleyebilecek olay sanırım.
Bilmeyenler için hatırlatmak gerekebilir; Jean Tigana maçları ağzında kürdanı ile izler, sembolü olmuştur kürdanı bir nevi. Sigarayı bırakmasından bu yana kürdanı daha sağlıklı bulur. Kürdanı ağzında iken sinirini ondan alır, kızıp bağıracaksa kürdan ilk engeli oluşturur onun anlık feveranlarına... Ne var ki Tigana, Beşiktaş ile sözleşmesini yenilediği günden(yaklaşık bir aydan) beri ağzındaki kürdanı yercesine -neden burdayım dermiş gibi- maçları takip ediyor. Takımda süregelen dargınlıklar da(Sergen vs Tümer / Çağdaş vs İbrahim Toraman) onun motivasyonuna tuz-biber ekiyor. Bunun sonucunda bir hafta galibiyet bir hafta mağlubiyet alan, bir haftayı beyaz bir haftayı siyah geçiren bir takımın antrenörlüğünü yapmak zor zanaat oluyor.
Aslında tek tek bakıldığında fena oyuncular yok Beşiktaşta... Şekil 1a; Sergen, Tümer, İbrahim Akın, Çağdaş, Ahmed Hassan, Kleberson, İbrahim Toraman vb... Ama zamanında Henry ve Trezegueti dünya futbol piyasasına sunmuş Tiganayı, Ahmet Dursun, Ali Tandoğan veya Mustafa Doğan tipindeki yetersiz oyuncularla tatmin etmeniz olanaksız... İşte bu yüzdendir ki sezon sonu geldiğinde Beşiktaşta -her sezon yapılması düşünülen ancak gerçekleştirilemeyen- temizlik ve gençleştirme operasyonu kanlı-canlı biçimde olacak gibi gözüküyor, uzak olmayan ufuklarda... Devre arası transfer döneminde "Gökhan Güleç alınmazsa, gelecek sene ben bu takımda olmam" diyerek bu nitelikli genç oyuncunun kıymetini net biçimde ortaya koyan Tigana, sezon sonu için de çok büyük bir olasılıkla Ümit Milli Takımının yeni ve genç santraforu Bucasporlu Mehmet Batdalı "yeni bir Trezeguet" edasıyla Beşiktaşa katacak.
Gaziantepsporda daha ilk 11e giremeden, transfer olduğu Beşiktaşta banko oynamaya ve gollerini sıralamaya başlayan Gökhan Güleçi, Bucasporda sivrilen fakat Beşiktaşta bir yıldız adayı olması beklenen Mehmet Batdalı ve PAF Takımından çıkarttığı birkaç genci Türk futbolunun vitrinine koyan "Kürdan Joenun" asıl hedefi mevcut kadroyu daha da gençleştirmek olarak gözüküyor. Şimdilerde Manchester Unitedda Ruud Van Nistelrooyun sahnesini çalan Louis Sahanın da "bir Tigana prodüksiyonu" olduğunu anımsarsak; Beşiktaşın -Mali doğumlu- Fransızı teknik direktör koltuğuna oturtarak ne kadar doğru bir iş yaptığını vurgulamak gerekir.
Kürdanın asıl işlevi; rahatsız edici ayrıntıları ortadan kaldırmasıdır. Ne dersiniz, Jean Tigana ağzındaki kürdan ile birilerine mesaj mı veriyor? Anlayana...
haber@salom.com.tr