Dani kendini işine adamış zengin başarılı bir iş adamıdır. Emrinde yüzlerce kişi çalışır. Paranın tadını alan daha fazlasını ister misali hep hırslıdır. Çok çalışır.
Üç tane şoförü vardır. Bunlardan biri ise Avraamdır. Dani şehir içinde gittiği her yere onunla gider. Ona fazla yüz vermez. İşçileriyle arasına mesafe koymak prensiplerindendir. Bir cumartesi sabahı erkenden kalkar. Önemli bir işi vardır. Avraamı çağırtır. Yola çıkarlar. Dani her zamanki gibi Avraama şoför muamelesi yapar zaten öyledir de. İçeri girer. Sadece gidecekleri yeri belirtir ve komutunu verir: "Gidelim" der.
Biraz gittikten sonra arabadan aniden dumanlar yükselmeye başlar. Avraam hemen Daniyi dışarı çıkarır. Sonra bir tamirci çağırtır. Tamirci arabanın bir saatlik işi olduğunu belirtir. Hava oldukça soğuktur. Avraam: "Ben bu muhitte oturuyorum. Dilerseniz bize gidelim. İsterseniz de bizim buralardaki sinagoga gidelim. Bugün cumartesi yani Şabat. Ben her cumartesi sabahı sinagooga giderim. Bugün gitmeyeceğim için üzülmüştüm zaten. Ne dersiniz?" diye sorar.
Dani üşüyordur. Sinagog teklifini kabul eder. Elinde büyük bir evrak çantası vardır. Avraam hemen elinden alır ve az ötedeki sinagogun içine girerler.
Dani oldukça varlıklı biridir. Avraamla içeri girerken sinagogun gabayının onların yanına doğru hızla geldiğini görür. Onu onurlandıracaklarını zanneder: "Ne de olsa koskoca fabrikalar zinciri sahibi Dani Meruhim geldi" diye düşünür. Ancak gabay Avraama sarılır: "Hoşgeldiniz Sayın Bay Avraam Gidon. Gözlerimiz yollarda kaldı. Buyrun" deyip onu en önde bir yere oturtur. Tüm sinagog Avraam için seferber olur. Kim dua etse dua bitimi koşup onun yanına gelip onu öper. Çoğu onu kucaklar. Saygı ve sevgi eksik olmaz.
Dani dayanamaz: "Avraam, sen benim yirmi yıllık şoförümsün. Senin hakkında hiçbirşey bilmiyorum. Sen kimsin, necisin? Neden insanlar seni bu denli sevip sayıyorlar" diye sorunca Avraam anlatır: "Üç tane yavrum var. en büyüğü çok başarılı bir cerrahtır. İnsanlar uzak ülkelerden sırf onunla ameliyat olabilmek için gelirler. Çok tanınmış bir doktordur. İkinci oğlum mimardır. O da mesleğinde iddialı biridir. Geçen sene bu sinagogu o restore etti. Hiçbir karşılık almadı. En ufakları kızım da ressamdır. Benden almış bu yeteneğini. Benim de çok bir yeteneğim vardı ama babam ölünce kendimi iş hayatına adadım. Anneme, kardeşime senelerce ben baktım. Evlenince de bu süregeldi. Gün geldi iki farklı işte çalıştım. Anneme hala ben bakarım. Kız kardeşimi okuttum. O da öğretmen oldu evlendi. Ona babalık yaptım. Onunla birlikte dört çocuk büyüttüm. Hepsi kariyer sahibi, toplumda etkin ve duyarlı kişiler oldular. Cerrah olan oğluma yardıma muhtaç olanları ücretsiz ameliyat eder. Diğer oğlum yine yardıma muhtaç olanların evlerini onarmaya yardımcı olur. Kızım bu sinagogun duvarlarına renk kattı. Kızkardeşim yoksul öğrencilere ders verir. Çalışmama gerek yok ama evde sıkılırım. Sizin yanınızda rahatım yerinde. O yüzden işten çıkmadım. Anlayacağınız çok darbeler yedim ama Tanrı mükemmel bir aile verdi bana. O nedenle buralarda herkes beni çok takdir eder. Yavrularım beni yüceltti bu saygıdeğer konuma getirtti. Çocuklar bazen fabrikalardan, evlerden, arazilerden daha kıymetli oluyor. Onlar benim paha biçilmez servetim. Onlarla çok gurur duyuyorum. Bak şu anda tevada okuyan doktor olan oğlumdur" diye gururla işaret eder. Doktor oğlu dua bitimi babasının yanına gelir. Kırklı yaşlarda olmasına rağmen babasının elini öper: "Allah seni başımızdan eksik etmesin, babacığım" deyiverir saygı dolu gözlerle.
Daninin tüyleri ürpermiştir. Yıllar boyu kendini hep çok başarılı hissetmiştir. Ama yanılmıştır. Avraamın serveti onunkinden kat kat fazladır. Daninin çocukları saygı dolu ve sevecen değillerdir.
Sinagog çıkışı Avraama sarılır. Ondan başarılı bir baba olma sanatını öğrenmeyi istemektedir. Onunla muhabbet ede ede yol alır. Dani şaşkınlık içinde başarılı şoförüne gıpta edip onun gibi olmayı hayal eder. Arabaya binerler ve yola devam ederler.