E-postama, çeşitli yazılar gelir. Bunların kimi sevindirici, kimi düşündürücü, kimi ise can sıkıcıdır. Can sıkıcı olanları hemen bir tarafa dosyalar ve belleğimden silerim. Sevindirici yazılar tabii ki şahsımı mutlu edenlerdir ki, bunlar genelde yazanın egosunu okşarlar. Dürüst olalım. Aralarında düşündürücü olanlar ise kanımca en önemlileridir. Zira kimi zaman nasıl bir yol almanız konusunda sizi düşündürürler. Cemaat bireyleri için mi yazıyorum; yoksa, görevim bir azınlık gazetesinde Yahudi olmayan bireyleri de eğitmek midir?
Gerçi bu soruların yanıtını vermek çok zor değil. Ancak, bir an için neden bu ikileme düştüğümü de paylaşmak istiyorum. Geçenlerde e-postama 19 yaşındaki bir genç kızın yazısı geldi. Bir bölümünü yayınlıyorum.
(...) Yıllardan beri kardeş gibi mutlu mutlu yaşıyoruz sizinle ve gerçekten çok akıllı, dürüst insanlarsınız. Ben antisiyonizm ile antisemitizm arasında ne gibi farklar olduğunu merak ediyorum. Bunun hakkında bana biraz bilgi verebilirseniz çok sevinirim. Bunun dışında salı günü (25 Nisan) Holokost bayramınızı kutluyormuşsunuz, tebrik ederim. Yahudi soykırımı asla olmamalıydı, nasıl böyle bir felakete sürüklenebilindi bilmiyorum. Ama umarım bu olay herkese bir ders olur ve şu öğrenilir: Hiç kimsenin canını insan vermedi insan alamaz!!! Sizin bundan sonra mutlu ve huzurlu yaşamanızı bütün kalbimle istiyorum. Tekrar tebrik ederim, gazeteniz ve sizler çok güzelsiniz.. İyi günler...
* * *
24 Nisan Pazartesi gecesi, tüm dünya sinagoglarında olduğu gibi, İstanbulda da Holokostta (Soykırım) sırf Yahudi oldukları için yaşamlarını yitiren 6 milyon dindaşımızı andık. Bu yıl yanyana gelen birçok öğe Neve Şalomdaki töreni çok daha etkili kıldı. Cemaat büyüklerinin altı mumu gençlerle birlikte yakmaları, duaya katılanlar açısından da gurur vericiydi.
* * *
Aynı gün aralarında Yahudi olan ve olmayan 20.000 kişi geçmişe tanıklık etmek için Auschwitz Birkenau Kampları arasında Yaşam Yürüyüşünü gerçekleştirmek amacı ile Polonyada bulunmaktaydılar. Kurulan ses bağlantısı ile Hahambaşı Rav Haleva ve sinagogdaki yahidler, Varşovada bulunan Türk ekibinden Rav Nafi Haleva ile aynı anda Kadiş duasını okudular.
Ve yaklaşık yine aynı dakikalarda Kudüste hükümet erkanının da hazır bulunduğu anma töreninde altı milyonun anısına altı mumu altı Holokost kurtulanı yaktı.
* * *
Tanıdığım ilk Holokost kurtulanı Ruth Fayondu. Çocuk yaşlardaydım o zaman. Ses tonu, kararlılığı, genç yaşına rağmen boyatmadığı gri saçları ve eksik etmediği kırmızı rujuyla Ruth Fayon bende hep güvenilir insan duygusu yaratmıştır. Biraz daha büyüyüp, kolunda sayılardan oluşan dövmeyi gördüğümde, ne hissettiğimi hiç hatırlamıyorum.
Altı milyonun nasıl imha edildiğini kavrayamadığım gibi Ruthun o kaostan kurtulup sağlıklı, güzel bir aile kurabildiğine şaşırmıştım.
Holokosttan hayatta kalmayı başaranlar, bugün artık belli bir yaşın üzerindeler. Konuyla ilgili ne kadar okursak okuyalım, hiçbir bilgi, canlı bir tanığı dinlemenin yerini tutmaz. Ruth Fayon, Holokost etkinlikleri kapsamında Ulusta tarihe bir kez daha tanıklık edecek. Diğer yandan bir gece önce Neve Şalomun girişinde, adları yazılı 1.5 milyon çocuğun anısına konan mumları yakmaya elim varamamıştı...