Knesset`te bakan enflasyonu

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Kudüs’te Holokost kurbanlarını anma töreni başlamak üzere iken, Sina’da İsraillilerin sıkça ziyaret ettiği Mısır’ın Dahap kasabasında patlayan üç bomba 23 kişinin ölümüne, yüzü aşkın kişinin yaralanmasına neden oldu.
Pesah Bayramı bittiği ve İsraillilerin çoğu evlerine döndükleri için Sina’da sadece 1700 İsrailli turist kalmıştı, bu nedenle saldırıda hiçbir İsrailli zarar görmedi. Bu terör saldırısı İsrail’de büyük heyecan uyandırdı. El Kaide’ye bağlı Libyalı asker ve subaylardan oluşan bir örgüt giderek, İsrail sınırına yaklaşıyor. Bu örgütün amacının, sadece Mübarek’in rejimini zayıflatmak olmadığı biliniyor.
Geçtiğimiz hafta Tel-Aviv’de  İslami Cihad’ın gerçekleştirdiği ve Hamas hükümetinin yasal bulduğu intihar saldırısını, ayrıca İran Cumhurbaşkanının İsrail’in dünya haritasından silinmesi çağrısını göz ardı etmemek gerekir.

Koalisyon görüşmeleri sürüyor
Bu olumsuz hava koalisyon görüşmelerini de etkiledi. Hükümete yeni girecek partiler arasında ve parti içi çekişmeler, manevralar kamuoyuna yersiz ve zamansız görünmeye başladı.
Özellikle kurulmakta olan yeni hükümetteki bakan fazlalığı ve bunun devlet bütçesine getireceği yük, medyada şiddetli eleştirilere yol açtı. Bu da ilk kez olumlu sonuç verdi.
Olmert, Amir Peretz ve diğer parti başkanlarını, bakan yardımcıları tayin etme isteklerinden vazgeçirdi. Böylece hükümet on kadar bakan vekili kaybederek, oldukça hafifledi. Yine de hükümette 30’a yakın bakanın görev alması bekleniyor. Böylece İsrail tarihinin en kalabalık hükümeti oluşturulacak.  Oysa  Şaron’un Likud’dan istifasından sonra bakan sayısı 10’a indiği halde bu hükümet, görevini başarıyla yerine getirmişti.

Olmert ileriyi düşünüyor
Öyle ise niye bu kadar kalabalık bir hükümete gereksinim duyuluyor.  Bunun nedeni Olmert’in önümüzdeki dört yıl içinde İsrail’in daimi sınırlarını belirlemek ve gereken noktalarda geri çekilmeleri uygulamak.  Bu zor kararları uygulayabilmek için Başbakan Olmert, geniş tabanlı bir hükümet kurmak istiyor.  Yapılan hesaplara göre önümüzdeki günlerde ilan edilecek hükümet, 120 kişilik Knesset’te 84 milletvekili tarafından desteklenecek.
Kadima, İşçi partisi, Emekliler Partisi, Şas, İsrael Beitenu ve  Birleşik Tora Partisi gibi 6 partiden kurulacak hükümet, Knesset’in büyük bir çoğunluğunu oluşturuyor. Her parti milletvekili sayısına göre hükümette bakanlık ister, eğer yeterli bakanlık yoksa devlet bakanlıkları ile yetinmek zorunda kalır. Bundan ötürü Olmert hükümetinde, bakan sayısı 27’yi geçecek. 
Herkes Olmert’e "niye bu kadar çok parti gerek?" sorusunu yöneltiyor. Bu partiler, hükümetin programını kabul etseler dahi, bazı yerleşim merkezlerinin boşaltılması gerekeceğinde bu partiler hükümete destek vermeyecekler. Öyle ise  onlara şimdiden niçin koalisyonda yer veriliyor?
 Anlaşılan Olmert’ın düşüncesi farklı. İsrail’in sınırlarının tespiti aşamasında  Olmert, Kadima, İşçi ve Emekliler Partilerine güvenebileceğini biliyor.  Ayrıca koalisyon dışında kalan Meretz Partisi ile toplam 60 milletvekili oluyor. Çoğunluğu sağlamak için bir milletvekilini bulmayı umuyor. Bu kadar küçük bir çoğunlukla bu denli zor bir işi başarması pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle Olmert, olanaklar ölçüsünde kendisini destekleyen koalisyonu genişletmeye çalışıyor.  Ama durum ne olursa olsun Batı Şeria’nın büyük bir kısmından çekilmesine kararlı olan bir-iki partiye gereksinimi var.
Olmert  hükümetini, İşçi Partisi Başkanı Peretz ile kurduğu tam bir ittifak üzerine oluşturdu. Ancak Peretz’in talep ettiği Maliye Bakanlığını, borsanın düşmesi ile İsrail ekonomisinin  darbe alabileceği endişesiyle vermedi. Ayrıca Peretz’in asgari ücretin 1.000 Dolar’a yükseltilmesi planının uygulanmasını da üç- dört sene erteledi. Tüm çalışanlar asgari ücrete 500 Şekel ilavesi beklentisindeydiler.

Bakanlık sayısı azaltılıyor
Yazımı kaleme aldığım sırada Olmert ile Peretz yeniden bir araya gelerek bakan sayılarını indirme yönünde çalışmaya başladılar. Her partiden bir bakanlık indirmek suretiyle hükümet geniş tabanlı olmakla birlikte,  bakan sayısı azalacak.
Bir kez daha görüyoruz ki, bir hükümet programı konusunda anlaşmak o kadar zor değil.  Fikir ayrılıklarına, üstü kapalı formüller bulabilmek olanaklı ama iş mevkiine gelince şu veya bu bakanlığın kimin elinde bulunacağına karar vermek daha zor. Örneğin : bu günlerde Milli Eğitim Bakanlığı  görevine kimin getirileceği konusu büyük sorun yarattı. Şaron, bu bakanlığı çok etkili bir kişi olan Prof. Reichman’a vaat etmişti. Bu vaat üzerine Reichman, Kadima’ya girdi ve milletvekili oldu. Ancak, Olmert, Peretz’i yatıştırmak için bu görevi Prof. Yuli Tamir’e verdi. Profesör Tamir, aynen Profesör Reichman gibi  eğitim konularında deneyimli bir kişi ve bu zor görevde  başarılı olabilir.  Vaat edilen görev Prof Reichman’a verilmeyince , kendisi Knesset’ten istifa etti ve akademik çalışmalarına geri döndü.
Kamuoyunun büyük bir bölümü onun bu tutumunu çok onurlu buldu ve Olmert’i suçladı. 
Maliye Bakanlığını İşçi Partisi’ne vermeyen Olmert, Savunma Bakanlığını Amir Peretz’e verdi.  Peretz bu bakanlığı istememekle birlikte, koalisyonun ikinci büyük partisinin başkanının böyle bir görev yüklenmesi prestij getireceği düşüncesiyle kabul etmek zorunda kaldı.
Bu durum halen Savuma Bakanlığı görevinde bulunan Şaul Mofaz’ı çok üzdü. Mofaz, Özgürlük Bayramı vesilesiyle düzenlenecek 4 bin kişilik resepsiyonu iptal etti.  Mofaz’ın bu tutumu kamuoyu tarafından "çocukça" nitelendirildi.  Sonuçta Olmert’in, Mofaz’a önemli bir bakanlık vereceği söyleniyor.
Görülüyor ki, İsrailli siyasetçiler tüm dünya politikacıları gibi kişisel prestijlerine, onurlarına ve siyasi çıkarlarına fazlasıyla önem veriyorlar.